Sabah gitarın sesiyle uyandı Kainat, Selim yine çatı katındaki odasına çıkmış hem çalıyor hem söylüyordu. Kalkıp dayandı kapısına, tıklatmaya başladı
K: abii, abii
S: ne var ya
K: sabah sabah nerden geliyor bu müzik aşkı çalma şunu yatıyor herkes, aç şu kapıyıda
S: tamam be çalmıyorum, git
K: kapıyı açar mısın
S: Defne ağlıyor
K: Defne mi ağlıyor
Diyerek indi aşağı, Seim gitarınıda alıp çıktı odadan, kilitledi kapıyı, o sırada Kainat geldi
K: yalancı
S: bana öyle geldi demek
K: şuraya bir kere gireyim lütfeeen, hadi abicim ya bir ere
S: olmaz, gi-re-mez-sin, hadi aşağı
K: azıcık aralıktan bakasam
S: olmaz canım benim, amuda da kalksan, kırk taklada atsan ol-maz
K: iyi be, çok meraklıydık
S: meraklısın tabi
K: hiçte bile
Diyerek aşağı indiler, Harun beylerde kalktılar ve kahvaltıya oturdular
K: babaya şu oğluna bir şey söylesene sabahın bir körü dan dan şey çalıyor
H: biz alıştık kızım, desek de dinlemiyor ki, Selim bari iki üç gün yapmada kardeşin rahat etsin, bak zaten Defne uyutmuyor
S: bakarız
K: birde beni oraya sokmuyor
F: bizide
H: sahi orda ne var
S: ya napıcanız acaba, size ne
K: çilingir çağırıp girmessem, görürsün
S: hele bir yap, bir daha konuşmama seninle, ayrıca gelsede açamaz, içeriden zincirli, hahaha
K: piskopat
S: sen ruh hastası
K: şizofren
H: tamam kavga etmeyin, aaaa
F: ha ben sana şey dicektim kızıö, Şebnemle görüştünüz mü
K: hıı
F: noldu, tartıştınız mı yoksa
K: evet, benim size ihtiyacım yok, başka arkadaşlarımda var dedi ve gitti, her zaman yaptığı gibi, gitti
H: Kainat
Dedi Selimi göstererek
K: pardon ya ben öyle demek istemedim
S: size afiyet olsun, yukarıdayım rahatsız etmeyim, ses zaten üçüncü kattan en alt kata gelicek değil, kapımı çalmayın, yemek ye diye kapıma dayanmayın
Diuerek mutfağa girdi, abur cubur aldı ve çatı katına çıktı, içeriye girip kilitledi kapıyı. Kainat Defneyle koötuğa geçti, Harun bey ve Filiz hanımda iş için çıktı. Şebnemse kahvaltodan sonra oturuyordu, Yaprak hanım ve Tekin bey işe gitmişti, çok sıkılmıştı, Kainatgilede öyle dediğine pişman olmuştu, Özür dilemek için gitti ama kapıyı açan olmadı, Harun beylerde olabileceği geldi aklına ve bir taksiye atlayıp geldi. Kapıyı yardımcıları açtı, Şebnem içeriye Kainatın yanına geçip oturdu
Ş: özür dilerim
K: özür dilemene gerek yok, doğru söyledin
Ş: ya böyle yapma lütfen, sadece siz bana öyle davranınca üzüldüm, biranlık şeyle ağzımdan çıktı, özür dilerim, gerçekten
Diyerek düşürdü yüzünü, dudağını büzdü
K: sende kusura bakma, bizim de sana öyle davranmamız hataydı
Dedikten sonra sarıldılar.
Ş: ayy bu çok tatlı ya, nasılda güzel uyumuş
K: uyusun artık, beni de uyutmuyor zaten
Ş: tatlış ya, Can yok mu
K: iş için şehir dışına çıktı, bizde baba gelene kadr burdayız dimi kızım
Ş: iyi bakalım, bizede gelebilirainiz, aklında bulunsun, sıkılırsan gel bizde yatarız
K: tamam
Ş: sanki bi ses geliyor
K: abim ya, çocuk yatıyor uyandıracak, dur ben söyleyip geliyim
Diyerek yukarıya çıkıp iki üç kez kapısonı tıklattı
K: abiii
S: ben rahatsız etmeyin demedim mi
K: ya sessiz çal şunu, sesin aşağı geliyor bak Defne yeni uyudu
S: ağlıyor mu ses geliyo sanki
K: o bir kere olur canım, ayrıca yanında Şebnem var, tamam mı, abi, ya küme diyorum, Selim
S: ne Selimi be abi diceksin
K: tamam mı
S: tamam be
Kainat aşağı indi, Şebnemin yanına oturdu
K: cins ya ama ben o kapıyı açmazsam
Ş: dün konuştukda banada bahsetti o odadan, benden başkası giremez falan dedi
K: kimseyi sokmuyor, iki üç ay girip çıktı, birilerini falan getirdi, o sıradada sokmadı bizi, sekiz dokuz aydırda girip çıkıyor, kendini müziğe verdi beyefendi, ne var acaba
Ş: ayy Kainat yoksa bu birisini öldürmüş olmasın, belki adamı yıkattı, oraya gömdürdü nerden biliyonuz, belki o odada birisi var, birini saklıyor, sizede şarkı söylüyorum diye yutturuyor
K: tövbe de be, yapmaz abim öyle bir şey, uçtun sen, gitsin, o odaya giricez
Ş: giricez
Selim bir süre sonra aşağı indi
S: ben çıkıyorum, bak Kainat, o odadan uzak durun, bunuda kendi aklına uydurma, zaten anahtarı alamazsınız ama neyse
Diyerek çıktı. Kainat Defneye baktı, yanlarına bebek hopörlörünün birini aldılar ve Selimin odasına gittiler, dolaba, çekmecelere, kıyafetlerin altına, yatağa baktılar ama yoktu
K: off nerde bu anahtar
Ş: yanında mı götürdü acaba
K: olabilir ya
Ş: tabi ya
Diyerek Selimin dün konuşurlarken baktığı fotoğrafın yanına gitti
Ş: gel
Kainat yanına gitti, Şebnem fotoğrafı eline aldı, çevirdi çevirdi ama yoktu
Ş: yokmuş ya
K: hayır burda versene
Diyerek aldı, fotoğrafı çerçevesinden çıkarttı, anahtar oradaydı
K: işte bu, hani bulamazdık abicim
Dedi ve gülerek sarıldılar. Sonra çatı katına çıktılar ve odanın önüne geldiler, Kainat anahtarı deliğe yerleştirdi
Ş: her şeye hazırlıklı olmamız lazım, belki ceset vardır
K: olabilir, evet Selim bey, bu odada ne varmış, bizden ne saklıyorsun görücez şimdi, haydi Bismillah
Diyerek açtı kapıyı, o da neydi, içeriye girdiler, çatı katı olduğu için oda üçgendi ve üç duvarı vardı, ikisi ful Şebnemin ve Selimin çekindiği fotoğraflarla doluydu, tek Şebnem olanlarda vardı, ayrıca oda Şebnem gibi kokuyordu
Ş: hah şaka bu dimi, bu benim parfümüm ve bu fotoğraflar, aman Allah'ım
K: oha, şaka falan değil
Yaklaşmış inceliyorlardı, ellerini üzerlerinde gezdiriyorlardı
Ş: bu ilk adım attığım an, yanımdaydı, bu ilk sevgili olduğumuz gün, buda hödüklük yaptığı, meğer ne çok anımız varmış, nutlu günlerimiz
Kainat diğer üçüncü duvara döndü, bu diğerlerine göre büyük ve geniş bir duvardı ama üzerini örtüyle kapatmıştı, tepeden ve aşağıdaki iki köşelerden tutturmuştu.
K: Şebnem
Ş: efendim
K: buraya baksana
Şebnemde döndü, Kainat iyice yaklaştı
Ş: emin misin
K: evet
Diyerek üstteki açma yerinden çıkardı örtüyü
K: ooof
Ş: si-sizin düğün günü
Renkleerinden mimiklerine kadar her şey aynıydı, duvara çizdirmişti Kainatgilin düğünde çekindikleri fotoğrafı, birbirlerine sarılırlarken (medyadaki foto), sevgi dolu bakışlar bile belli oluyordu o duvarda, Şebnem iyice yaklaştı, ellerini duvara koydu, birisi kendinde diğeri Selimdeydi, gözünden bir kaç damla yaş aktı
Ş: aptalsın Şebnem, aptalsın, aptalsın, baksana seni nasılda çok seviyormuş
Diyerek oturdu, dizlerini kendine çekti ve kafasını koyup ağlamaya başladı
K: ağlama hayatıö
Ş: ya ben bu adamı nasıl terkederim, bir hiç uğruna, anlamadım mı analadım hatamı, onsuzluktan ağladığım günlerde oldu ama inadım ve gururum yüzünden seni seviyorum diyemedim, dönemedim
K: hiçbir şey içğn geç değil Şebnem, hadi çıkalım bizi burada görmesin
Dedi ve kalktılar, Kainat örtüyü tekrar örttü, bebek hopörlörünüde aldı ve kapıyı eskisi gibi kilitleyip çıktılar, anahtarı yerine koydu ve aşağı inip oturdular. Şebnem çok durgundu, üzgün olduğu belliydi
K: yapma ama böyle
Ş: yapması mı kalmış, ben yapacağımı yapmışım zaten
O sırada Selim geldi, tam yukarıya çıkıyordu ki Kaünat durdurdu
K: abicim bizede bir şarkı söylesene
S: uğraşamam
K: hadi ama lütfeen, lütfen, lütfeeen
S: tamam baş belası, gitarı alıp geliyim
K: bende Defneyi odaya çıkarayım
Kainat Defneyi odasına çıkardı, Selimde gitarı alıp geldi, karşılarına bağdaş kurup oturdu
S: ne çalayım
K: hmm, Furkan kızılay aşksın sen
S: tamam
Dedi ve boğazını temizledikten sonra başladı
S: Bak ne başı var ne sonu belli değil,
Yağmur bereketi çökmüş aşkın üstüne.
Tenim deli olmuş tenin tiryakisi,
Kıramam zincirleri çıkamam bu aşk kafesi.
Bir sonu olmalı her yıldız bir gün söner,
Bir sonu olmalı tükenir her özlem.
Sen erimeyen kar tanesi,
Sen çiçeklerin prensesi,
Sen vazgeçtikte büyüyen,
Aşksın aşksın sen.
Diyerek bitirdi şarkıyı ve kalktı
K: süpersin abicim, nereuiye oturuyorduk
S: istedin çaldık sizinle uğraşamam
Dedi ve kilitli odasına çıktı.
K: Şebnem
Ş: hı
K: iyi misin
Şebnem ağlamaya başladı
Ş: Kainat canım çok yanıyor ya, beni benden çok seven bir adama acı çektirdiğim için, onu terk ettiğim için çok canım yanıyor. Bana karşı o kadar soğuk ki, yüzüme bile zor bakıyor
K: oyy kuzum, şimdi ben ne desem olmicak, neden böyle yaptığınıda bilmiyorum, ikinizinde üzülmesini istemiyorum, sen abimi hala-
Ş: seviyorum tabiki nasıl bir aptallık yapıp ayrıldım ki, bir iki gün, ayda değil, koskoca bir sene nasıl onsuz kaldım bilmiyorum.
K: hadi çık konuşun, pişman olduğunu söyle, abim seni çok seviyor eminim affedecektir
Ş: diyosun
K: diyorum, hadi
Ş: tamam
Diyerek gözlerini sildi ve kilitli odaya çıkıp kapıyı bir iki kez tıklattı
S: yine ne var
Ş: benim Şebnem, şey biraz konuşabilir miyiz, sana söylemek istediklerim var
S: sonra
Ş: lütfen, aç kapıyıda geleyim
Selim kapıyı biraz araladı ve çıkıp kilitledi
S: odamda konuşabiliriz
Dedi ve Selimin odasına gidip yatağın kenarına oturdular
S: dinliyorum
Ş: şeyy, Selim, ben özür dilerim, şu kadarını söyliyeyim köpekler gibi pişmanım, gardırobumun, mine eteklerimin, topuklu ayakkabılarım hatta biricik babamın üstüne yemin ederim ki seni hala çok seviyorum, lütfen affet beni
Selim kafasını dünki gibi karşıdaki fotoğrafa çevirdi
S: kusura bakma, ben onu ama ben onu seviyorum. Onun omuzlarına dökülen saçlarını, mine eteklerini, topuklu ayakkabılarını seviyorum. Her şeye rağmen, herkese rağmen. Ben yaşamak için yaşayanlardan değildim, ben onun için yaşayanlardandım halada onun için yaşıyorum-
Ş: Selim o diyip duruyosun ya, ben burdayım, sen desene, bana bakarak konuşsana
Selim kafasını hiç oynatmadı
S: sen o değilsin, o beni çok severdi.
Şebnem kalktı, fotoğrafı aldı ve yere attı, çerçevesinin camı kırılmıştı, Selimde yanına gitti, eğildi ve toparlanaya çalıştı, biraz bağırıyordu
S: naptığını zannediyorsun sen
Ş: o demeyi kes, ya işte yanındayım, karşındayım, seni seviyorum
S: çıkar mısın odamdan
Ş: çıkamam
Selim kalktı ve karşısına geçti
S: odamdan çık
Ş: şöyle davranmayı bırak artık
S: son kez söylüyorum odamdan çık
Şebnem yapıştı Selimin dudaklarına, Selim karşılık vermiyordu, çekildi
Ş: Selim ben seni üzmek istemeniştim
Bağırmaya başladılar, sesleri aşağı kadar gidiyordu
S: ben bazı geceler ağlamaktan nefessiz kaldığımı biliyorun ve sen bütün bunlara rağmen seni üzmek istemedim diyorusun, canın sağolsun ya
Ş: seni seviyorum
S: duymak istemiyorum
Ş: ya ben sana gelmiş seni seviyorum diyorum sen seviniğ benim boynuma atlamak yerine neler diyorsun
S: bu bir yıl ne çektiğimi ben bilirim be, o kadar kolaydı dimi boynuna atlamak. Terkedip git, sonra gel seni seviyorum de bende hemen affedeyim, yok canım, başka emrin var mı?
Ş: özür diledim ya, hem neydi o fotoğrafa bakarak konuşmalar, benden o diye bahsetmeler
S: öyle gerekiyordu çünkü, lanet olsun ki seni görünce dayanamayacağımı biliyordum ama yapmicam Şebnem, bu sefer olmayacak
Ş: ne yani beni affetmeyecek misin, ya seni seviyorum diyorum
S: yalnızca kalbim kırılsaydı zamanla geçerdi, unuturdum, her şey yoluna girerdi bir şekilde. Ama benim güvenim de kırıldı. Böyle olunca olmuyor işte... Hiç çıkmıyor aklımdan, geçmiyor... Hep yarım kalacakmış gibi hissediyor insan kendini. Bir daha acıyacak ve hiç geçmeyecek gibi hissediyor... Sadece kalbim kırılmış olsaydı keşke... Ne zaman baksam yüzüne, ne zaman güvenmek istesem yeniden, ne zaman öpsen yada sarılsan; yine gidecekmişsin gibi geliyor. Ve inan bana güven bir kere kırılınca hiçbir şey eskisi gibi olmuyorYorummm :)(: