1. KISIM: 4. Bölüm

653 209 711
                                    

3 gün önce...

"Yiğit son bir tane daha hadi."

"Of Yağmur, sıkılmadın mı daha? Bak bu son ama."

"Tamam tamam." diyerek poz verdi Yağmur.

"Çektim."

"Ver bakayım." dedi Yağmur fotoğraf makinasını Yiğit'in elinden alarak.

"Çok güzel oldu. Yıllarca bu semtte yaşadım ama bu, Kıztaşı'nın önünde çekilen ilk fotoğrafım." diyerek gülümsedi.

"Dikine bir sütun işte, çok önemli bir kayıp olmamış bence."

"Bakış açına hayran olmamak mümkün değil Yiğit. Sadece bir sütun dediğin şey, dört yüzlü yıllar da Bizans imparatoru anısına dikildiği söylenen ve yaklaşık bin beş yüzyıllık bir anıt."

"Sahi mi? Demek Bizans imparatoru adına dikilmiş. Peki adı neden Kıztaşı?" diye soran Yiğit umursamaz ve ukalaca konuşuyordu.

"Tam olarak adı neden Kıztaşı bilmiyorum. Belki kadınlara olan zaafından dolayıdır." diyerek Yiğit'e göz kırptı.

"Şaka bir yana bu sütun hakkında çeşitli efsaneler duydum."

"Mesela?"

"Örneğin; o dönem genç kızları evlenmeden önce bu taşın üzerine çıkarırlarmış ve eğer kız bakire değilse taştan çığlık sesi gelirmiş."

"Tarihte ki ilk bekaret kontrolü yani" diyerek bir kahkaha attı Yiğit "Başka var mı peki?"

"Yüzlerce var aşkım."

"Birini daha anlatmak ister misin?"

"Elbette. Yüzlerce efsane var dedim ama ben en etkileyen hikaye çok farklı. Yüzyıllar önce Ayasofya Kilisesi yapılırken -ki Ayasofya'nın anlamı Kutsal bilgelik demektir- büyü gücüne sahip olan genç bir kız bu gördüğün bu sütun'u kendi yaratmış. Ve Ayasofya'nın yapımında kullanılması için sırtlayıp yola koyulmuş."

"Dur bir saniye, yani kız bu sütun'u mu sırtlamış" eliyle sütun'u işaret ederek. "Bu çok saçma."

"Bu bir efsane Yiğit. Efsanelerde her şey olur. Üstelik şu taşı yaptığına inandın, ama sırtında taşıması aykırı geldi öyle mi?"

"Her neyse devam et"

"Nerede kalmıştım? Heh...hatırladım. Genç büyücü taşı sırtlayıp yola koyulmuş. Yolda giderken karşısına bir Kral cin çıkmış ve sırtındaki koca taşla nereye gittiğini sormuş. Kız; Ayasofya'nın yapımını duyduğunu, bu kutsal yapı için bu özel taşı yaptığını, bunun Ayasofya'yı binlerce yıl ayakta tutabilecek büyülü yapı olduğunu ve yardımı dokunması için inşaası devam eden kiliseye götürdüğünü söylemiş. Kral Cin kızı görür görmez aşık olmuş, kızın yüzüne usulca dokunarak; yüzünün de kalbi kadar güzel olduğunu ama geç kaldığını, kilisenin tamamlanıp ayin'e bile başladıklarını söylemiş. Kız buna çok üzülmüş ve hüngür hüngür ağlamaya başlamış. . Kızın omuzuna elini koyup "ne var bu kadar ağlayacak, hadi üzme kendini, indir o taşı sırtından" demiş. Kız ağlayan gözlerini Cin'e çevirerek taşın büyülü olduğunu kiliseye varmadan indiremeyeceğini söylemiş.

BU SADECE BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin