22. Bölüm

32 8 0
                                    

Baekhyun Rowoon'a garip bakışlar atarak arabaya bindi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Baekhyun Rowoon'a garip bakışlar atarak arabaya bindi. Kai'nin arabaya binmeye yeltenmesiyle onu durdurdu. "Benimle mi geleceksiniz?" Kai başını sallayarak Baekhyun'un elini çekti ve karşısına oturdu. Onun ardından Sehun bindi. Baekhyun Sehun'u kolundan tuttuğu gibi kendi yanına çekti. Kai gözlerini kısarak ona bakarken Chanyeol bir bakış bile atmadan Kai'nin yanına oturdu. Sona kalan Rowoon gerginliğin ağır olduğu iki tarafa baktıktan sonra arabadan indi. "Hehe, ben arabacının yanına oturacağım."

Rowoon arabacının yanına oturup hareket etmesini söyleyince arabacı gergin bir şekilde atları hareket ettirdi. Öte yandan arabanın içinde hala bir gerginlik vardı. Kai pencereden bakan Baekhyun'a gözlerini dikerken aniden Chanyeol'u dürtüklemeye başladı. Chanyeol ona anlamaz bakışlar atınca Kai ona karşıyı işaret etti. Chanyeol onu umursamamayı seçerken Kai daha fazla rahatsız etmeye başladı. En sonunda dayanamayan Chanyeol ayağa kalktı. "Sehun geç şuraya!"

Sehun şaşkınlıkla ona bakarken ayağa kalkmaya yeltendi. Ancak Baekhyun tarafından engellendi. Kolu sıkı sıkı tutulurken Chanyeol'un sabrı tükendi ve Baekhyun ile Sehun'un temasını keserek onu ayağa kaldırdı. Baekhyun'un yanına otururken Baekhyun onun üzerine oturduğu ceketinin uzun kısmını çekerek pencereye bakmaya devam etti. Bir tarafta çıt çıkmazken diğer taraf sohbetini yapmaya başlamıştı. Sonunda bir kilisenin önüne vardıklarında arabadan indiler. Felix onları bu sefer beyaz kıyafetler ile karşılamıştı.

"Hoşgeldiniz, umarım yolculuğun-uz güzel geçmiştir." dedi Felix arkada duran üç şeytana kısa bir bakış atarak. "Evet, davetin için teşekkürler." dedi Baekhyun nezaketle. "O zaman buyrun." Kiliseye girdiklerinde Baekhyun'un dikkatini girişte duran küçük melek heykelleri çekti. "Bunlar çok hoş." Rowoon Baekhyun'un yanından geçip gitti. "Gerçekte öyle değiller." Felix Rowoon'un bu dediğine göz devirdi. "Şimdi kutsama salonuna gideceğiz. Ardından sizlere melek suyundan içereceğiz."

Girdikleri salonda bilinmeyen bir dilde yazılar okunuyordu. Felix, misafirlerini bir rahibin önüne sıraladı. Rahip başka bir dilde söylediği sözlerden sonra alınlarına altın bir toz sürdü. "Bu toz üçüncü gözü açar. Eğer aramızda dolaşan melekler varsa onları görmemizi sağlar."

"Bana sorsanız size söylerdim." dedi Rowoon ancak kimse onu dikkate almadı. Felix altın kadehteki içecekleri Baekhyun ve Sehun'a uzattı. "Melek suyu." Sehun bir yudum aldığı içeceği Kai'ye göstererek alay etti. "Bunu içsen zehirlenir misin?" Kai suyun hepsini içerek güldü. "Zehirlenmem. Çeşme suyu bu." Şeytanlar geldiğinden beri kilisedeki bütün büyü bozuluyordu. Felix göz devirerek Baekhyun ve Sehun'a kiliseyi tanıtmaya devam etti.

"Meleklerin Sokağı'nı gezmeye ne dersiniz?" Baekhyun ve Sehun kabul ederken diğer üç şeytanın amacı sadece onları takip etmek olduğu için peşlerinden gitti. Kavga sesleri gelirken Baekhyun sesin geldiği tarafa ilerledi. Çocuklar bir kızı sıkıştırmışlardı. "Meleklerin sokağında bir kızı sıkıştırıyorlar. Ne garip!" dedi Chanyeol alayla. Baekhyun ise tanıdığı kız ile onlara koştu. Çocuklar kaçarken Baekhyun kızın yanına çöktü.

"İyi misin?" Kızın kanayan dudağına mendil bastırdı. "Neden böyle davrandılar?" Kız ince kaşlarını çattı. "Meleklerden nefret ettiğimi söylediğim için yaptılar." Rowoon da kızın yanına çöktü. "Biz de meleklerden nefret ediyoruz." Kız Rowoon'u biraz inceledikten sonra konuştu. "Şeytanlardan da nefret ediyorum." Rowoon sanki kalbinden bıçaklanmış gibi tepki verdi. "Neden onlardan nefret ettiğini söyledin?" dedi Baekhyun. Kız homurdandı. "Çünkü melekler beni katedrale almıyor." Baekhyun kiliseden farklı olarak daha büyük olan katedrale baktı. "Rahipler ile melekleri karıştırmış olabilir misin?" dedi Felix. Kız başını iki yana salladı. "Hayır, sen rahipsin ama onlar melek. Sizden saklıyorlar. Orada sakladıkları bir şey var." Kız bunları dedikten sonra koşmaya başladı.

"Çok doğru söylüyor. Bakalım kaç tane düşmüş meleğimiz var." Chanyeol katedrale doğru yürümeye başladı. Felix Chanyeol'un peşinden gitti. "Ben olmadan kolayca girmenize izin vermezler." Sehun sordu. "Neden çocukların girmesine izin veriyorlar?"

"Çocuklar temiz varlıklardır. Onlar olduğu sürece melekler ülkemizi daha fazla kutsar." Katedrale vardıkları zaman bir rahip içeri girmelerine engel oldu. "Onlar benim misafirlerim." Rahip tereddüt etse de girmelerine izin verdi. Felix'e karşı çıkmak sürgün edilmek anlamına gelirdi. "Oh, burnuma kötü kokular geliyor." dedi Kai sağındaki büyük kapıya bakarak. Chanyeol o tarafa yöneldi. "Orası yasaklı bölge." Chanyeol zorlanmadan ağır kapıyı açtı. "Çocuk yanılmıyormuş."

Baekhyun şaşkın bir şekilde devasa kanatlara bakarken Felix bayılacakmış gibi hissediyordu. "Buraya nasıl girdiniz!?" dedi bir melek hiddetle. "Çok zor olmadı. Sadece kapıyı açtık." dedi alayla Kai. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu Soobin." dedi Chanyeol. Sesinde herhangi bir duygu yoktu. Arkada duran melekler bir şeyin önünü kapatıyor gibiydi. Bu Chanyeol'un dikkatini çekmiş gibiydi. "Ne saklıyorsunuz?" Kısa boylu melek onlara gözünü dikti. "İnsanların yanında mı konuşmak istiyorsunuz?"

"Bizim birbirimizden pek gizli saklımız yoktur Kyungsoo." Kyungsoo denilen melek arkasındaki meleklere kafa hareketi yaparak kena çekilmelerini sağladı. "Hafızası kendi kendine silindi. Ruhu bir türlü yukarı çıkamadı. Önceden şeytandı ama şimdi bir bebek kadar masum." dedi Soobin boş boş etrafa bakan kızın hakkında. Baekhyun'un gördüğü suratla dizleri titredi. "Arin?" Kız ona baktı. "Abi?"

"Az önce hafızasını kaybetti demediniz mi?" Baekhyun o sırada dizleri üstüne düştü. "Garip." diye Cevap verdi Kyungsoo. Kız koşarak Baekhyun'a gitti. Ona sarılırken Baekhyun bilincini yitirdi. "Çok mu hassas?" diye sordu Soobin Baekhyun için. "Öyleymiş." dedi Kai. "İnsanların kafasını keserken bayılmayan adam kardeşini görünce bayılıyor." dedi Rowoon hayretle. Sehun ise küçümseyerek şeytana baktı. "Sen ne anlarsın."

Chanyeol ise içinde onun Rinna olabileceği şüphesiyle bir kızgınlık vardı. "Umarım düşündüğüm kişi değilsin."

soobini de yapmak istiyordum ama yapay zeka her yüzü algılamıyor maalesef  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

soobini de yapmak istiyordum ama yapay zeka her yüzü algılamıyor maalesef  

hep kısa bölümler atıyorum ama umarım keyif almışsınızdırr 

Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin