1 AY SONRA
K: Şebneeem kahvaltı hazır
Ş: geldiiim, evet maalesef Selim Kainatıda, Denizide buraya getirdi, üç haftadır bizdeler ve ben çıldırmak üzereyim.
S: hayatım hadii
Ş: geldiiim, off
Şebnem kolyesinide takıp aşağı indi, günaydın diyerek oturdu masaya
S: o etek ne hayatım, hiç giymeseydin
Ş: ama yapmıyoruz böyle şeyler dimi Selimcim, karışmıyoruz
S: peki
Ş: Çınar nerde yine, gelmedi mi
S: yemek istemiyormuş
D: ben bi konuşayım dayıcım
Ş: dur, ben konuşurum oğlumla
Dedi ve Çınarın odasına gitti, kapıyı çaldı ve içeri geçti
Ş: annecim, gelebilir miyim
Ç: geldin zaten
Ş: aşkım
Ç: efendim
Ş: günlerdir bizimle hiç kahvaltı etmedin, neden
Ç: ben onlarla aynı masaya oturmam annecim, git sen sevgili kocan, kardeşi ve kızıyla güzel bi kahvaltı yap, tokum ben
Ş: hadi kalk
Ç: annecim istemiyorum dedim
Ş: ne yani benimle kahvaltıya gitmek istemiyor musun
Ç: seninle mi
Ş: yeni bir yer açılmış, muhteşem diyorlar
Ç: gerçekten mi
Ş: heran vazgeçebilirim
Ç: çıkalım
Diyerek Şebnemin yanağına bir buse kondurdu ve Şebnemi kolunun altına aldı, aşağı indiler
Ş: biz çıkıyoruz
S: aa hayatım nereye
Ş: kahvaltıya
K: ben hazırlamıştım
Ç: istemez
Ş: sana kardeşin ve yeğeninle afiyet olsun
S: Denizde gelseydi sizinle
Ç: hayır ya, ben annemle gitmek istiyorum, sadece annemle
Ş: Denizlede başka zaman gideriz, hadi oğlum
Dedi ve Çınarla Şebnem çıktılar. Arabaya atlayıp restorana geldiler, tam oturuyorlardı, Almillagili gördüler
Ş: Almillagilde burdaymış
Ç: istersen gidelim yanlarına, Efede var
Ş: peki, gel bakalım
Yanlarına gittiler, Almillagilde masaya davet edince oturdular, hep beraber kahvaltı etmeye başladılar
A: Selimgil nerde
Ş: evde kahvaltı yapıyorlar. Çınar günlerdir bizimle hiç yemek yemiyor, bende beraber kahvaltıya çıkalım bari dedim
A: iyi yapmışsın
E: müsaadenizle biz gitsek
A: nereye
Ş: oğlum daha tabağındakileri bitirmemişsin
Ç: annecim ya, lütfen
Ö: bakmayın siz bunlara, hadi gidin
E: babam be
Ç: yürü be Özgür amcacım, görüşürüz
Dedi ve Efeyle Çınar gitti
Ş: Efeyi görünce pabucum dama atıldı, valla Efe iyi ki var
Derken telefonu çaldı, arayan Selimdi
Ş: efendim
........
Ş: Almillagilleyiz, restoranda karşılaştık, Çınarda gitti
........
Ş: gelmicem
.......
Ş: yani şuan kahvaltı yapıyorum, sonrada Almillayla alışverişe gidicez
.......
Ş: Almillayla gidicez, bir kaç işimiz var
.......
Ş: bana sesini yükseltme
.......
Ş: ben mi yükseltiyorum
.......
Ş: tartışmak istemiyorum Selim
......
Ş: özür falan dileme
.......
Ş: onu sesini yükseltmeden önce düşünücektin
Dedi ve kapatıp telefonunu masaya koydu, kahvaltısına devam ediyordu
A: evden çıkmadan tartıştınız mı yoksa
Ö: sen bu aralar pek bi sinirli oldun
A: telefonu bile yüksek sesle açtın, bu arada biz alışverişe mi gidicez
Ş: siz bari yapmayın ya yeter, valla yeter bıktım. Sürekli Kainatla şöyle yapın, oraya mı gidiyosun Kainatta gelsin, şurda mısın hemen Kainatı arıyorum beraber gidin, benimde bi sabrım var yani. Kocamla yalnız kalamıyorum, artık odamıza kadar giriyorlar ya. Gecenin körü çat çat kapı açıp kapatıyorlar, lak diye odaya dalıyolar, insan kapı çalar müsait miyiz değil miyiz. Her şeyi geçtim, Çınar, onlar var diye ben oğlumun yüzünü göremiyorum, yemeklerini tek başına yukarıda yiyo, erkenden çıkıyo, sabaha karşı eve geliyo. Sabah kahvaltılarını, akşam yemeklerini Kainat hanım hazırlıyor, iyilik yapıyor güya, yapma ya, belki ben şirketten yorgun argın gelip yapmak istiyorum. Çoğu zaman Selim hazırlamış olurdu şimdi o da yok, boşladı iyice beni, ne bi gidince kalkıp kapıyı açmak var , ne bi sürpriz var. Yemin ederim geldiler, düzenimin içine ettiler. Salaklık bende, getirmesine izin vermicektim, iyileşmeden bi daha kesicektim
Dedi, durdu, ne dediğini farkedince kahvaltısına döndü
Ş: neyse ya sabah sabah sinir oldum zaten
Ö: bir dakika, iyileşmeden kesmek derken
Ş: Se-Selimle Kainatın arasındaki bağı kesicektim, pekişmeden, o anlamda yani
Ö: öyle bir şey yapmadın demi
Ş: ne diyosun Özgür ya
Ö: sen şuan gayet iyi anladın
A: ne diyosunuz ya
Ö: dur Almilloşum, Şebnem
Şebnem elindeki çatal ve bıçağı tabağın üzerine sertçe bıraktı, çayından sinirle bir yudum aldı
Ö: cevap verir misin
Ş: evet, ben yaptım, ben kestim o dikişleri, oldu mu
Ö: ah Şebnem
A: hah, dur ya daha şimdi düştü jeton, dikişlerin açıldığında aslında sen kesmiştin, ben nasıl farketmedim, makas masanın üzerindeydi, mutfağa gidip geldim, yerdeydi. Elbisemin etiketini kestim dedin, Şebnem niye yaptın
Ş: istemiyorum, ne onun kardeşini, nede yeğenini is-te-mi-yo-rum.
Ö: ama o cam yanlışlıkla battı değil mi, yani düştün
A: abartma Özgür sende, kendi kendine batıracak hali yok-
Ş: var, evet onuda ben yaptım, attım yere bardakları, tepsiyi, kırdım, büyük parçasını dik koydum, kendimi üzerine bıraktım, hart diye girdi karnıma
A: canın çok yanmıştır ya sen iyi misin, şaka yapıyosun değil mi
Ş: şaka falan yapmıyorum, biricik kocası Kainatı aldatınca ağlamaya başladı, Selimde yanındaydı, yanlız kalsın istedim, o da benim gibi yalnız kalsın istedim, canı yansın, acı çeksin istedim. Tamam o cam girince benimde canım yandı, dikişleri keserken benimde canım yandı ama benim yanımda siz vardınız, Selim vardı, oğlum vardı, o yalnızdı
A: basıl bu kadar kötü olabildin Şebnem
Ş: kötü oldum, kötüyüm öyle mi
A: bi şey demiyorum sana artık
Ş: deme, hiç anlamadınız ki zaten beni, oysa sizin anladığınızı düşünmüştüm ama nerdeee. Ben yalnızken neler yaşadığımı biliyo musunuz, tamam Selim suşsuz demiyorum, suçlu ama biz onunla konuştuk, her şeyi konuştuk, affettim ben onu, hatta sandığımız gibide değilmiş, anlatırdım ama anlayacağınızı düşünmüyorum. Eğer o Kainatgil Selim yokken yanımda olsalardı ben o iğrenç itamlar altında kalmazdım. düşündükçe çıldırıyorum, hatırladıkça onlardan nefret ediyorum. Bir ara şirket iflasın eşiğindeydi, döndürmek için gecelere kadar çalılıyordum, geç saatte dönüyordum, etraftakilerden hayat kadını damgası yedim ya, ben, Şebnem Gürsoy. Bu ne demek haberiniz var mı, yok. O bakışların altında ne kadar dik yürüsemde evin kapısından girdiğim an çöktüm. Şimdi ister kötü diyin ister konuşmayın, siz bilirsiniz ama ben bundan vazgeçmicem, yaptıklarını, onlar yüzünden başıma gelenleri asla unutmicam, gelip benden özür dilyene kadar bırakmicam peşlerini, bunuda bilin.
Dedi ve kalkıp sandalyesini ittirdi, sandalye gürültüyle yere düştü, kafeden çıkıp gitti. Arabasına atlayıp şirkete gitti, soluğu odasında aldı. Bir sağa bir sola gidip geliyordu derken kapı çaldı, içeri Özlem girdi
Ö: günaydın Şebnem hanım, siz bugün gelmeyeceğinizi söylemiştiniz, ayrıca böyle de çok şık olmuşsunuz, yani böylede derken kötü anlamda değil, biraz spor gibi ya, spor şık, anladınız siz sanırım, en iyisi ben susayım. İstediğiniz bir şey var mı diye sormaya gelmiştim
Ş: Yakup beyle konuştunuz mu, ne dedi, bir daha gelecekler mi
Ö: konuştuk ama-
Ş: ama kabul etmiyorum demedim mi, o anlaşma bizim için çok önemli anlıyo musun, ne yap ne et o adamı ikna et, işe yaramazsınız hepinizde, anca çeneniz çalışır, icraata gelince yok, defol
Sesi baya yülsek çıkmıştı
Ö: na-nasıl isterseniz Şebnem hanım, söz veriyorum ikna edicem
Dedi ve çıktı Özlem, Şebnem yerine oturdu, kafasını ellerinin arasına aldı, düşünüyordu.
Ş: onlar kötü, canımın yanmaması için onlara karşı kötü olmam gerek yoksa ben kötü falan değilim. Sadece artık acımıyorum o kadar, acırsam acınacak duruma düşerim, sakin Şebnem, sakin. Özlemide azarladın boş yere, offf
Diyerek arkasına yaslandı. Yaklaşık üç saat sonra kapı çaldı, Şebnem önündeki kağıtlardan kafasını kaldırdı, içeri elinde bir bardak papatya çayıyla Özlem girdi. Elindeki bardağı Şebnemin önüne, masanın üzerine bırakıp geri çekildi
Ö: size papatya çayı getirdim, pek iyi görünmüyorsunuz yada bana öyle geldi, size karışmak gibi olmasın, zaten haddimde değil. Bu arada Yakup beylerle bir toplantı ayarladık yarın saat yedide.
Ş: Özlem
Ö: buyrun Şebnem hanım
Diyerek gülümsedi Özlem
Ş: özür dilerim-
Ö: ne özürü Şebnem hanım hakettim ben-
Ş: dinle, ben sana bağırmak istememiştim, öyle şeylerde söylemek istememiştim, bu aralar sinirlerim fazla bozuk, lütfen kusura bakma. Senide çok yoruyorum eğer sıkılırsan, bıkarsan söyle, darılmam yada kızmam. Hatta iş bulmanada yardımcı olurum
Ö: yok Şebnem hanımcım olur mu öyle şey, ben sizsiz ne yaparım, alıştım ben burayada sizede. Ben halimden gayet memnunum, sizden hiç bıkılır mı, ben hatta biz sizi çok seviyoruz
Şebnem kalkıp Özlemin yanına gitti ve sarıldı, Özlem şaşırmıştı
Ş: bende sizi seviyorum
Derken bir kaç damla yaş süzüldü gözlerinden yanaklarına, sonra çekilip göz yaşlarını sildi, ciddileşmiş gibi yaptı
Ş: çıkabilirsin
Dedi ve gülümsedi, Özlemde Şebnemin yanağına bir buse kondurup çıktı.
Ş: sanki lise aşkım ya, yanağıma buse kondurup gitmeler falan, ah Özlem sende olmasanAkşam olmuştu, Selim içeride oturmuş Şebnemi bekliyordu, Kainat ise masayı hazırlıyordu, Çınar daha gelmemişti, Denizde bu akşam arkadaşında kalacaktı. Kapı açılmıştı, bir kaç dakika sonra içeriye Şebnem geldi
S: hoşgeldin hayatım
Ş: çok hoşbuldum
Diyerek karşı koltuğa oturdu, Selim kalkıp Şebnemin yanına oturdu ve elini omzuna attıp kendine çekti
S: sana telefonda sesimi yükselttiğim için özür dilerim, istemeden oldu
Ş: konuşmak istemiyorum yerine geçer misin
S: geçemem, ben karımı özledim, Şebnem ben seni özledim
Diyerek kafasını Şebnemin boynuna gömdü, küçük buseler bırakmaya başladı, Şebnem çekildi, Selim tekrara yaklaştı, bir elini Şebnemin çenesine koydu ve kafasını kendisine çevirdi, alnını alnına dayadı
S: aramızın bozulmasını istemiyorum, artık bana sinirle bakmanı istemiyorum, uyandığımda karşımda bana sevgi dolu bakan bir çift koca göz görmek istiyorum, böyle sinirle bakan değil. Kainatgil yarın gidiyorlar zaten, yeni bir ev tuttuk bugün, rahatsız olduğunun, seni fazla sıktığımın,düzenimizin altüst olduğunun farkındayım. Bir kaç gün sonra eskisi gibi olacağız, söz veriyorum sana, lütfen artık bana böyle bakma, canım yanıyor
Dedi, yavaşça yaklaşıyordu, tam dudaklarını birleştirecekler Kainat girdi içeri
K: hadi masa hazır
Şebnem çekilip kalktı, sinirle gülümsedi
Ş: hazır, sağol
Diyerek masaya geçti, Selimle Kainatta arkasından geçti
K: Şebnem, biz yarın taşınıyoruz, çok sağolun valla burda kendi evimizde gibi rahat ettik
Ş: farkettim
K: yine kalmaya geliriz, özlicem sizinle yaşamayı
S: gelin tabi abicim
Ş: gelin tabi, kapımız her zaman açık size
Dedi Selime bakarak. Kısa sürede akşam yemeklerini bitirip içer geçtiler, o sırada Çınar geldi, selam vererek Şebnemin yanına oturdu
Ç: aşkların en güzeli
Diyerek yanağına bir buse kondurdu ve kafasını boynuna gömdü
Ş: hoşgeldin hayatım
Ç: kokunu özledim
Şebnem gülümsedi, Çınarın ellerini ellerinin arasına aldı
Ç: çok uykum var, böyle kalsak olur mu
Ş: olur annecim
Ç: yada şimdi senin omzun acır, birazdan çıkar yerime yatarım
Ş: acımaz aşkım, uyu sen, bugünde böyle olsun
Ç: koca gözlüm benim
S: yanlız rol çalmayalım, onun kocası benim
Ç: tamam bende benim demedim zaten, o benim biricik annem.
S: hayır yani öyle konuşuyosun ki sen kocasıymışsın gibi geliyor
Ç: ne yapayım çok seviyorum