Prens Baekhyun ortada bulunan haki rengi halıyı inceledi. Yer yer eskimişti fakat bu eskiliğin ona değer kattığı bir gerçekti. Bir de sevdiği halısının etrafına dizilmiş yaşlı adamlar vardı. Kendisinden yaşlı olan bu adamlar, yağmurda kalmış bir kuş gibi titriyorlardı. Yaşlarından ötürü epey bir inatçıydılar, kendi babası gibi. "Burada bulunma nedeninizden bahsetmeyecekseniz defolun." Gergin sesine rağmen kuş tüyü kalemi büyük bir sakinlikle kağıdın üzerinde hareket ediyordu.
"Ülke günden güne gücünü kaybediyor. Halk artık isyan ediyor. Kral artık yetkilerini kötüye kullanıyor. Şimdi sizin zamanınız-" Masanın yere sürtünmesiyle çıkardığı tiz ses Bakan Minsook'un sözünün kesilmesine neden oldu. "Ya ben de kötü bir kral olursam? Bütün bu günahı sırtında taşıyabilecek misin?" Bakan Minsook yere eğildi. "Beni bağışlayın efendim. Ancak bu yaşlı kalbin tek dileği artık bu ülkenin refah ermesi. Ben size kefilim." Baekhyun iç çekti. "Konfüçyüs felsefesinde üç maymunu oynar. Bunu yapmakta bir sakınca görmedim." Bakan Minsook konuştu. "Affedin efendim ama Konfüçyüs iyiye erişmek için kötüyü bırakmak gerektiğini söyler. Bu ülkenin iyiliği için kralı tahttan indirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum." Baekhyun bu konunun evine kadar gelmesinden rahatsızdı. Kralın bu diktatör yönetiminden hoşlanan bakanlar bunu duyarsa onun için iyi bir son olmazdı. "Ne iyiye erişmek için bir amacım ne de kötüyü kaldırmak gibi bir niyetim var. Aldığım her nefes için krala minnettarım. Onun gözüne batmak gibi de bir niyetim yok."
Baekhyun için konuşma bu kadardı. Ancak Bakan hala yerde çömelik bir vaziyetteydi. "Aldığınız her nefes Tanrı tarafından bir hediyedir. Yarın ki meclis toplantısında göreşebilmeyi umuyorum." Bakan Minsook selam verdi ve onu destekleyen 5 yetkili ve 2 bakanla birlikte prensin yanından ayrıldı. Baekhyun gece vakti bu kadar sıkıntıya girmekten hoşlanmadı. O da memnun değildi ama koruması gereken bir kız kardeşi vardı. İyi bir insan da değildi. Bu ısrarları niyeydi? Mecliste gücü yoktu. Bu kadar insanı kılıçla mı yenecekti?
Yere yatağını serdi. Prens olsa da bolluk içinde yaşamıyordu. Uzandı yatağına. Yan odada güvenle yatan kardeşinin varlığıyla uykuya daldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde titrek bir şekilde yanan mumun aniden sönmesiyle gözlerini açtı. En yakın dostu ve fedaisi Eunwoo siyahlara bürünmüş bir şekilde ona bakıyordu. "Hazır mı?" Eunwoo başını salladı. Baekhyun gecikmemek adına hızla siyahlar içine girdi ve kılıcını kuşandı. Asıl işi buydu. Para karşılığı suikastçilik yapıyordu. İyi bir adam olmadığını söylemişti. Katiller ne zaman iyilik timsali olmuştu?
Sessizlik içinde evden ayrıldılar. Bu işi de kusursuz bir şekilde halletmelilerdi. Her yerde aranıyorlardı. Yakalanırlarsa hayat onlar için zor olacaktı. "Kurbanın derecesi ne?" Baekhyun son güne kadar verilen görev hakkında bir şey öğrenmezdi. Kurbanı merak ederse kurbanın öldürülme nedenine kadar her şeyi araştırabilirdi. Eunwoo, efendisinin sorusuna cevap verdi. "Müfettişlik ofisinden Kim Bohyun." Yol boyunca sessizlik içerisinde ilerlerlerken Baekhyun'un bir dal parçasına basmasıyla son buldu. "Ne yapmamızı istediler?" Eunwoo sadece gözleri görünen yüzünü prensine çevirdi. "Sadece öldürmemizi." Baekhyun duyduğu adım sesleri ile Eunwoo'yu duvarın arkasına çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan ile Anlaşma
FanfictionBaekhyun hayatı boyunca kız kardeşini korumaya çalışır ve hayatını gizlice yaşar. Ancak bir gün kız kardeşini kaybeder ve şeytan ile anlaşma yapmak zorunda kalır. Gündüzleri takı satıp geceleri suikastçılık yapan Baekhyun, şeytan tarafından nasıl bi...