Gece neden bu kadar karanlık diye düşündü Defne.
Gökyüzüne baktığımda gördüğüm yıldızlar olmasa kendimi kör olmuş hissedebilirdim. Kim bilir belki de öyleyimdir.
Görmek ne demek? Sadece bakmak mı? Yoksa baktığını algılamak mı, yada algıladığını analiz etmek? Hayır, belki de bu hissetmek demek. En azından Defne için öyle. Bu herkes gibi onun için de bir nimet. Ama bazen, bazı şeyleri görmek istemeyiz, dolayısıyla hissetmekte..Eğer bir engeliniz yoksa bu eylemden kaçışınız yoktur. Gündelik hayatta şahit olduklarınız yetmez gibi, birde gece rüyalar görürsünüz. Gündüz gözlerinizi kaçırarak (bakmayarak) pek çok şeyi görmezden gelebilirsiniz. Ama gece rüyalarınız da kaçacak yeriniz yoktur. Tek yapmanız gereken bitmesini beklemektir.
Defne rüyalarını okyanusa benzetirdi. Derin, eşsiz, uçsuz bucaksız, içinde daha keşfedilmemiş, adı konulmamış canlıların yaşadığı, içine düştüğünüz ve temas ettiğiniz her canlı da ürperip, korktuğunuz ama heyecan da duyduğunuz, yine de içinden çıkmadığınız, çıkamadığınız engin bir okyanus.
Ve okyanuslar tehlikelidir, özellikle yüzme bilmeyenler için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU SADECE BAŞLANGIÇ
Mystery / ThrillerElimi uzatıp onun elini tuttuğumda beni kaldırıp kucağına aldı. Kendi etrafımızda dönüp duruyorduk. Sanki dans eder gibiydik.. ***** Şimdiyse burada, bu kana bulanmış savaş alanında, yer yüzüne mahşer gününü bizzat ben getirdim. Bu günün geleceğini...