5 hafta sonra
Istanbul.Polat - Malikâne?
Devir - Fakirim demedim.
Polat - Zengin olduğunu da demedin enişte...
Dedi ailesiyle birlikte Gökkurt Malikanesine bakarak, hoşlarına gitmişti. Araçtan inmişlerdi, korumalarsa Devir'e selam veriyordu. O anda konuşan babasının adamı olan Timur oldu.
Timur - Ardil Bey?
Dedi şokla, geleceğini beklemiyordu. Arasa bile bulamadığı adam kendi ayaklarıyla geldiği için şok olmuştu. Devir ise güneş gözlüğünü çıkartarak yakasına takmıştı. Bunu yaparken aile ilgiyle ona bakmıştı, ne diyecek olduğunu merak ediyorlardı. Timur ise onun gerçek olduğunu anlamak için koluna değince Devir tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı. Devir buraya gelmeden önce Karabey ailesinin karşısına geçip ne var ne yok anlatmıştı. Tek travmalarından söz etmemişti, onları demeye dahaca cesareti yoktu. Aileyse öğrendiği gerçekle büyük bir şok geçirmişti, bu kadar ağır hayatı olduğunu tahmin edememişlerdi. Beklemiyorlardı, hayatı düşünülenden daha çok ağır vede acı doluydu.
Devir - Timur abi?
Timur - Ardil Bey siz yaşıyorsunuz.
Devir - Devir.
Timur - Efendim?
Devir - Ardil değil Devir...Neyse bizimkiler evde mi?
Timur - Evet hatta Demir Bey'lerde geldi.
Devir - Anladım.
Dedi zili çalarak, üvey dedesi filanda buradaydı. Kim bilir belki de Asi hanım ölmese şuan evde olurdu. Onun gidişini fırsata bile çevirebilirdi, belki de Mecnun Bey'e onu kolayca umutturabilirdi. Bir süre sonra kapıyı kuzeni Arkan açmıştı, onu görünce şoka girse de sonradan toparlanıp hemen sarılmıştı.
Arkan - Sonunda, nerdesin be kuzen?
Devir sarılan bedenle gözünden akan yaş aktığını hissederken karşılık vermişti. Arkan kuzeni değildi ki, ona göre kuzenden çok abiydi. Dayanaktı, dost gibiydi. Arkan ve Devir... O an sadece sarıldılar, dakika - saniye geçti ama ayrılmadılar. Yılların özlemi vardı, geçmiyordu. Işte o anda gelen Cesur ise gördüğü abisiyle elinde ki bardağı düşününce sesi duyan gelmişti. Bunun üzerine hepsi hemen de olmasa bir süre sonra Devir'i görebilmişti. Arkan ise hâlâ kuzenine sarılıyordu, Karabey ailesiyse sessizliğini koruyordu.
Mecnun B - Ardil'im?
Devir - Devir.
Dedi kuzeninden ayrılırken, Mecnun Bey ise düzeltmesini umursamadan oğluna sımsıkı sarılmıştı. Onu çok özlemişti, yokken çok kusurlu/ yarım hissetmişti. Son defa sarıldığını bilmeden sarılıyordu.
Mecnun B - Yürek Ateş-i'm.
Dedi oğlunu sıkıca sarmalarken, kokusunu doyasıya içine çekiyordu. Göz yaşlarıysa çoktan akmaya başlamıştı, Devir ise sessizce başını boynuna gömmüştü. Kabul etmeliydi ki babasını çok özlemişti, görmediği her an yıpranmıştı. Içi yanmıştı, zor günlerden geçmişti. Şuan Mecnun Bey'e Değişmişsin diyemiyordu, aynıydı. Ilk günkü sevgiyi hissedebiliyordu, belli ki babasının sevgisi için bu ayrılık lazımdı. Yeni kavuşmuş gibi hissediyordu, ilk günkü duygular içindeydi.
Devir - Dikkatini/ sevgini üstüme çekmek için bu çok mu lazımdı. Niye, niye izin verdin?
Dedi sesini kendisi bile zor duyarken, göz yaşlarıysa akmaya başlamıştı. Haldun Bey ise buruk bir gülümsemeyle damadına bakmıştı. Baba - oğul kavuşmaları her daim kalbini hoş ederdi, evlad ayrımı yapmayan bir adamdı. Baba gibi babaydı, Mecnun Bey ise sadece Cesur'u sevebilmişti. Bu ayrılık onun yüzündendi. Ayrılığa engel olmak yerine izin vermişti, gitme demek yerine sadece susmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
ChickLit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!