Kafe!
Ardil onun onayıyla numarayı amcasına vermişti, şimdiyse Savaş ile kafedeydi. Resmen konuşsun diye de ağzının içine bakıyordu çünkü suskundu. En erken Ardil gelmiş sonra da Savaş gelmişti, tek yaptıklarıysa sipariş vermekti. O anda gelen kahvelerle teşekkür etmişlerdi, garson ise gitmişti.
Ardil - Bugün muhabbetine doyum olmuyor Karel ha, mükkemmelsin.
Dedi ona takılarak çünkü yavaştan sıkılmaya başlamıştı. Ah birde o konuşmuyor diye kafeyi incelemişti, neyin nerde olduğunu bile azda olsun zihnine kazımıştı.
Savaş - Babamla annem boşandı.
Ardil - Oha ne zaman? Neden?
Dedi şokla ona bakarken, Savaş ise dolan gözlerle kahve bardağına bakmış vede zorlukla yeniden konuşmuştu.
Savaş - 2 gün oldu işte, ben babamdayım...
Ardil - Onunla kalman ne kadar doğru kardeşim? Resmen adam seni zehirlemiş, onun yüzünden madde aldın.
Dedi sinirle dişlerini sıkarak, hâlâ olayı bu yönde biliyordu. Tüm suçlunun Dinçer Bey olduğunu sanıyordu çünkü günlerdir Savaş ile konuşmak için fırsat bulamazdı. Sonunda ancak bugüne karşı karşıya gelmişlerdi.
Savaş - Yok be kardeşim, biz olayı yanlış bilirmişiz. O beni korumaya çalışıyormuş, beni bu hâle sokansa annemle kardeşimmiş. Hatta onlar benim hiçbirşeyim değilmiş ki...
Ardil - O nasıl oluyor?
Dedi çatık kaşlarla kahvesinden bir yudum alarak, cidden olayı tam olarak anlamamıştı. Şuan tek anladığı Dinçer Bey'in masum oluşuydu, tabi onu darp edişini saymazsak masumdu.
Savaş - Yakamoz babamın kan kardeşinin kızıymış, anne diye bildiğim kadın ile ondan olan bir kızmış...
Ardil - Ömer amca mı? Oha olaya bak!
Savaş - Evet, annem diye bildiğim kadınsa benim annem üzerine gelen bir kumaymış.
Ardil - Ne yani biz seninle süt kardeş değil miyiz?
Dedi hayal kırıklığıyla çünkü onunla kardeş olmaktan gurur duyuyordu. Bu durumda canını sıkmıştı, Savaş ise buruk bir gülümsemeyle yeniden konuşmuştu.
Savaş - Hayır kardeşiz, benim annem beni doğururken ölmüş. Yani bende bir nevi Yakamoz ile süt kardeşmişim, tabi birde üvey kardeşim oluyor.
Ardil - Olaya bak abi, bizden gizli neler dönmüş? Resmen burda bir binaya kaçak kat çıkmak gibi birşey olmuş...
Savaş Karel Gürsoy;
Aslında sadece Dinçer Bey'in oğluydu, tek ona aitti. Diğer üyelerse sonradan gelmişti, olaylar çok karışıktı. Doğal olarakta Savaş'ın psikolojisi bozulmuştu, dengesi şaşmıştı. Yakamoz başka birindendi, şimdiyse kız annesiyle birlikte öz babasının evindeydi. Yakında da Evrim hanım ile Ömer Bey evlenecekti, resmen ortada büyük bir boynuzlama meselesi vardı. Savaş'ın uyuştucu alışı bile planlanmış bir olaydı, bu fikri de atan Ömer Bey idi. Herşeyi planlayan, dostuna kazık atan, Dinçer Bey'in yeni eşini ayartan oydu. Bunun nedeniyse onun aşık olduğu kızın Dinçer Bey ile evlenmiş oluşuydu. Tabi Savaşta gözünü, saçını vede gülüşünü anneden alınca daha çok hırs yapmıştı. Savaş'a dokunurken de canı çok yanmıştı ama Dinçer Bey'den öç almanın yolu da Savaş'tan geçmekteydi. Çünkü Savaş adamın kıymetlisiydi, onun için ölüme bile koşardı. Bu yüzden de Savaş'ı hedef almıştı, en büyük zararı ona vermişti. Bu uyuştucu meselesi de malesef ki siciline işlemişti. Bu nedenle de şimdi okulda iş bulmakta zorluk çekiyordu. Kimse onu öğretmen olarak okuluna kabul etmiyordu. Resmen onun hayatını karartmışlardı ama herşey bitmiş sayılmazdı. Zenginlerdi, 2 tane şirket vardı ve birinde onunda hakkı vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
ChickLit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!