Sabah her şey yolunda gözüküyordu, her sabah olduğu gibi mutlu bir şekilde kalktı Şebnem. Elini yüzünü yıkadı. Telefonuna mesaj geldi, Almilladandı
Şebo bugün bizdeyiz,kahvaltıya bekliyoruz, her şey hazır bi sen yoksun, hadi gel, çabul ol ama :))
Şebnem tamam diyerek cevapladı. Altına siyah mine etek, üstünede bol bir tişört giydi, eteğin içine soktu, altına topuklu ayakkabılarını giydi çantasınıda aldı, hafif makyaj yaptı, saçına fön çekti, salık bıraktı ve aşağı indi, Tekin bey kahvaltı yapıyordu
Ş: aşkım ben çıkıyorum, Almillagil kahvaltıya çağırdı
T: bugün yalnızım desene
Ş: ya ama kıyamam ki ben sana, bşraz daha bekleyebilirler sanırım
Diyerek Tekin beyin karşısına oturdu ve kahvaltılarını yaotılar, sonra arabasına aylayıp Almillagile geldi,kapıyı Özgür açtı, hepsi masaya oturmuş Şebnem'i bekliyorsu
Ö: nerde kaldın Şebo
Ş: geldim işte, abartmayın, alt tarafıu bir buçuk saatcik beklediniz, yeseydiniz ben mi dedim bekleyin diye
Ö: tamam geç, hemen atarlanma
Şebnem selam vererek oturdu masaya
K: sonunda
Al: nerde kaldın
Ş: aslında sen mesaj attıktan yarım saat sonra çıkıyordum ki aşağıda babacımı gördüm. Aşkım ya tek başına kahvaltı yapıyormuş, kıyamadım oturup babamla kahvaltı yaptım, sonrada hemen çıkıp buraya geldim.
C: ohh toksun sen tabi, biz burda açlıktan ölelim
Ş: söylenme söylenme ye hadi
K: iyi gördük ama seni, iyisin demi
Ş: kötüyüm, berbat bir durumdayım, çok yoruldum ama rol yapıyorum. Bir daha üzülmemek için, düştüğümde yeniden kalkabilmek için, kendi ayaklarımın üstünde durmam gerektiği için mutluymuşçasına yaşıyorum işte. Neyse yaa aman, hiçbir şey, hiö kimse takmaya değmiyor, salla gitsin. Selimcim zeyrini uzatır mısın
S: tabiki
Diyerek uzattı,
Ş: sağol canım, Kainatcım kızım sende bir reçele el atıver, Almilla kuzum sende çikolataya
Ö: sen yiyip gelmedin mi
Ş: aşk olsun Özgüüür,hem kahvaltıya çağır hemde, hiç yakıştıramadım
Ö: ondan demedim ya
Eline çikolatalı ekmeği aldı yemeye başladı
Ş: tamam ya yemiyorum
S: yemiyosun
Ş: evet
Kainat midesimi tuttu, yüzünü ekşitti
C: iyi misin hayatım
K: hayır
Dedi ve koşarak lavaboya gitti. Can tam kalkıyordu ki Şebnem durdurdu
Ş: ben bakarım Cancım
Diyerek lavaboya gitti, kapıyı tıklattı
Ş: Kainat iyi misin kuzum, Kaint
Bir süre sonra Kainat çıktı
Ş: oyy, noldu kuzum
K: bilmiyorum ki, midem bulandı, sabahtan beri başımda dönüyor
Ş: bir şey mi dokundu acaba
K: farklı bir şey yemiyorum ki, her zaman yediğim şeyler
Tekrar aşağı indiler ve masaya oturdular
S: iyi misin abicim
C: Kainat
K: iyiyim ya midem bulandı sadece
Kısa sürede kahvaltılarını yaptılar ve koltuklara geçtiler.
K: Almillacım sizde erik var mı ya, canım çok çektide
Al: var var, getireyim ben
K: dur sen ya, hamilesin sen ben alırım
Diyerek mutfağa git. Selim Canla, Almillada Özgürle konuşuyordu ki Şebnem bağırarak
Ş: buldum, vallahi buldum
S: ne bağırıyon, ne vuldun
Ş: buldum ya
Dedi ve mutfağa Kainatın yanına koşarak gitti
Ş: Kainat
K: ayy tövbe, ödümü koparttın Şebnem, noldu
Ş: Kainat bu rahatsızlıklarının sebebini buldum sanırım
K: neymiş bakalım
Ş: öncelikle sen hiç Canla anlaraın ya
K: anlamadım ki
Ş: ya sen Canla hiç beraber oldun mu
K: biz Canla beraberiz zaten, nişanlandık ya hani
Ş: o anlamda değil safım, yani ten tene değdi mi, iyice yakınlaştınız mı, Canla hiç yaptınız mı
K: hah artık Şebnem, yok sende, oha canım
Ş: bak şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, benden gizli saklın mı var, hsm nişanlısınız evleniceksiniz nasıl olsa
K: tamam ya, abim duymasın iki kere şey yapmıştık
Ş: işte bu, Kainat sen hamilesin
Kainatın boğazına erik durdu, öksürmeye başladı
Ş: helal kuzum helal
K: Şebo ne diyon sen, sen ne diyon
Ş: ya baş dönmesi, mide bulantısı, aş erme, hasta olmama
Dedi elindeki eriği göstererek, Kainat hemen eriği bıraktı
K: hastalığım gecikti aslında şimdiye kadar hasta olmam gerekiyordu ama yok ya olmaz, olamaz
Ş: nedenmiş canım, bal gibide olur, bence sen bi test al eczaneden, hatta beraber alalım
K: abim benide, Canıda keser
Ş: şimdi düşünme sen bunları, önce bi sonuca bakalı sonra ona göre bi yol izleriz, hadi al eriğini geçelim içeriye
Kainat erik tabağını aldı ve içeriye geçip oturdular
Ş: Almillacım sana bi şey sorucam
Al: sor bakalım
Ş: şimdi bu küçük, dünya tatlısı bir bebeğe hamikesin ya, sende baş dönmesi oluyor demi
Al: evet
Ş: aşda eriyosundur
Al: evet
Ş: hastada olmuyon
Al: hayır
Ö: maşallah Almilloşum turp gibi
Al: öyle değil Özgürcüm
Ş: o zaman kesin
S: o zaman kesin derken
Ö: Şebo yoksa sen
C: hamile misin
Ş: ya merak etmiş olamaz mıyım, nerden çıkarttınız şimdi, hamile falan değilim
Ö: babası kim
Ş: Özgürcüm değilim diyorum
C: şey hani sen bevekleri seviyorsun ya, çocukları falan
Ş: hah tabiki seviyorum, anne olmayı çok istiyorum, ayy şöyle küçük küçük Şebnemler güzel olmaz mıydı
Ö: bir tanesine zor dayanıyoruz
Şebnem Özgüre yanındaki yastığı fırlattı
Ö: tamam ya şaka yaptım
K: neyse ya kapatalım bu konuyu, tuz yok mu tuz
Ş: hadi Cancım, müstakbel eşine bir tuz kap gel, hödükcüm sende bize bir kahve yapsana
S: böyle de canımı ye
Ş: hayır anlamıyorum ki nesini seviyorsun, hödüğün çokta güzel bir anlamı yok
S: senin ağzından benim için çıkan her kelime bana göre çok güzel ve özel
Ş: tamam be sırıtma hadi git kahve yap
Can tuzu alıp geldi, Selimde kahveleri yapmıştı, herkese verdi ve kendi kahvesinide alıp oturdu. Kainat tam içiyordu ki Şebnem elinden aldı
Ş: aa Kainatcım kahve içmiyoruz, bak Almilla meyve suyu içiyor, bende bize koyup geliyim mi
K: yok ya sağol, kahve içicem
Ş: Kainatcım içemessin işte
K: ha doğru ya sonra midem şey oluyor
S: ya siz ikinizde bir şeyler var, noluyo size, bi garipsiniz
Ş: hay Allah Selimcim ya ne olsun, sana öyle gelmiştir, yoksa biz çok normaliz
S: normal insan görmesem inanıcam
Ş: ya sen karışmasana bize
Şebnem Almillanın yanına geçti
Ş: dokunabilir miyim
Al: tabiki
Şebnem elini Almillanın karnına koydu ve okşamaya başladı
Ş: ama bu çok güzel
Al: gerçekten muhteşem bir şey
Ş: ayy ya çok tatlı
S: Şebnem daha karnı belli bile değil
Ş: anne olunca anlarsın
S: ben, anne olunca
Ş: baba işte ya her neyse, Almilla konuşuyor musun bu ufaklıkla
Al: hayır ben konuşmuyorum ama Özgür konuşuyor
Ş: aa ama böyle yapma annesi, şimdi çok küçük olabilir ama sen hergün konuş bu minikle. Kaçıncı aydan sonraydı hatırlamıyorum ama bebekler dışarıda olup biteni hissedermiş, sen şimdiden başla bu ufakşıkla konuşmaya
Al: söylediğin iyi oldu ya, konuşurum tabi
S: abi sen bebekle mi konuşuyorsun
Ö: tabikide, o babasının birtanesi ya
Al: sormayın, boş bulduğu her fırsatta dibimde bitityor, söylediği şeylerde mantıklı olsa
Ö: Almilloşum niye öyle diyosun şimdi
Ş: tamam tartışmyın, bu arada öocuk doğsun her gün sizdeyim ona göre
Ö: gel tabi bekleriz ama öyle deme, belki bizim çocuk doğmadan evlebir sen bşrtane yaparsın
Ş: Özgürcüm sen akşını peynir ekmekle mi yedin, bu nasıl bir matematiktir. Ben şuan hamile kalsam bile Almilladan önce doğurma gibi bir şansım olmaz, ha belki erken doğum olursa olabilir, aa olurmuş aslında, ya Özgür banada neler dedittiriyosun, tövbe tövbe
Şebnem tekrar eski yerine Kainat'ın yanına geçti. Kainat kafasını Şebnem'in omzuna koydu, Şebnemde elini Kainatun omzuna attı, saçlarını okşamaya başladı ve kafasını Kainatın omzundaki kafasına dayadı
Ş: iyi misin kuzum
K: ne olursa olsun yanımdasın dimi, beni yalnız bırakmazsın
Ş: ne olursa olsun ben senin hep yanındayım, merak etme, bak iyi değilsen gidelim
K: iyiyim ya, iyiki varsın
Ş: sende kuzum, sende iyiki varsın
S: ya bu nasıl bir piskolojidir valla ben anlamadım, Şebnem kızım sen daha demin Almillanın karnını okşayıp gülmüyomuydun, noldu sanada suratın düştü
Ş: sen anlamazsın, ben yanımdaki kişiye ayak uyduruyorum babacım
S: babacım derken
Ş: kızım dedin ya
S: off Şebnem ya, ama bak bi yandanda iyi oldu, hani sen babanı aşırı seviyoraun ya, banada bab dediğine göre-
Ş: seni aşırı falan sevmiyorum
S: ha ama sevşyorsun yani
Ş: sen bi çeneni kapatsan diyorum
C: hayatım sen iyi misin
K: iyiyim
C: gel sen benim omzuma yat
K: yok Şebnem'in omzu gayet rahat
Ş: Cancım hadi oğlum bi televizyonu açıver
S: al sende oğlum diyorsun
Ş: ben derim, ayrıca o Can, Selim mi
S: ne ala-
Ş: ay sus sus, benimkinin dizisinin tekrarı çıkmış
S: hayırdır benimki falan
Ş: ayy şu adama baksanıza ya, bu adamın on tane çocuğu olsa dünya kurtulur be
S: abartma, sen gibi ben gibi birisi ilte
Ş: evet ben gibi ama sen gibi mi tartışılır. Ayy baksanıza bir gülüşü var.... Ama sizi ilgilendirmez. Gülme ya, yüreğim yanıyor, içim ürperiyor sonra. Senin yürek yakan gülüşlerin, ah senin o tatlı işvelerin.
S: yavaşş gel, adama yürümiyon, koşuyon resmen. Can televizyonu kapat
Ş: Can aç
S: kapat
Ş: aç
S: kapat
Ş: aç
C: aa alın be ne yaparsanız yapın
Selim hemen aldı
Ş: sen kuzuma dua et yoksa alırdım, açmassan açma, çokta tın. Can telefonu uzatsana kuzum
Can tekefonu verdi, Şebnem fotopraflara girdi, Barış Arduçun fotoğraflarına bakıyordu
Ş: Kainatcım görüyosun dimi, anneler neler doğuruyor. Şundaki karizma, yakışıklılık, tatlılık kimde var. Ayy hele şuna bakar mısın, buda Berk Atan, böyle tatlış bi gülüş yok, kaslar desen almış başını gidiyo, bu arada Miss Turkey 2011 birincisi. Hele şu mavişe ne demeli, gözlere vak ya maşallah, mavi mavi, çok güzel bakıyor deniz gibi. Tolga Sarıtaş buda. Böyle gözlerine bakarken o mavilikte boğulup gitmek is-
O sırada Selim elinden telefonu aldı
Ş: ya hödük müsün, telefonumu verir misin, belki özel fotoğraflarım var içinde
S: yoktur yoktur
Ş: ya telefonumu verir misin, bari televizyonu açın, patlicaz burda sıkıntıdan
S: olmaz, biz gayet de eğleniyoruz
Ş: off Kainatcım kapa hadi gözlerini, uyuyalım biz, hadi annem
Herkes başka bir işle meşguldü, Şebnem ile Kainat uyumuştu. Saatler sonra akşam yemeği hazırdı
S: Şebneeem, Kainat abicim hadi kalktın yemek yicez
Şebnem hemen uyandı
Ş: uyunmadık zaten kalktık kalktı
K: tamam kalktık, ben bir lavaboya gideyim
Diyerek yukarıya çıktı, Şebnemde uyku sersemi kalktı, ayağı sehpaya takıldı, düşüyordu ki Selim tuttu
S: yavaş, önce uyan istersen
Ş: ben bir elimi yüzümü yıkayayım
Dedi, Selim bıraktı, yine düşüyordu, tuttu
S: yürü hadi yürü
Diyerek diğer lavaboya götürdü, Şebnem elini yüzünü yıkadı
S: ayıldın mı
Ş: ayılmıltım zaten
S: ondan düşüyosun
Ş: hadi çok konuşma in
Aşağıya indiler, Kainatta gelmişti, yenepi yediler ve koltuklara geçtiler.
C: aşkım sen iyi misin ya, bir şey mi
K: iyiyim dedim ya, daha kaç kere sorucaksın
O sırada Selim'in telefonu çaldı, arayan Pınardı, Selim hemen almaya çalışsada Şebnem görmüştü
S: açmicam, çalsın çalsın kapansın
Ş: sakinim, çok sakinim, sinirlenme Şebnem, hayır Şebnem sakın düşündüğün şeyi yapma, Şebnem kendini tutabilirsin, yapma, sakinsin ama aklındakini yaparsan daha sakin olucaksın
Telefon susmuştu
S: bak demekki bir şeyleri kırıp dökmeden, bağırmadan da durabiliyormuşsun, sinirlenmiyomuşsun
Telefon tekrar çalmaya başladı, Pınar tekrar arıyordu
S: sakiniz Şebnemcim, sakin tamam mı, Tekin amcayı düşün
Ş: tamam ya sakinim
Diyerek telefonu aldı, baktı ve
Ş: çok sakinim
Diyerek karşı duvara fırlattı, Almilla uyuyordu uyandı
Al: noldu be
Ş: pardon Almillacım, sakinim
Dedi, kalktı ve evin içinde dolaşmaya başladı
Ş: sakinim, sakinim
Diyorsu, telefon parçalanmıştı, Selim gidip telefonunu aldı
S: gerçekten çok sakinsin, sinirli olsan ne olurdu Allah bilir, aramayı reddedebilirdin
C: tamam abi ya ben öderim sana, deme bir şey bak en azından deniyor
S: biliyorum abi ya, ne ödemesi ayrıca saçmalama aramızda bir telefonun lafı mı olur
Bir süre sonra Şebnem eski yerine oturdu
Ş: kalkalım mı artık, Almillada dinlensin
Ö: oturun ya
Al: yok ben yorulmadım oturuyoruz işte
Ş: onları bilmem ama benden bu kadar, her şey için sağolun, hadi Kainat kuzum, sen bu gece bizdesin
K: abi ben Şebnemgile gidiyorum
S: tamam abicim
C: o zaman gel sende bana, evde yalnız kalma
S: olur, hadi çıkalım
Diyerek dördü birden çıktı, Şebnem Kaibatla, Canda Selimle arabasına bindi ve ayrıldılar, Şebnemgil eczaneye uğrayıp eve geçtiler. Yardımcı kapıyı açtı
Ü: hoşgeldiniz
Ş: hoşbulduk Ülkem Sultan, babam nerde, geldi mi
Ü: uyudu, çok oldu geleli, Şebnem gelince beni uyandır demişti
Ş: şimdi rahatsız etmeyelim boşver, biz yatıyoruz, sende yat hadi, gece gece
Diyere yukarıya çıktılar, üzerlerini değiştirdiler. Kainat testi yapmak için lavaboya girdi, ve kısa sürede çıktı, oturdular ve beklemeye başladılar.Yorummm :)(: