Baekhyun nerede olduğunu bilmiyordu. Her an devrilecekmiş gibi olan bir levhanın üzerinde duruyordu. Ayaklarının altında akan bir lav denizi ise onu hareketlerini kısıtlıyordu.
"Biz gerçekliğe uyandık ve bununla taçlandırıldık." Baekhyun bir anda etrafında yükselen seslerle irkildi. "Siz kimsiniz?" diye bağırdı. Kalbi korkuyla atıyordu. Etrafta tekrar o ses yankılanırken bu sefer daha şiddetliydi. "Boynumuzu kesseniz de bunu unutmayacağız." Baekhyun acıyan kulaklarını kapattı. Gürültülü olan bulunduğu yer değildi, zihniydi. Baekhyun farkındalıkla kulaklarını açtı ve denilenleri anlamaya çalıştı. "Gerçeklik bizim zihinlerimizde ve asla yok olmayacak. Bize katılmak isteyenler de bununla onurlandırılacak." Kim kime katılacaktı? Bu ses kime aitti? Asıl soru Baekhyun neden buradaydı?
"Ama ihanet eden Tanrı'nın öfkesinin kurbanı olacaktır." Baekhyun'un midesi kasıldı. "Bu Chanyeol'un bir oyunu mu?" Şu an aklına gelen tek kişi oydu. En son ölmek istemişti. Kardeşi yaşıyor muydu ölü müydü belli değildi. Sahte bir sevgiye tutunmuştu. Neyi kalmıştı hayata tutunmak için. "Tanrı'ya ihanet etme!" Sağından gelen sesle o tarafa döndü. "Kimsin sen dedim!" Etrafını bir rüzgar sardı. Rüzgar çığlık atıyor Tanrı'ya ihanet etmemesi gerektiğini söylüyordu. "Ne istiyorsun benden?!"
Rüzgar yavaşça duruldu. Baekhyun ayaklarının yumuşak bir yere bastığını hissetti. Bir bahçedeydi. Güneş hiç olmadığı kadar parlaktı. Çiçeklerin kokusunu çekti. Daha önce böyle bir koku koklamamıştı. "Seni bekliyordum." Baekhyun korkuyla kıpırdandı. Sesin nereden geldiğini tahmin etmeye çalışıyordu. "Benden ne istiyorsun?" Gözleri etrafı hızlıca taradı. "Seni seçtim." Kudretli ses üzerine ağırlık yapıyor gibi hissediyordu.
"Niye? Neye beni seçtin? Neden beni seçtin?" Cevap gelmedi. "Kimsin sen!?" diye bağırdı. Duyduğu tiz bir sesle başını göğe kaldırdı. Üzerine doğru hızla gelen ışık hüzmesi ile koşmaya başladı. Sertçe yere çarpan ışık toprağı delerken Baekhyun'u da birkaç metre öteye fırlatmıştı. Baekhyun acıyla yerden kalktı. Dizlerini ve ellerini küçük taşlar parçalamış ve kanatmıştı. Güneşten bile parlak olan ışığın kendisine yaklaşmasıyla geriye doğru süründü.
"Ben senin yaratıcınım!"
Baekhyun ışığa baktı. Işık kendisinden uzaktaydı ancak sesi hemen yanı başında gibiydi. "Bu neyi değiştirir!?" diye bağırdı. Onun Tanrı olduğunu düşünmüyordu. "Yaratıcına boyun eğ!" Baekhyun boğazını saran zincirle öksürmeye başladı. Boğazındaki zincir ona diz çöktürürken ışık daha fazla yaklaşmıştı. "Ne i-istiyorsun benden!?" Boğazındaki zinciri gevşetmeye çalıştı ancak bunun bir faydası olmadı. "Sana yardım edeceğim." Boynundaki zincir gevşerken öksürmeye başladı. "Bu ne demek?"
"İntikamını alacağım çocuğum. Buna karşılık sen de benim intikamımı alacaksın." Baekhyun intikam almak istemiyordu. "Sana istediğin o sevgiyi vereceğim." Kırmızı gözlerde arzuyla yanıp tutuşan parıltılar vardı. "Ondan intikam almak istemez misin çocuğum?" Aynı anda Chanyeol'un kendisinden habersiz yaptıklarının görüntüleri bir şerit gibi gözlerinin önünden geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan ile Anlaşma
FanfictionBaekhyun hayatı boyunca kız kardeşini korumaya çalışır ve hayatını gizlice yaşar. Ancak bir gün kız kardeşini kaybeder ve şeytan ile anlaşma yapmak zorunda kalır. Gündüzleri takı satıp geceleri suikastçılık yapan Baekhyun, şeytan tarafından nasıl bi...