1. Bölüm 2. Kısım

66 9 10
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Akşama doğru Eunwoo sonunda efendisin yanına ulaşmıştı. Elinde sadece bir kitap vardı. "Sadece bu mu?" Eunwoo başını salladı. "Özür dilerim efendim. Çoğu kitap yanmıştı." Baekhyun kitabı alarak içeriğini kontrol etti. "Beni rahatsız etmeyin. Yemek istemiyorum." Şeytan hakkında bilgilerin olduğu sayfaya gelince dikkatlice okudu. Bunlar genel bilgiler olduğundan pek bir ilgi çekici yanı yoktu. Baekhyun bunları zaten biliyordu. Tapınakta bir rahip tarafından büyütülmüştü ve çeşitli dinlerin etkisinde kalmıştı. Zihnini yokladı. Zamanında çok kitap okumuştu. Aklına gelen her önemli detay onun için bir kurtuluş kapısı olurdu.

Sayfaları hızla geçerken arada gördüğü birkaç kelimeyle iki sayfa geri gitti. "Şeytan alt edilebilir." Okuduğu cümleyle hemen alt metne baktı. "Şeytanın sahip olduğu beden öldürülürse şeytan güçsüzleşir ve yeni bir beden bulmak onun için zorlaşır. İradesi güçlü olan bedene şeytan giremez fakat iradesini güçsüzleştirebilir." Diğer sayfaları da kontrol etti ama bundan başka yararlı bilgi bulamadı. "Bu benim için yeterli." Bu şekilde yaşayabilir miydi? Evet. Ancak asıl endişesi kardeşiydi. Ona zarar gelmesine dayanamazdı.

"Efendim, saraydan bir ulak gönderildi."

Baekhyun beklemediği haber karşısında şaşırdı. "İçeri gelsin." Birkaç saniye sonra ulak olduğu söylenilen çocuk geldi. Cılız bir şeydi ve gözlerinde saf korku vardı. "Buraya gelme sebebin nedir?" Çocuk ellerini önünde birleştirdi. "Şeytan Kral kuşluk vakti sizin saraya gelmenizi buyuruyor." Bir şeytanın onunla ne gibi bir ilgisi olabilirdi? "Neden?"

"Sadece gelmeniz gerektiği söylendi." Çocuk sulu gözlerle onlara bakıyordu. Ancak çocuğun diz çökmesi beklemedikleri şeydi. Baekhyun bu çocukla ne yapacağını bilemedi. "Çocuk ne olduğunu anlat." Eunwoo çocuğun boyuna eğildi. "Gelmezseniz bütün ailemi öldürecekler. Yalvarıyorum, yalvarıyorum size efendim." Baekhyun ifadesiz bir suratla çocuğa bakıyordu. Bir zamanlarki halini hatırladı, aciz. "Tamam orada olacağım. Gidebilirsin." Çocuk giderken Eunwoo mindere oturan Baekhyun'un yanına oturdu. "Gerçekten gidecek misiniz?" Baekhyun ceketinin kolunu hafifçe geriye çekerek fırçasını aldı. "Eninde sonunda gideceğim. Biraz erken olsa ne olur? Bir şey kaybetmem."

Fırçasını ahenkle ipek kağıdın üzerinde gezdirirken aklına gelenlerle eli durdu. Fırçanın durduğu yerde ipek kağıt mürekkebi iyice emerken Eunwoo'ya baktı. "Ben gidince sen burada kalıp Arin'i koruyacaksın." Eunwoo tereddüt ederek Baekhyun'a baktı. "Ya siz?" Baekhyun mürekkeple ıslanmış kağıdı mum ile yakarak yeni kağıda geçti. "Benim kim olduğumu çabuk unutmuşsun gibi." Eunwoo hızla başını eğdi. "Affedin efendim. Demek istediğim bu değildi." Baekhyun çok de belli etmeyerek gülümsedi. "Ciddi değildim. Endişelenme Woo, kendimi koruyabilirim."

"Ama onlar bir şeytan." Baekhyun başını salladı. "Ne tür şeytan olduklarını bilmediğimiz doğru ama onlar gerçek bir şeytansa..." Kendisine bakan Eunwoo'ya çevirdi bakışlarını. "...ikimizin de şansı olmayacaktır." Baekhyun kitaplarda tasvir edilen şeytanlar görmeyi bekliyordu. Köyde gördükleri şeytanların yüzleri siyah bir kumaşla kapatılmıştı. Kötü kokuya ve korkunç görüntüye midesini çoktan hazırlamıştı. Umuyordu ki utanç verici bir şekilde kusmazdı.

Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin