YAVUZ MU GELDİ ACABAA

1.2K 60 21
                                    

Sabah ilk kalkan Kainat oldu, kahvaltıyı hazırladı ve diğerlerini uyandırdı, kahvaltıya oturdular. Kainat bir iki lokma atıştırdı ve kalktı
K: ben kaçar, Can beklemesin, Şebocum sofra ellerinden öper
Ş: bu seferlik öyle olsun bakalım
Kainat çıktı, kahvaltıyı yaptıktan sonra Şebnem sofrayı toparlamaya başladı, tabakları eline doldurdu, mutfağa gitti, tam koyacaktı ki düşürdü, Selüm ile Irmak geldi
I: noldu, bir şeyin var mı
Ş: yok ya tam koyuyodum elimden kaydı
S: tamam siz bırakın ben toplarım
Ş: yok ya ben toplarım, siz geçin içeriye
Dedi, eğildi, ilk parçayı alırken kesti elini
Ş: ahh
S: bir kere de söz dinle, bakıyım
Diyerek elini tuttu, Şebnem elini çekti
Ş: önemli değil ya suya tutarım geçer, Irmakçım ordaki dolaptan yara bandını verir misin
I: hemen veriyorum
Şebnem elimi suya tutup yara bandını yapıştırdı, ortalığı toparladı ve içeriye Selim ile Irmağın yanına gitti, karşıdaki koltuğa oturdu
I: Şebnem ben bu adamı çok seviyorum
Ş: nasıl tanıştınız
I: barda tanıştık, ben arkadaşlarla bara gitmiştim ama onlar hemen döndü, Selimde ordaymış, ben biraz fazla kaçırınca, e bana bakıcak biriside yok, evine götürmüş, birde üstüne kusmuşum
Ş: haha gerçekten mi
I: evet, sabah kalktığımda çok mahcup olmuştum, özür dilemek için akşam yemeğine davet ettim falan derken iyice yakınlaştık, sonrada evlendik zaten. Siz yani Ya-
S: hayatım sanane
I: ne var aşkım merak ettim, eğer istemezse anlatmayabilir
Ş: yağöurlu bir gündü, öyle böyle değil, baya yağıyordu, taksi bekledim gelmedi, şarjımda yoktu, ne babamı arayabildim nede şöförümü, sonra önüöde bir araba durdu, camı açıldı, o kahverengi gözleriyle bana baktı, buyrun, istediğiniz yere bırakıyım, hava pek iyi değil dedi, tabi önce bi çıkıştım, ha beni arabaya bindiricen, evine mi götürürsün artık, ormana mı, yürü git sapık dedim, eve doğru yürümeye başladım, aksilik değil mi, topuğum kırıldı, zaten rimelim, farım hepsi akmış, tekrar yanımda durdu, son kez söylüyorum, gelin sizi bırakayım, sapığa benzer bir tipim mi var dedi, ee öyle gidemeyeceğim için bindim, arabada uyumuşuum, buda beni evine götürmüş, uyandım etrafa bakındım, bir tane kadın vardı, meğer annesiymiş, işte konuştuk falan sonra Yavuz geldi, ama o nasıl bir geliş, sarışındı, çekmiş üstüne lacivert takımı, gözler kahverengi ama gökyüzü gibi bakıyor, bana döndü, hadi bırakayım evine merak etmesinler dedi, ben kalktım, moron gibiyim zaten, aptal aşık gibi gözlerimi çocuğa dikmiş yürüyordum ki sen ayağım takıl, Yavuz'un üstüne kapaklan, sonra hemen kalktım, işte görüşmeye başladık derken evlenmeye karar verdik, nişanlanmıştık, sonrası zaten malum
I: çok etkileyiciymiş, üzme kendini
Şebnem'in gözleri dolmuştu
Ş: ya o değilde bana en çok koyan kazadan önce tartışmıştık, yani bi nevi kötü ayrıldık falan filan neyse ya, ben bi çıkayım, Almillanın kafesine uğricam, sonra görüşürüz
I: peki, görüşürüz
Dedi, kapı çaldı, Şebnem ben bakarım diyerek açtı, bakış o bakış, sanki dili tutulmuştu, Selim ile Irmak geldi, Selimde dona kalmıştı
I: kim bu, buyrun kime bakmıştınız
S: geldi
Evet, tamda düşündüğünüz gibi, gelen Yavuzdu, Şebnem'e sarıldı, sarstı bir iki kere ama tepki yoktu
Y: Şebnem, hayatım, bak ben geldim, sevgilim
İçeriye geçip oturdular
Y: Şebnem, iyi misin, bak korkutuyorsun
Ş: Ya-Yavuz
Y: evet aşkım benim, Yavuz
Ş: gerçekten burdasın demi, gö-görüyosunuz demi burda, dedim ama ben, dedim gelecek dedim, gelir dedim, beni bırakmaz, ölmedi dedim, ben dedim
Y: hayatım
Ş: hayır ben dedim size gelecek diye, bakın geldi, geldi, inanmadınız ama geldi, o geldi, Yavuz geldi, geldi, geldi, geldi
Delirmiş gibiydi, haliyle şok olmuştu, Yavuz yapıştı Şebnem'in dudağına, Irmak Selim'e döndü
I: çok tatlılar, çok sevindim ya, Selim
S: evet demi ne tatlılar
Dedi, kendini zor tutuyordu, bir kere öpmek için çabaladıpı o dudakları şimdi başka birisi öpüyordu. Bir süre sonra Yavuz geri çekildi, Şebnem gözyaşlarını serbest bıraktı ve sımsıka sarıldı Yavuza, kafasını boynuna gömdü
Ş: seni çok özledim, çok seviyorum, özür dilerim, o gün söyledikşerim için, yaptıklarım için
Y: ağlama hayatım, kıyamam ki ben sana, unuttum gitti zaten
Bir süre öyle kaldılar, Şebnem Yavuzun göğsünde uyuyakalmıştı.
Y: ee Selim sen nasılsın,naptın görüşmeyeli
S: ne olsun iş güç, ha bu arada eşim Irmak
Y: evlendin demek, bizden önce mi, hiç aklıma geşmezdi
S: sen nerdeydin bugüne kadar, hala inanamıyorum biz seni kendi ellerimizle toprağa verdik
Y: uyandığımda bir dağ evindeydim, ilk başta hiç bir şey hatıtlayamadım, neredeyse iki sene kim olduğumu bilmeden yaşadım, sonra merdivenden düştüm, bir iki hafta içinde hatırladım her şeyi, iyileşene kadar, toparlanıp gelene kadar anca oldu
Diyerek Şebnem'in saçına bir buse kondurdu ve devam etti
Y: kirpiklerine kadar özlemişim, o koca gözleriyle bana bakışını, odun diyişini, şebek diyerek boynuma atlayışını, öpüşünü, gülüşünü... Biliyordum ama, beni bekleyeceğini, yaşadığımı hissettiğini biliyordum.
I: ayy Selimcim çok romantik değil mi
S: yaa ne demessin
I: noldu sana hayatım, iyi misin, sinirli gibisin
S: daraldım, birde bmyle biranda görünce garip oldum, neyse ben Özgürgilin yanına gidiyorum, olmazsa senide annenlere bırakayım, hazırlıklara falan yardım edersin, bende geç olmadan gelirim.
I: olur, hadi o zaman, bu arada memnun oldum
Y: bende, size iyi günler
Selim ile Irmak çıktı, Irmağı annesine bıraktı ve kafeye gitti, Can ile Kainatta ordaydı, sinirle oturdu masaya
Ö: ooops, yavaş geeel, noldu sana
K: hayırdır abicim, yengemle kavga falan mı ettiniz
C: Selim, abi sakin ol
Al: ya bi sussanız, evet Selim dinliyoruz
S: ya hala inanamıyorum bu nasıl olur, bilin bakalım kim geldi
K/C: Tekim amca
Al: Asu teyzenin eşi mi
Ö: hadi canım, yok artık
S: var artık
Ö: gerçek mi, dokumdun demi, kanlı canlı insan yani
S: evet Özgürcüm, kanlı canlı dipdiri karşımızdaydı
K: ayy tövbe, Yavuz mu döndü
C: Şebnem naptı
Al: oha, şuan inanamıyorum, dev şoktayım, anlat hadi ne zaman geldi, naptı
S: ya Şebnem buraya gelecekti, Irmakla konuşuyorlardı, kapı çaldı, Şebnem açtı, ses gelmeyince bizde bakalım dedik, bir baktık Yavuz, tabi Şebnem şaşırdı, sarsıyor, Şebnem Şebnem diyortepki yok, içeriye geçtik, geldi, ben dedim geldi falan demeye başladı, delirmiş gibiydi. Sonra
Dedi duraksadı
Al: ee
K: sonrası
Ö: hadisene
S: sonrası adam yapıştı Şebnem'in dudaklarına, sonra sarıldılar, ağlamaya başladı, uyuyakalı, Yavuz beyin göğsünde yatıyordu.
C: hayır da benim anlamadığım şu, sen neden bu kadar sinirlisin
S: ya neden olcak işte birden görünce, öldü sanıyoduk
K: ha yani tek nedeni bu
S: ya sizede bir şey anlatmaya gelmiyor
Ö: aman ya bakma sen onlara, ee Yavuz naptı, Şebnem'e karşı soğuk muydu
Selim sinirle
S: hee Özgür soğuktu, ondan yapıştı kızın dudağına, neymiş efendim kirpiklerine kadar özlemişmiş, odun diyişini, gülüşünü, öpüşünü falan filan ya gidin kendisine sorun
Dedi ve sustu. Diğerleride kızar diye bir ley soramamıştı. Yavuz ise Şebnem'in saçlarını okşarken uyuyakaldı, o sırada Şebnem uyandı, kafasını kaldırıp Yavuza baktı, rüya olmadığı için şükretti, saçlarını oynadı ve dudağına bir buse kondurdu, kafasını Yavuz'un kalbinin üzerine yerleştirdi, kokusunu içine çekti ve tekrardan uykuya daldı. Selimgil ise dakikalardır sessizce oturuyorlardı, sessizliği bozan Selimin çalan telefonu oldu
S: alo
I: aşkım sakin, gelirken evden ceketimi getiriver diyecektim
S: pardon ya, bağırmak istememiştim, Kainat sinir ettide
I: önemli değil sevgilim, geç kalma
S: kalmam hayatım, görüşüriz
Diyerek kapattı telefonu
K: ben mi sinir ettim
S: üff öyle demem gerekti
K: söylesene, hala Şebnem'e aşığım desene sen şuna, Yavuz geldi, Şebnem'i deli gibi kıskanıyorum desene
Selim dirseklerini masaya koydu ve kafasını ellerinin arasına koydu, sakince duruyordu, Kainat devam etti
K: Kıskanıyorsun, konuştuğu herkesi, ona dokunan herkesi dövesin geliyor, ama karışamıyorsun sesini bile çıkaramıyorsun. Çünkü sen onun neyisin ki?
S: ben onun neyiyim ki, böyle olmicak zaten, unuturum diye evlendim, unuttum sanmıştım görünce anladım ki kendimi kandırmışım ama ben nasıl unutacağımı buldum
Dedi ve çıktı kafeden. Bir otele gitti ve ıda tuttu, Irmağı aradı, kötü olduğunu, yemeğe gelemeyeceğini ve özür dileklerini iletti, Irmağıda yanına çağırdı. Bir saat sonra Irmak odadaydı
I: iyi misin aşkım, neyin var
S: değilim
Diyerek yatağa çekti
I: noluyor Selim
S: çocuk istiyorun Irmak
I: tamam bende istiyorum ama hani sen kötüydün, yemek-
Tamamlamasına izin vermeden yapıştı dudaklarına, Irmakta karşılık veriyordu, alt alta, üst üste derken nefes nefese ayrıldılar
I: hala yemek için vaktimiz var, gidebiliriz
S: daha önemli işlerimiz var, bugün o çocuk olacak
I: olsun o zaman
S: gel o zaman, başa dönelim
Diyerek tekrardan altına aldı. Kainat eve gelmişti, baktı ama abisini bulamadı, Şebnemgilde yoktu, içeriye girdi, baktı Şebnemgil burda uyuyor, uyandırmak istemedi, odasına çıktı ve Selimi aradı, iki cevapsız aramadan sonra açtı
S: ne var
Dedi nefes nefese
K: abi nerdesin sen, kafeden çıktın gittin
S: açmadığımıza göre meşgulüz, arama
I: ahh Selim hızlan, ohh
K: abi yoksa
S: gece eve gelmicez, beklemeyin, ahh
K: bari konuşurken yapmayın şunu ya
I: hadi Seliim, yavaşlıyorsun, kapa şu telefonu
S: ama öyle deme, ohh, sana yeğen yapıyoruz
I: aaaahhh aşkımm
K: iğrençsiniz, bari bana yapma ve unutma dönüşü olmayan bir yola giriyorsun
Diyerek suratına kapattı.
I: ne diyor
S: saçmalıyor, boşver, biz devam edelim
I: oyy, off ediyoruz zaten
...............

Sabah ilk kalkan Şebnem oldu, duş aldı, üzerini değiştirdi ve kahvaltıyı hazırladı. Sonra Yavuz'un yanına gitti.
Ş: hayatımmm, hadi sevgilim uyan bak sana ellerimle kahvaltı hazırladım
Y: ama yerim ben senin o ellerini, hadi kahvaktımızı yapalım dışarı öıkarız, bütün güm bizim, seni o kadar ok özledim ki, bol bol gezeriz, alışveriş yapmanı bile özledim
Ş: bende seni çok özledim, hadi o zaman
Diyerek masaya geçtiler, Kainat'ı da çağırdılar
K: dün çok güzel uyuyordunuz uyandırmaya kıyamadın, aramıza hoşgeldin tekrardan
Y: sağol Kainatcım
Ş: Irmakla Selim
K: şey, onlar galiba yengemin annesinde kaldılar
Ş: ha doğru olabilir
K: ayrıca bugün abimin şirkete gitmesi gerekiyor, imzalaması gereken evraklar varmış, babam aramış ona ulaşamamış, beni aradı, söyle kesin gitsin, imzalaması gerek dedi, ben iki dakika arayıp geliyim, siz başlayın
Selimgil ise daha yeni uyanmışlardı
S: oldu mu sence ne dersin
I: yani inşallah olmuştur o kadar şeyi boşuna mı yaptık
S: ne olur ne olmaz son bir kez daha
I: ama çok yoruldum, zaten iki üç saat anca uyumuşuzdur, anlicaklar
S: anlasınlar, evli değil miyiz, istediğiimizi yaparız
I: yaparız tabi
Selim Irmağı kendine çekti ve öpmeye başladı, sonra bir hamlede altına aldı, Irmağın iniltileri odayı dolduruyordu, yankı yapıyordu birde, o sırada Selimin telefonu çaldı, zorda olsa uzandı ve açtı, hala devam ediyorlardı
S: yine ne var, rahatsız etme demedim mi off
K: ya hala mı, iğrençleşmeseniz artık
S: sanane kızım, karım değil mi
K: akşamdan beri yetmedi mi tövbe tövbe
S: iki üç saat uyuduk, daha yeni başladık ayrıca, sanane, benide konuşturuyorsun, ne varda aradın
K: şirkete gidip imza atman gerekiyormuş, babam aradığında açsaydın o söylerdi ama iyi ki açmamışsın, bu sesleri duysa
S: ahh, tamam hallederim onları, şimdi ilk halledeceğim şey Irmak
I: hadi yap şunu artık Selim ahh, ufff,
K: her şeyi mahvettin, sana noldu da değiştin, bu kadar iğrençleştin
S: hazır mısın
K: ne diyon
I: hazırım
O sırada büyük bir inilti koptu
Kainat telefonu kapattı. Masaya gelip oturdu
K: yengemlerde kalmışlar, neyse ben kaçar, size afiyet olsun
Diyerek çıktı.

Biraz pis bir bölüm oldu kusura bakmayın, yorumkarınızı bekliyorum :)))




YILLAR SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin