2. KISIM: 7. Bölüm

173 57 269
                                    

Ev diye tasvir ettiğim bu yerin içine girince aslında bunun ev değil, geniş bir arazi üzerine kurulmuş büyük bir malikane olduğunu anladım. Sırat'ın dediğine göre on beş odası, iki mutfağı ve beş tane banyosu vardı. Hizmetten sorumlu olanların odaları alt katta bulunuyordu. Burası bana iskoç malikanelerini anımsattı. Tıpkı içi gibi dışı da taş mimarisiydi. Tavandan sarkan koca avize üzerine yerleştirilmiş mumlar, ve duvarda ki şamdanlar, el oyması masa ve taş şömine bu ortaçağ mimarisine oldukça uygundu. 

İçeri girdiğimizde bizi kahya karşıladı. Yaşının elliden fazla olduğuna emindim. Kırlaşmış uzun saçları, kırışık yüzü, uzun sakalı ve soğuk bakışlarıyla konumunun hakkını veriyordu. Yanında bulunan iki kadın ve bir erkek hizmetlinin beni gördüğünde ki, heyecanı ve sevinci onda göremedim. Pazar yerinde ki, satıcılar kadar bile samimi değildi bakışları. Gelişim pek hoşuna gitmemişti anlaşılan. 

Sırat onlara doğru yürürken ben geride kaldım, çünkü oldukça gergindim. Adamın bakışları uzaktan bile beni rahatsız etmişti. Geride kaldığımı fark ettiğinde yanıma gelerek elini sırtıma götürüp yürümem için teşvik etti. Bundan kaçış yoktu. Onunla birlikte yürüyerek kahyanın yanına geldik. Saygı ile eğilerek selam verdiler. Sırat eliyle başlarını kaldırmalarını istediğinde selamı bozarak rahat bir nefes aldılar. Kahya bir adım öne çıkarak bizimle konuşmaya başladı.

"Efendim, sizi tekrar görmek bir onurdur."

Başımı hafif eğerek ona karşılık verdiğimde, bakışlarının bende değil Sırat da olduğunu gördüm. Bu defa bu sözlerin muhatabı ben değildim.

"Merhaba Hershel, seni görmekte güzel. Sizi tanıştırayım.."

"Gerek yok efendim." Soğuk bakışlarını bana çevirdiğinde birkaç saniye öylece baktı ve ardından, "Majesteri sizde hoş geldiniz." dedi.

"Sanırım beni gördüğüne şaşırmayan tek kişisiniz."

"Büyük salonda bir tablonuz var hanımefendi. Ayrıca General Klaus geldiğinizi haber vermişti."

Bu adamın umursamaz soğukluğu beni geriyordu. Hershel sustuğunda diğer görevliler tek tek öne çıkarak kendilerini tanıttılar.

"Hoş geldiniz hanımım, benim adım Sara yemeklerden sorumluyum." Belki kırklarının başındaydı. Kısa boylu, hafif tombul ve esmerdi. Saçları iki yandan kalın örgülüydü üzerinde kısa kollu uzun bej renkli bir elbise vardı.

"Merhaba Sara." Gülümseyerek geldiği gibi geri çekildi. Sıra diğerindeydi.

"Hoş geldiniz hanımım. Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Adım Emma sizin özel hizmetçinizim." Orta boylu kumral bir kızdı. Yeşil gözler ve çenesindeki ben ise onu hoş gösteren ayrı bir hava katıyordu. Uzun olduğu belli olan saçlarını başının üzerinde taç şeklinde örgü ile toplamıştı. Üzerinde kalın askılı siyah bir bluz ve altında açık renk dökümlü bir pantolon vardı. Ayakkabıları ise koyu renkli kapalı bir sandaleti andırıyordu. Elindeki küçük yumurta sepetini sıkı sıkı tutuyordu.

"Teşekkür ederim Emma. Ama hizmetçiye ihtiyacım yok."

"Majesteleri saygısızlık etmek istemem ama bu değişebilecek bir kural değil. Atalarım ve ailem sırlar boyu sizlere hizmet etti. Bunun için özel eğitiliriz. İlk dadı Karmen'den beri bu böyledir." 

Bu isim..

"Bu adı daha önce de duymuştum."

"Elbette. O benim atamdır. Küçük bir kızken onu bir şeytanın saldırısından kurtarmışsınız. Daha sonra yanınıza alıp onu her konuda eğitmişsiniz. Ve tıpkı sizin Karmen'e öğrettikleriniz gibi o da nesiller boyu bu öğretilerin bizlere aktarılmasını sağladı. Sadakat ve koruma ilk yeminimizdir hanımım. Sadece size hizmet için yetiştirilmeyiz. Sizi korumak için de eğitim alırız."

BU SADECE BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin