9. Bölüm

31 7 0
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ay ışığı geceyi aydınlatırken etrafı aydınlatan meşaleler de vardı. Baekhyun yanına başka bir şeytan yaklaşırken Chanyeol'un yanındaydı. Baekhyun kargaların ağızlarında bazı parçalarla uçtuğunu görürken havanın karanlık olması o parçaların ne olduğunu görmesini engelliyordu.

"Sorun ne?" Şeytan ona cevap verdi. "İnsan haydutlar. Leşlerini kargalara yedirdik." Baekhyun buna tepkisiz kalmıştı. "İyi yaptınız." Şeytan eğilip giderken Chanyeol ve Baekhyun da şeytanın tersi yönünde ilerlemeye başladı.

"İnsanlar iyi davranışlarımız yüzünden bunu yapmaya cesaret bulmuş olmalılar. Bunun için ne yapmamız gerektiğini düşünüyorsun sevgili Baekhyun?" Hava soğuktu fakat Chanyeol'dan yayılan sıcak hava onu biraz olsun üşütmüyordu.

"İbret olsun diye köprülere asın."

"Bunun için kötü hissetmiyor musun?" Baekhyun başını iki yana salladı. "Hiçbir kötülük cezasız kalmaz." Chanyeol alayla güldü. "Bu söz bana mıydı?" Kendisi kötülüğün efendisiydi. Böyle düşünmesi garip kaçmazdı. "Sizin cezalandırıldığınızı bilmiyordum." dedi Baekhyun başka bir konuya parmak basarak. "Doğru, şeytan olmak bir ceza değil."

"Lütuf mu?"

"Hm." Baekhyun gökyüzüne baktı. Rengini kaybetmeyen tek şey gece görünen gökyüzüydü. Gündüzleri artık mavi bir gökyüzü görmek yerine turuncu bir gökyüzüne bakıyorlardı.

Büyükçe eve geldiklerinde Eunwoo onları karşıladı. Eunwoo Chanyeol'a kötü bir şekilde baksa da selam vermeyi es geçmedi. Baekhyun Eunwoo'nun bakışlarından iyi şeylerin olmadığını anladı. "Hanımefendi Arin alkol alıyor." Baekhyun Arin'in böyle bir şey yapacağını hiç düşünmezdi. Zaten bünyesi zayıftı. Alkol almak ona daha fazla zarar verirdi.

"Şimdi nerede?"

"Yemek odasında." Baekhyun onları geride bırakarak odaya gitti. Odada gördüğü saçı başı dağılmış olan Arin şoke olmasına neden oldu. "Arin!?"

"Abicim! Neden bu kadar geç kaldın? Seni özledim." Dudakları büzerek şirince konuşması ve kızaran yüzü epey sarhoş olduğunu gösteriyordu. Bardaktaki sıvıyı kokladı. Kötü koku yüzünü buruşturmasına neden oldu. "Bu şey ne?" Daha önce içtiği şeylere benzemiyordu. "Hydra, Cehennemden özel olarak getirttim."

Arkadan gelen ses ile irkildi. İrkilmesine neden olan şey sesin sahibinin tam dibinde olmasıydı. "Onu odasına götürün." Şeytanlar Arin'i kollarından tutup yerden kaldırdılar. "Bırak beni sizi pis şeytanlar!" Fakat şeytanlar Arin'i umursamayarak odadan çıkarmışlardı.

"Biraz oturmak ister misin?" Chanyeol otururken Baekhyun da tek boş mindere Arin'in yerine oturmuştu. "İçer misin?" dedi Chanyeol kırmızı şişeyi göstererek. Ancak Baekhyun cevap vermeden bardağını doldurarak bardağı onun önüne itti. "Tadına bak." Baekhyun başka bir seçeneğinin olmadığını hissetti. Aldığı küçük bir yudum bütün ağzını yakarken zorlukla yuttu ve aynı yanmayı midesinde de hissetti. Fazlasıyla ağırdı ve başının döndüğünü hissediyordu. "Tadı çok berbat." Baekhyun söyleyecek başka bir kelime bulamadı. Bu sıvının tadı ona göre kelimelerle tarif edilemezdi.

"Hydra eşliğinde geçen bir sohbetin berbat olmayacağını düşündüm, tadının aksine." dedi Chanyeol berbatı vurgulayarak. "Ne tür bir sohbetten bahsediyorsunuz?" Chanyeol dudaklarını birbirine bastırdı. Gözleri ise Baekhyun'un gözlerinde içine işlemek istercesine bakıyordu. "Biraz gerçekleri konu alan bir sohbet."

"Benden bir şey mi saklıyorsunuz?"

"Buna bir şey saklamak demezdim. Seninle öyle birbirimizden bir şey saklayacağımız bir ilişkimiz yok. Sonuçta ilişkimiz sadece efendi-köle ilişkisi." Porselen bardağı dudaklarına kaldırdı ve içinde bulunan sıvıyı yuttu. Yeni bir bardak daha doldurduktan sonra parmağını bardağın ince çizgisinde dolaştırdı. Baekhyun bunun aşırı şehvet içerdiğini düşünüyordu. "Ama daha fazlasını istersen her zaman açığım." Bu söylediği de hareketini tasdiklemiş oldu.

"Bilmemi istediğiniz gerçek nedir?" dedi Baekhyun bu konuyu konuşmaktan kaçınarak. "Önceleri, o zamanlar muhtemelen baban bile dünyaya gelmemişti, Raten canlıları yaratır ve onları rahimlere bir tohum şeklinde düşürürdü. Doğan insanlar ya Raten'in kurallarına uyarak cennete gider ya da onun yolundan çıkarak cehenneme yollanırdı."

Baekhyun'un bakışları canlıydı. Hydra onun kafasını bulandırsa da hala sarhoş etmemişti. "Bir yudum daha al." Baekhyun mecburen bir yudum daha aldı ama bu yudumu öncekinden daha küçüktü. "Şeytanlar ve meleklerin birliği sonucu Raten ortadan kaldırıldı ve dünyada kıtlık ortaya çıktı. İnsan kıtlığı."

Baekhyun'un konunun nereye varacağını merak ediyordu. Neyi bilmesi gerekliydi ve neden bilmeliydi. Beyninde bu sorular dönüp dolaşıyordu. "Herkes bir çözüm yolu aradı. Ancak bir şey bulamadılar. Ardından şeytanlar bir fikir ortaya attı. Bu fikir şeytanlardan çıktığı için melekler kabul etmek istemedi. Ama başka bir çözüm de bulamadıkları için o çok küçümsediği şeytanların bulduğu yolu kabul etmek zorunda kaldılar."

Bir yudumda içtiği bardağı yeniden doldurdu. Bu sefer Baekhyun'a içmesini söylemedi. Ona ayık Baekhyun lazımdı. Ancak yüzü kızarmış, bayık gözlerle bakan Baekhyun da açıkça hoşuna gitmişti. "Cehennemden ve cennetten şeytan ve melekleri göndermeye başladık. Onların hafızalarını sildik ve yeniden doğmalarını sağladık."

Baekhyun bu konuşmadan tedirgin olmaya başlamıştı. Hisleri hiç iyi şeyler duymayacağını söylüyordu. "Sonra dünyada yeni doğan birkaç çocuk olduğunu fark ettik. Raten'in bize bir sürprizi olmuştu. Ancak büyük sorunumuz vardı. Bu çocukların yerini bir türlü bulamıyorduk." Chanyeol içmeyi bırakarak masada bulunan ballı kurabiyeleri Baekhyun'a uzattı. Baekhyun boş bulunarak hepsini ağzına attı ve yanaklarının şişmesine neden oldu.

"Sonra bir çocuğun yerini bulduk. O sendin." Chanyeol'un yavaşça gözleri devrildi. Mimikleri sabit ve gözleri kısıktı. "Nasıl biri olduğunu merak ettik. Seni gözledik. Tabi o sıralar her türlü dini eğitimi aldın. Ama bir türlü Tanrı'ya yaklaşamadın. Raten'e güvenmedin. Tanrı'nın gönderdiği çocuk en fazla böyle olur dedik. Seni izlemeyi bıraktık. İşimize çok da yaramıyordun."

Baekhyun'un kafası ya çok bulanmıştı ya da bütün bunlara inanmak istemiyordu. Tanrı'nın seçilmiş kulu mu? Deli saçmasıydı onun için. "Sonra melekler biraz eğlenmek istedi. İçimizden en kötü şeytanı dünyaya göndermek istediler. Biz de neden olmasın dedik. Gönderdiğimiz şeytan kuralları çiğnemişti ve bu onun için uygun bir cezaydı. Kısacası onların bu teklifi bizim işimize gelmişti."

Baekhyun yanan yüzünü sertçe ovaladı. Dikkatini toplamak istiyordu. Üzerinde oynanan oyunu bilmek istiyordu. Neden tüm bunların başına geldiğini bilmek istiyordu. "O şeytanın hafızasını silerek dünyaya gönderdik. Bir kadın rahminde yeniden can buldu." Chanyeol'un ifadesiz yüzünün yerini kocaman bir sırıtış aldı. Bu Baekhyun'a çok korkunç geldi. İlk defa şeytanın bu yüzüyle karşılaşıyordu. Yüzü bir insanın yüzüydü. Fakat bakışları içindeki bütün kötülüğü gösteriyordu.

"O kadın Byun Hyesun, senin annen." Baekhyun'un bakışları karardı. Annesinin ölümüne sebep olan çok sevdiği kardeşi Arin, bir şeytan mıydı? Eunwoo'nun sürekli kardeşinin garip davrandığına dair uyarılarını yaptığı kız, şeytan mıydı?

"Hafızasını kaybettiği için kötülüğe dair bir düşüncesi yoktu. Ancak içinde kaynayan bir öfke vardı. Bunu sana göstermekten çekinmedi." Chanyeol dudaklarını yaladı. "Öfkesine yenik düşerek intihar etti ve ben onu geri getirdim, hafızasıyla birlikte."

Bakışları Baekhyun'un arkasına sabitlendi. "Rinna, Arin adıyla tekrar hayata döndü." Baekhyun saçlarını karıştırdı. Gözleri her yerde dolaşıyordu. "Ah, eğlence ben gelmeden bitmiş."

Kulağını dolduran ses artık eskisi kadar yumuşak gelmiyordu. Bu ses artık kulaklarını tırmalıyordu. Çünkü kabullenmişti. Bu sesin sahibi artık kız kardeşi Arin değil, şeytan olan Rinna'ydı.   

Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin