Aktaş Şirketi!
Doğan Aktaş ile görüşme;Doğan Aktaş ile görüşmüştü, hâlâ da onunlaydı. Konuşuyordu, o sırada çalan telefonuyla Doğan Bey geri yaslanmıştı. O ise telefonu çıkarıp bakarken Yürek ateş-i'm ismini görmüştü. Oğlu arıyordu, bunun üzerine hemen aramayı cevaplamıştı.
Mecnun B - Efendim canım?
Ardil - Baba ben sanırım araba anahtarını evde unuttum.
Mecnun B - Yavrum seni okula zaten ben bıraktım, ne anahtarı allah aşkına?
Ardil - Tamam ya ben şey, birazcık merak ettim.
Dedi utana sıkıla, babasının Doğan Bey ile ne konuştuklarını merak ediyordu. Merakı yüzünden de dikkatini öğrencilerine vede derse vermekte zorlanıyordu. Tek derdi ikilinin ne konuştuğunu acilen öğrenmekti yoksa meraktan çatlayacaktı. Mecnun Bey oğlunun utangaç çıkan sesiyle kıvrılan dudağıyla konuşmuştu.
Mecnun B - Neyi merak ettin?
Ardil - Işte ne konuştuğunuzu merak ettim, şey adam kötü biri değil demi? Ne telif etti, sen ne dedin? Hem ne zamana...
Tam devam edecekken Mecnun Bey kendini tutamayıp gülerken zorla şunu söylemişti.
Mecnun B - Yavrum bi nefes al, hem sen bu kadar soruyu nerden buldun?
Ardil - Merak... (derin bir iç çekerek) Ben hep böyleydim ki, bende merak vardı.
Mecnun B - Çocukluğunu da görmek isterdim.
Dedi tek onun duyacağı bir halde, aralarında bir süre sessizlik oluşurken Doğan Bey gelen aramayla odadan çıkmıştı. Hem onunda rahat rahat konuşması için iyi olurdu, elbette düşünceli bir insandı. Mecnun Bey ise geri yaslanarak elini saçına daldırmıştı, oğlunun çocukluğunu vede bebekliğini görememek zoruna gitmişti. Oysa Mecnun Bey sadece her baba gibi ilk bebeğini kucağına alabilmek istemişti ama bu isteği olmamıştı. Oğluna geç kabuşmuştu, Ardil'i gelir gelmez ona yaşam olmuştu. Ölümden kurtarmıştı yoksa Mecnun Bey kafasına sıkacaktı çünkü bir avuç toprağa oğlum demek canını yakmıştı. Nefesini kesiyordu, oğlunun soğukta üşüyor düşüncesiyle daha kötü olmuştu. Delip delirmemek arasında gidip gelmişti, canına kıyacağı günse oğlu ona koşmuştu. Kafasına sıkmasına izin vermemişti.
Ardil - Resim vermiştim.
Mecnun B - Ardil'im aynı şey değil, ben seni kucağıma almak vede seninle oynamak isterdim.
Ardil - Bende isterdim.:(
Mecnun B - Özür dilerim seni geç buldum, öldün sandım. Mezar başında ağlardım çünkü elimden başka birşey gelmezdi, çaresizlik elimi kolumu bağlıyordu.
Dediğinde hem onun hemde ondan uzakta ki oğlunun gözleri dolmuştu. Çok kayıplar vardı, ne yaparlarsa yapsınlar kayıplara fayda etmiyordi. Çocukluk/ bebeklik yıllarının eksikliği vardı, o an oğlunun ağlamaklı sesini duyunca gözlerini kapatmıştı. Ağlaması içini yakıyordu.
Ardil - Eskiden çok korkaktım, bundan dolayı çoğu zaman geceleri uyuyamazdım. Korktuğum anlardaysa yanımda yatan yoktu, sadece hevesleri bitene kadar sevgi doluydular.
Diyip durdu, zorlanıyor gibiydi. Tahmini göz yaşları tek tek akıyordu, birkaç dk sonra iç çekerek yeniden konuşmuştu. Azda olsun sesinin tonu düzgün gibiydi.
Ardil - Sonra seni buldum, yavru ördek gibi adım adım takip ettim.
Diyince Mecnun Bey onun tabirine karşın tebessüm etmişti. Lakin cidden öyle olmuştu, Ardil pes etmeden babasını yavru ördek gibi adım adım takip etmişti. Bir kere bile pes etmemişti, hep onu takip edip durmuştu. Mecnun Bey ise içten içe keşke ilk başta bana gelseydi diyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/344145652-288-k105135.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
ChickLit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!