Hâlâ da sarılıyorlardı, lakin Ardil'in gözleri dolu doluydu. Her an ağlayacak gibi hissediyordu çünkü şuana kadar annesi ona asla sarılmamıştı. Hatta onunla bir temasta bulunmamıştı, bir oğlum bile dememişti biliyor musunuz? Ona bir defa bile oğlum dememişti, sarılmamıştı, yüzüne gülmemişti, onunla gurur duymamıştı. Ona asla güzel olan birşey vermemişti, sadece yok saymıştı.
Bu yüzden mi bilinmez ama bazen kendi mezarına gidip saatlerce ağlardı. Ağlar vede içini dökerdi. Yanında biri olunca da yüzüne sahte bir gülümseme kondurur yoluna öyle devam ederdi.
Mecnun B - Şist ağlamak yok!
Dedi onun saçlarına uzun bir öpücük kondurarak vede öncekinden daha sıkı sarmalamıştı. Onun başını göğsüne gömmüş yavaş yavaş saçını seviyordu, belli ki oğlunun birazcık sevgiye ihtiyacı vardı. Ardil ise yoğun ağlama isteğiyle yutkunup şunu fısıldamıştı.
Ardil - Baba!
Mecnun B - Söyle yavrum?
Dedi şefkatli bir sesle, Ardil ise gözünden akan yaşlarla şunu fısıldamıştı.
Ardil - Canımı çok yaktılar.
Dedi sesini kendi bile zor duyarken ama babası duymuştu ve gözleri dolmuştu. Yavrusu feryat ederek canımı çok yaktılar diyordu, dertlerine isyan ediyordu. Ardil ise akmaya başlayan göz yaşlarıyla ona sığınıp gözlerini kapatmıştı. Mecnun Bey ise gözü yaşlı ona bakan eşini bir an unutmuş gibiydi, kadınsa hüzünle genç adama bakıyordu. Belli ki canı çok yanmıştı, sevgi görmemişti.
●●●
Şimdiyse aileyle akşam yemeği yiyordu ama sessizdi. Kimse de soru sormuyordu çünkü o gelmeden önce Mecnun Bey kısa bir uyarı geçmişti. Bu yüzden de kimse ona bulaşmıyordu, o ise kimseye bakmadan tabağındakilerle ilgileniyordu.Ces - Anne uykum geldi!
Asi H - Yemeğini bitir sonra uyursun bebeğim.
Dedi ama ikilinin bu kısa muhabbetiyle genç adamın gözünden bir damla yaş akıp gitmişti. Bunu fark eden Ferman Bey ise yutkunmaya zorlanmıştı, diğerleriyse bundan habersizce yemeğine devam ediyordu. Ufacık bir sohbet bile onun gözünden yaş akmaya nedendi çünkü annesi onu hep görmezden gelmişti. Zorunda olunca konuşmuş sonra da işlerim var diyip onu bırakıp giderdi. Ve gidiş o gidiş, dönerse onundur.
Ardil'den...
Boğazımı yakan şey önümde ki sıcak çorba mı yoksa ağlama isteğim mi artık kestiremiyorum. Ama canım yanıyor, kalbim acıyor. Annem benimle muhattap bile olmazken ikilinin ilişkisi canımı yakıyor. Evet anne - oğulu kıskanıyorum hemde köpek gibi kıskanıyorum.
Benim... Benim Cesur'dan ne eksiğim vardı da onun annesi onu çok severken benimki beni sevmedi? Anne sen beni niye sevmedin, ben sana ne yaptım?
Allah'ım nefes alamıyorum, kalbim çıkacak gibi göğsümü deliyor. Yalvarırım bitir bu acıyı!
Yazardan...
Genç adam içinde dolup taşan ağlama isteğiyle yutkunmaya zorlanmıştı. Kimseye de bakamıyordu, bağıra çağıra feryatta edemiyordu çünkü o acı çekerken asla sesini yükseltemiyordu. O babası kadar cesaretli değildi, bu konu da hep içine içine ağlardı. Kendini yer bitirirdi, Ferman Bey ise bu sefer yanında oturmuş olan Mecnun Bey'i koluyla dürtmüştü. Bunun üzerine adam ilk ona bakmış sonra da onun gösterdiği evladına bakmıştı. Ama onun kötü olduğunu görünce kalbi sızlamıştı, yavrusunun resmen rengi atmıştı.
Mecnun B - Ardil'im iyi misin?
Diyince hepsi anında ona bakmıştı, onun halini görünce de korku duymuştular. Iyi görünmüyordu, o ise başını iki yana sallamıştı. Sadece başını iki yana sallamıştı, gözleriyse ağlama isteği yüzünden yaşla dolmuştu. Bundan dolayı da önünde ki tabağı bile göremiyordu, nefesi ona yetmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
Chick-Lit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!