Mehmet Bey'in ev!
10: 50 suları...Mehmet B - Ardil kuzenin (Arkan) geldi, seni bekliyor aslanım.
Diyince Ardil hemen odadan çıkmıştı, Arkan ile konuşmak ve birazda olsun gezmek istiyordu. Kafayı kısa süreliğine sildirmek için sızana kadar içmek istiyordu. Odadan çıkar çıkmaz Mehmet Bey ile denk gelmişti, lakin bu duruma hiçte şaşırmadı. Zaten onun dışında kimse yanında değildi, bugünse onun aramasıyla Arkan gelmişti.
Mehmet B - Iyi misin oğlum?
Ardil - Iyiyim, düzelicez inşallah.
Mehmet B - Akşama babanda bizde olur.
Ardil - Peki...
Dedi sadece, artık geleceği için heyecan duymuyordu. Karel Bey ve Tolga Bey bile onu görmeye, onunla konuşmaya çalışıyordular ama babası 1 aydır yoktu. Evdekileri bile yollamıyordu, bir arada Cesur gelmek istediğine dair onu aramıştı. Ama dediğine göre babası ona ve aileye engel olurmuş, dinlensin filan dermiş. Evet çocuktan al haberi taktiğiyle malikane de ne olursa öğrenirdi. Gün içinde sadece ismi geçince babasının aklına düştüğünü öğrenmekse kalbini acıtmıştı. Bundan anlıyordu ki şehirden çıksa babası fark etmezdi bile, anlamazdı. Salona girer girmez Arkan'ı görmek onu gülümsetmişti, yalan yoktu kuzenini özlemişti. Enerjik hallerine, gülümsemesine, ses tonuna biraz hayrandı. Gülümsemesini fark eden Mehmet Bey ise rahat bir nefes almıştı. Uzun zamandır gülümsemesine hasretti, görememişti. Geldiğini adım sesleriyle anlayan Arkan ise oturduğu yerden hemen kalkmıştı. Ama halini hiç beğenmemişti, yıkık durumdaydı. Saçları önüne dökülmüş, ilgisiz giyinmişti, dağınıktı.
Arkan - Ardil'im!
Diye şakırdayarak hemen ona sarılmıştı, o gidince sanki kardeşi evi terk etti gibi hissetmişti. Eskiden kardeş yok diye üzülürken Ardil ile bir kardeşi var gibiydi. Haaa birde bugün Arkan'ın doğum günüydü, herkesin aklından çıkmıştı. Tabi Ardil, Mehmet Bey - Ferman Bey ve eşi Dilruba hanım dışında herkesin aklından çıkmıştı. 29 oluyordu, Cesur ise 1 hafta sonra 9 yaşına basacaktı. Onun bu aileye girmesinden bu yana çok sular akmıştı, herşey bi mazi olarak kalmıştı. Kendisi bile artık 27 yaşındaydı, zaman hızlı geçmişti. Geçen her zaman yine ondan birşeyler kopartmıştı.
Atlas Bey'in oğlu Denizhan bile geçen ay 5 yaşına girmişti. Ardil minik kuzenine hoş bir kolye hediye etmişti, kolye de süslü bir halde "Denizhan" yazardı. Denizhan hediye karşısında çok sevinmişti. Sonra da sevinçle önünde diz çökmüş Ardil'in boynuna atlayıp iki yanağına da tek tek öpücük kondurmuştu. Bu görüntüyü beğenen Atlas Bey ise direk resim çekmişti. O resimin birisi Denizhan'ın odasında diğeriyse Ardil'deydi. Ardil onu çok sevmişti, sevimliydi ve çokta masumdu. Ama bu defa Cesur onu kıskanır olmuştu, abisini çaldığını düşünüyordu. Ancak abisi onu Denizhan'a dokunmaması için sertçe uyarmıştı, bu nedenle ters birşey yapamıyordu. Ardil'i zaten kaybetmişti, bir türlü geri kazanamıyordu. Oysa hatasından önce abisi ona çok güzel bakardı, her bakışında içten gelen bir sefkat vardı. Şimdiyse gözlerinde sadece güvensizlik, endişe, korku, kaygı vede ağır önyargı vardı. Bu bakışları sadece ona değil arada bir aileye de olurdu, malikâne de uyumaya bile korkardı. Bunun tek suçluyusuyda Cesur Gökkurt idi, abisinun aileye olan güvenini sarsmıştı. Dolduruşa gelerek abisini öldürmek istemiş, nefes alış verişinden bile rahatsızlık duymuştu. Ses tonundan, gülüşünden, azcık bile olsun var olan enerjisinden rahatsız olmuştu. Abisine çok büyük haksızlık yapmıştı, canını yakmıştı.
Asi hanım ile Mecnun Bey onu çok şımartmıştı, kimsede bunu inkar etmezdi. Cesur Gökkurt aşırı sımarıktı, her isteği onun olsun başkasına ait olmasın isterdi. Fakat şimdi ki isteği farklıydı. Babasını artık abisinden kıskanmazdı, onun yerine abisini kuzenleri Denizhan'dan kıskanıyordu. Şimdi de kendinden küçüğü kıskanıyordu, gereksiz bi şımarıklığı vardı. Anne tarafından dedesi Demir Bey uyarsa bile şımarıklığa devam ederdi. Annesi öldükten sonra mutlu olması için babasının vede Arden Bey'in gereksiz pohpohlamaları sebebiyle daha fazla şımarmıştı. Mecnun Bey onu mutlu etmek istediği kadar Ardil için savaşmamıştı, küçüktür diye Cesur ile ilgilenip durmuştu. Tek zamanını Cesur'a ayırmıştı, onunla ilgilenmişti. Oysa Ardil'den anne kaybetmişti, çocukluğunu yaşamasına izin verilmemişti. Babasını bile sevme izni yoktu, güzel olan ne varsa ona annesi tarafindan yasaklanmıştı. Gülmek - ses yapmak - aileye görünmek vede ev içinde gezmek ona yasaktı. Şımartılması gereken oyken ezilen, geride bırakılan yine o olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/344145652-288-k105135.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
ChickLit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!