Hasar...

359 33 61
                                        

Ertesi gün

  Ardil'in öfkesini gördüklerinden beri herkes sessizdi. O babaya feci hâlde benziyordu, bu ürkütücü benzerlikler hepsini şoka sokmuştu. Her gün yeni bir şok yaşarlardı, şimdiyse o dışında hepsi kahvlatıya inmişti.

Mecnun B - Yaman bizimki gelmiyor mu?

Dedi sorarak, Yaman yeni gelmişti. Aslında Ardil'i bakıp gelmişti ama onun halleriyle korkmuştu. Çünkü arkadaşı çok duygusuz bakıyordu, gözleri boşluktan ibaretti. Belli ki gece de uyku çekmemişti.

Yaman - Duş almış, en son saçını kurutuyordu.

Mecnun B - Gelsin de ne vakit geldiği önemli değil, kahvaltı etsin yeter. Zaten dün de yemek yemeden uyudu.

Mehmet B - O da senin gibi inatçı çıktı, hele öfkesi... O bile aynı!

Dedi gülümsemeyle çünkü diğerlerinin aksine o memnundu. Ardil tıpkı babası gibi güçlüydü, artık duygularını da kolayca dile getirebiliyordu.  Kimsenin engel olmasına izin dahi vermiyor, sinirini çıkartana kadar konuşmaya devam ediyordu.

Asi H - Mecnun yemekten sonra konuşalım mı?

Mecnun B - Konuşacak birşey yok, ben seninle yeterince konuştum bitti!

Demir B - Mecnun, yapma oğlum. Evliliğinizi yakma!

Mecnun B - Kızın benim oğlumu bir çöp gibi göremez, onu kırıp dökemez, üzemez, onun acısından zevk alamaz. Ben daha ölmedim, burdayım!

$- Hepte burda kal!

Diyen sesle hepsi sesin kaynağına bakınca Ardil'i görmüştü, o ise kimseye bakmadan babasının yanağına ufak bir öpücük kondurup şunu fısıldamıştı.

Ardil - Beni bir başıma koyma, gitme!

Mecnun B - Ama sende gitme!

Dedi şefkatle onun yanağını okşayarak, Ardil buruk bir gülümsemeyle onu onaylayıp boş yere  geçip oturmuştu. Yaman'ın yanı onun yanıydı, diğer yanındaysa bu sefer kuzeni Arkan vardı.

Fatih B - Günaydın aslan parçam.

Ardil - Günaydın ama keşke beklemeseydiniz.

Fatih B - Sensiz olmaz, buyrun başlayalım.

Diyince hepsi kahvaltıya başlamıştı, Ardil küçük kardeşiyle göz göze gelince ona göz kırpmıştı. Cesur ise kocaman gülümsemişti çünkü bir an  abisinin onu affettiğini sanıp sevinmişti. Bunu fark eden aileyse buruk bir gülümsemeyle ikisine bakmıştı. Kardeşler arası düşmanlık çok kötüydü, olmamalıydı. Ardil ise onun yanında oturan Asi hanımla bu seferde onun eski yerine bakmıştı. Ama orda Ferman amcası oturuyordu, resmen yerler değişmişti. Asi hanımsa sinirle ona bakmıştı, bunu gören Ardil ise sırıtarak önüne bakmıştı. Çünkü belli ki Asi hanımın saltanatı bitiyordu, artistlenemeyecekti. Koltuk sallanıyordu.

●●●●

Asi H - Özür d-dilerim.

Ardil - Elim.

Dedi acıyla, kadın resmen onun elini kapı arasına sıkıştırmıştı. Herşey bir anda olmuştu, o anda evden çıkmak üzere merdivenden inen Arkan ise gördüğüyle hemen kuzenine ulaşmıştı. Sonra da nazikçe elini tutmuştu.

Arkan - Ardil bu nasıl oldu? Acıyor mu? MECNUN AMCA!

Diye bağırdı sonunda, sesi duyan herkes koşarak gelmişti. Mecnun Bey ise hemen oğlunun elini avuç içine almıştı. Ardil ise ağlamamak için kendini sıkıyordu çünkü eli çok acıyordu.

Yürek Ateş-iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin