(+18 içerir. Rahatsız olacakların okumaması tavsiye edilir.)
(Medyayı dilediğiniz zaman dinleyebilirsiniz. Ama en uygun zaman 🏹 işaretinden sonra olacaktır 😎 Keyifli okumalar.)
Göle kadar etrafı gezerek ama takipte edilmediğimden emin olarak salına salına yürüdüm. Çünkü hiçbir koşulda yalnız kalamıyordum ve doğrusu buna oldukça ihtiyacım vardı. Gölün etrafını çevreleyen sık ağaçların olduğu alana gelince durdum. Ağaçların arasından görünen göle yansıyan, yeni doğan gün ışı elmas gibi parlamasına neden oluyordu. Daha fazla dayanamayarak elbisemin eteğini elimle toparlayarak koşmaya başladım.
Suya yaklaştığımda elimde ki keten örtüleri yere fırlattım ve içine girene kadar durmadım. Suyun sıcaklığı idealdi. Ellerimi suda gezdirdim ve avuçlarıma alarak havaya fırlatmaya başladım. İlk defa denize giren bir çocuk gibiydim. Hemen karşımdaki kayalıktan göle akan küçük bir şelale vardı. Onun altına girmek için deliriyordum. Suyun hizası diz kapaklarımı geçince durdum. İyi de ben yüzme bilmiyorum ki.. Telaşla bir kaç adım geriye çekilmiştim ki yine beynimin içinde onun sesini duydum.
"Korkma, bizim yapamadığımız bir şey yok."
Sonra hafızamda yine görüntüler belirdi. Kendimi gölde yüzerken görüyordum. Bu en hoşuma giden özelliklerden biri olabilir. Ne kadar denesem de bir türlü yüzmeyi öğrenememiştim. Ama şimdi bunu yapacağıma emindim. Hızla gölden çıktım. Az önce yere fırlattığım örtülerden birini düzgünce yere serdim. Elbisemin etek kısmı oldukça ıslanmıştı. Etrafa kısa bir göz atıp, kimsenin olmadığına emin olunca ağaçlardan birinin arkasına geçip elbiseyi çıkartmaya karar verdim.
Elbisenin sırt kısmının kopçalı olmasının yanı sıra birde çapraz bağlar ile bağlanmıştı. Birkaç kopçayı çözmüş ve ipleri gevşetmiş olsam da tam anlamıyla açılmamıştı. Sabrım tükenince elbisenin eteklerini ellerimle toplayıp başımdan çıkartmaya karar verdim. Tam başarmıştım ki elbise koltuk altımda takılı kaldı. Ne aşağı indirebiliyor nede başımdan çıkarabiliyordum. Öylece kalakalmıştım. Nerdeyse imdat diye bağıracaktım. Etrafımı göremiyordum. Dengemi kaydedince sağa sola sendeledim. O an fark ettim bana bir şeyin temas ettiğini, uzun ve dikenli kolları vardı. Kafama ve kalçama vurup duruyordu. Daha fazla dayanamayarak çığlığı bastım.
"İmdat!! Yardım edin!" Belial beni tekrar bulmuştu ve üstelik savunmasızdım. Belki de kendi değildi ve yaratıklarından birini göndermişti. En son elbisemi çekiştirmeye başlayınca son hızla kendimi geriye ittim. Ve nihayet elbiseden kurtulunca o hızla dengede duramayıp kıçımın üzerine yere oturdum. Korkuyla etrafıma bakınınca elbisemi gördüm. Ağacın dalında sallanıyordu. Evet, bana saldıran o korkunç yaratık bir ağaçtı. O kadar sinirlerim bozulmuştu ki dayanamayarak kendimi yere atıp dakikalarca kahkahalarla güldüm. Bir ağaç ile mücadele ettiğime inanamıyordum. Nihayet ayağa kalktım. Üzerimde sadece elbisenin içine giydiğim şifon içlik vardı. Tam onu da çıkaracakken az önce olanlar aklıma geldi. Bu yüzden onu çıkartmak yerine göğüs kısmından yırtmaya karar verdim. Düşününce bu hiç normal değil biliyordum ama zaten son zamanlarda yaşadığım hiçbir şey mantıklı değildi. Bu da benden olsun..
Üzerimdeki her şeyi çıkarıp tamamen çıplak kaldığımda, sabahın tatlı esintisi vücudumu sardı. Suya girmek için can atsam da yüzüp yüzemeyeceğimi merak ediyordum. Korkumun beni ele geçirmesini istemiyordum.
"Waahoowww..!" Daha fazla düşünmeden çığlık atarak göle doğru koşup atladım. Suyun içindeydim ama ne yapacağımı bilmiyordum. Bu yüzden panikledim ve çırpınmaya başladım. Harika, iblisten kurtuldum ama boğularak öleceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU SADECE BAŞLANGIÇ
Mystery / ThrillerElimi uzatıp onun elini tuttuğumda beni kaldırıp kucağına aldı. Kendi etrafımızda dönüp duruyorduk. Sanki dans eder gibiydik.. ***** Şimdiyse burada, bu kana bulanmış savaş alanında, yer yüzüne mahşer gününü bizzat ben getirdim. Bu günün geleceğini...