26. Bölüm

31 6 3
                                    

"Geciktiğimiz için üzgünüz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Geciktiğimiz için üzgünüz." Baekhyun kralları selamlayarak Sehun'un yanındaki boş yere oturdu. Kalan tek boş yere de Chanyeol oturdu. Ancak o yer Enji'nin yanıydı. Baekhyun'un gözleri onlarda oyalandı. "Bizi buraya toplama sebebin ne?" dedi Soobin Kral Alexander'a bakarak. "Ülkemi kutsayın." Kyungsoo kaşlarını çattı. "Bize emir mi veriyorsun?" Felix öne atıldı.

"Majestelerinin demek istediği halkımız size olan inancını kaybediyor. Bu yüzden güçleriniz azalıyor." Soobin ile Kyungsoo birbirine baktı. "Bunun bizimle ne ilgisi var?" dedi Suho. "Sizden de bize saldırmamanızı rica ediyoruz." Chanyeol güldü. "Peki bizim bundan kazancımız ne olacak?" Kral Alexander bunu daha önce düşünmemişti. "Değerli mücevherler, istediğiniz kadar altın." deyince Kai "Dünyevi şeyler bize pek zevk vermez." dedi.

"Güç bu sefer bizde. Sunduğunuz seçenekler pek işe yaramayacak gibi." dedi Enji sırıtarak. Geçen gün ezildiği gibi ezecekti onları. Chanyeol, Enji'ye bakarak kaşlarını çatan Baekhyun'u izliyordu. "Bize Arin'i verin." dedi Chanyeol. Planlarında Arin'i zorla almak vardı ancak bu da işe yarardı. Enji yanında oturan şeytana şaşkınlıkla bakarken sadece şaşkın olan o değildi. Salondaki herkes şaşırmıştı. Baekhyun onun bunu yapacağını hiç düşünmemişti. "Biz bunu kabul etmiyoruz." dedi Soobin. "O zaman size saldırıp onu alacağız. Her iki durumda da biz istediğimizi alıyoruz." diye cevap verdi Chanyeol. Kyungsoo elini masaya vurdu. "Biz böyle anlaşmamıştık!"

"Biz anlaşmamızın şartlarını yerine getiriyoruz. Ya siz?" dedi Kai. Chanyeol'ün bu kararına şaşırsa da ona arka çıkacaktı. "Tamam." Soobin'in dediği ile Kyungsoo itiraz etti. "Hayır, bunu yapamayız." Soobin nazikçe gülümsedi. "Başka çaremiz yok." Kyungsoo hiç kaybetmemişti ve bu mağlubiyet ağzında acı tat bırakıyordu.

"O zaman bu çok mutlu bir haber. Lütfen sabah olunca kutsamak için hazırlık yapın." dedi Alexander alkışlayarak. "Geldiğiniz için teşekkürler." Kral kalkarken yanında oturan Felix de kalktı. "Yarın sabah gidiyoruz. Daha fazla burada kalmamıza gerek yok." dedi Chanyeol. "Sabah sizi uğurlayamayacağım için üzgünüm." dedi Kral Alexander. "Gerek yok. Bizi gayet iyi ağırladın." Kral ve Felix yanlarından geçerken Felix Baekhyun'un kulağına eğildi. "Lütfen bu gece uçuruma gelin."

Baekhyun bir şey demesine izin vermeden giden Felix'in arkasından baktı. "Arin nerede?" dedi Chanyeol. Soobin arkasındaki meleklere bakış atınca melekler Arin'i getirmeye gittiler. Birkaç dakika sonra Arin'in gelmesiyle Baekhyun hızla Arin'e ilerledi. "Abi!" Arin Baekhyun'a sarılırken Baekhyun da sıkıca sardı kollarını. "Ayrılalım." dedi Suho. "Umarım o şeytan suratlarınızı son görüşümüz olur." dedi Kyungsoo. "Muhtemelen son görüşün gücün tükendiği zaman olacak." dedi Kai sırıtarak Sehun ile ayrılırken. "Görüşmek üzere." dedi Soobin. Görkemli kanatları ortaya çıkarken yukarıya doğru hareket ettiler. Çatıdan bir hayalet gibi geçtiler ve kayboldular. Ardından diğer melekler de onları takip etti.

"Biz de gidelim." dedi Enji Chanyeol'a yanaşarak. Ancak Chanyeol ondan uzaklaştı ve Arin'in elinden tutan Baekhyun'un elini tuttu. "Gidelim." Üçü de kaybolurken geriye Suho ve Rowoon kaldı. "Nasıl geliyorsan gel." dedi Suho ve gözden kayboldu. "Ah, sevmediğim insanlara yardım etmekten nefret ederim." dedi ve kendisiyle Enji'yi saraya ışınladı.

Saraya vardıklarında Baekhyun Arin'i kendi yatağına yatırdı. "Uykun geliyor olmalı. Sen uyu ben seni bekleyeceğim." Arin abisinin yanağından öperek yatağa uzandı. O gözlerini kapatırken Baekhyun yorganı iyice üzerine örttü. Arin birkaç dakika içinde uyuyakalınca onları uzakta izleyen beden yanlarına yaklaştı.

"Onu seviyorsun."

Baekhyun imalı sözlerle gözlerini devirdi. "O benim kardeşim. Sevgi nedir bilmiyorsun. O yüzden bunun hakkında yorum yapma." Chanyeol yanına oturdu. "Bana öğret." Baekhyun bıkkınca nefes verdi. Arin'in uyanmaması için kısık sesle konuşuyordu. "Sadece sen aptaldın!" Chanyeol Baekhyun'u omuzlarından tuttu. "Evet, ben aptaldım! Ama..." Alnını Baekhyun'un omzuna yasladı. "Beni affetmene ihtiyacım var. Bu kadar uzak davranmana dayanamıyorum." Chanyeol titrekçe nefes verdi. "Önüme bir duvar örmüşsün gibi." Baekhyun alayla güldü. Bu şeytan böyle kelimeler kullanmayı nereden biliyordu?

Gömleğinin düğmelerini çözerek sırtını ortaya çıkardı. "Belki de senin duvarına yaslandığımda bunlar olduğu için kendi duvarımı örmüşümdür." Chanyeol Baekhyun'un sanatçı kişiliğini bilmiyordu. Ancak Baekhyun kılıcında gösterdiği yeteneği kelimelerinde de gösterebilirdi. "O gücün onları ortadan kaldırsa da acısı taze kalacak!" Yüksek sesi Arin'i ağlatarak uyandırırken arkasındaki Chanyeol'un ağladığını duyunca şoke olmuştu. Chanyeol gerçekten de ona aşık olmuş olabilir miydi?

Arin tekrar uykuya dalarken Baekhyun gömleğinin düğmelerini ilikledi. Chanyeol ise cehennem ateşinin bile bu kadar yakmadığını düşünüyordu. "Biraz zamana ihtiyacım var. Umarım anlarsın." Chanyeol'u Arin ile yalnız bırakırken ona zarar vermeyeceğini biliyordu. Bu yüzden rahatça oradan ayrıldı.

Ay ışığı altında o uçuruma gitti. Felix'i kayalıkların üzerinde otururken buldu. "Neden beni çağırdın?" Felix'in mavi gözleri mehtapta parladı. Yavaşça Baekhyun'un önüne geldi ve diz çöktü. "Sizin tanrının elçisi olduğunuzu biliyorum." Felix Baekhyun ile göz teması kurmuyordu. "Sana bunu düşündüren ne?"

"Parmağınızda tek ben vardı ve daha önce silikti. Ancak şimdi iki ben var, koyu ve bir su damlası gibi büyük." Baekhyun parmağına baktı. Zor fark edilirdi. "Oldukça akıllısın. Ne istiyorsun?" Baekhyun onun bu kadar dikkatli olmasını beklemiyordu. "Beni de götürün. Hedeflediğiniz bu yolda sizin için bir araç olacağım."

"Burada mutlu değil misin?"

"Hakikat olmadığı sürece yalanlar mutluluk sağlamaz." Baekhyun gülümsedi ve eğildi. Felix'i çenesinden tutarak yüzünü kaldırdı. "Ya sonun ölüm olursa?" Felix tek bir mimik oynatmadı. "Bir gün öleceğim. Er ya da geç. Tek dileğim doğru bir şekilde ölmek." Baekhyun'un gözleri parladı.

"O zaman gitme vakti."




ahh içimde bl yazma aşkı varr içimde kalmasın onu da yazacağım

Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin