Defne zaman kavramını iyiden iyiye yitirmişti. Kim bilir ne kadar zamandır Yağmurla beraber sus pus oturuyorlardı. Defne arkadaşının anlattıklarını düşündü. Yağmur'u sakinleştirmeye çalışmış, herşeyin yoluna gireceğini söylemişti. İyi de nasıl?
Bu tarz adamlarla nasıl baş edilebilirdi ki? Arkadaşının anlattığı kadarıyla, bu adamlar sıradan mahalle kabadayıları değillerdi. Duruşları, konuşmaları ve hatta giyim tarzlarıyla belli ki güçlü adamlardı. Polise de gidemiyorlardı. O halde bu işin içinden nasıl çıkacaklardı?
"Ayy...şiştim" Defne düşünce denizinden çıkmıştı."Ne oldu be?"
"Düşünmekten devrelerim yanacak, olan bu"
"Haklısın, keşke seni hiç aramasaydım"
"Saçmalama Yağmur, onu demek istemedim. Sadece ne yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Polise de gidemiyoruz. Bu işten en iyi ne şekilde kurtuluruz onu bulmaya çalışıyorum"
"Tek yol, benim o fotoğrafı çekip yayınlatmam"
"Sana söyledim fotoğrafı çeksen bile, sen içeri girmeden o resmi yayınlamazlar. 'Müjdeli Ölüm' ne demek ya. Kim yayınlar böyle birşeyi?"
"Off...bilmiyorum ya. Gerekirse zorla yaptırırım"
"Efendim? Mafya mısın sen? Hem ne diyeceksin adamlara 'bu resmi yayınlayın yoksa küfür ederim' mi? Biz ne anlarız bu işlerden"
"Bilmiyorum! Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ama oturup Yiğit'in öldürülmesine seyirci kalamam. Bir şekilde halletmeyim"
"Seni anlıyorum canım ama lütfen biraz sakinleş, bu sinirle sadece yanlış kararlar verirsin"
Yağmur başını ellerinin arasına alarak düşünmeye başladı. Defne elini arkadaşının sırtında gezdirip sakinleşmesi için destek verdi."Hadi bize gidelim Yağmur. Bir banyo yapıp temiz bir şeyler giyersin. Ve sakin kafayla ne yapacağımızı düşünürüz"
"Defne sen beni dinlemiyor musun? Adamlar her an peşimde, eğer size gidersek evdekileri de tehlikeye atmış oluruz. Senin bile bu işe dahil olman yeterince kötü zaten. Herşeyi geç, bu saatte size gidersek annen bizi öldürür"
Defne telaşla cep telefonunu çıkararak saate baktı. Saat sabahın üç'ü olmuştu.
"Hassiktir saat üç olmuş ya, haklısın annem bu sefer beni kesin öldürecek""Tövbe de lan mezarlıktayız, küfür etme
"Tövbe tövbe, akıl mı kaldı bende"
"Evden çıkarken ne dedin annene?"
"Evden gelmiyorum. İşten çıkıp doğruca buluşma yerine gittim. Sen gec kalınca da arayıp Elif'te kalacağımı söyledim. Gidince ara dedi unuttum ya"
"Valla anneni biraz tanıyorsam canına okuyacaktır. Neyse, Ali seni idare etmistir. Ali gibi bir kardeşin olduğu için çok şanslısın"
"Haklısın ama bu beni yiyeceğim azardan kurtarmayacak. Otuz yaşıma da gelsem annemin küçük kızıyım işte"
"Bak bu doğru"
"Eve gidemediğimize göre burada sabahlayacağız. Alternatifimiz yok. Otel de olmaz. Bu saatte oteller peşimizde ki adamlardan daha tehlikelidir"
Yağmur ister istemez tebessüm etmişti.
"İyi ki buradasın Defne, başımıza neler gelecek bilmiyorum ama burada olduğun için mutluyum"Defne, eliyle kendi omuzunu işaret etti."Hadi uyumaya çalış biraz, öcü gibisin" derken gülümsüyordu. Yağmur, Defne'ye yanaşarak başını arkadaşının omuzuna yasladı.
"Sanırım artık mezarlıktan korkmuyorum"
"Her şer de bir hayır vardır derler demek doğruymuş"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU SADECE BAŞLANGIÇ
Mystery / ThrillerElimi uzatıp onun elini tuttuğumda beni kaldırıp kucağına aldı. Kendi etrafımızda dönüp duruyorduk. Sanki dans eder gibiydik.. ***** Şimdiyse burada, bu kana bulanmış savaş alanında, yer yüzüne mahşer gününü bizzat ben getirdim. Bu günün geleceğini...