20. Bölüm

29 5 0
                                    

"Bizi karşılamaya gelmen büyük incelik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bizi karşılamaya gelmen büyük incelik." dedi Suho kral rolünü oynayarak. İkisi de birbirleriyle el sıkıştı. Ardından Chanyeol ve diğerlerine sıra geldi. "Oh? Baekhyun, büyük asker! Seni tekrar görmek ne güzel." Baekhyun şaşırdı. Kral ile tanışıklığı olduğunu sanmıyordu. "Baekhyun'u tanıyor musunuz?" diye sordu Suho. "Uzaktan diyebilirim. Dünya onun tarafsızlığı hakkında çok konuşur."

"Tarafsızlık derken neyden bahsediyorsun?" dedi Suho. "Çoğu savaşta namı geçer. Bir gün bize yardım ediyorsa diğer gün size eder. Ayrıca Sehun'un adı da burada çok geçer. Genç yaşta çok şey başardı ve askerlerim ondan ders aldı." Sehun gülümseyerek teşekkür etti. "Baekhyun'un ünü seni çok etkilemiş olmalı." dedi Chanyeol. Kral güldü. "Baekhyun bir şeytanı parmağında oynatacak yeteneğe sahip. Etkilenmesem yazık olur." Baekhyun gülümsedi. "Lütfen öyle demeyin." Kral Alexander misafirleri daha fazla ayakta tutmanın kabalık olacağını düşünerek içeri davet etti. "Odalarınız hazır uzun bir yolculuktan geldiniz. Dinlenebilirsiniz."

"Ah, biraz gezmek istiyordum, Eğer müsaadeniz olursa?" Kral Alexander gülümsedi. "Tabi, eğer bir rehbere ihtiyacın olursa bir askerimi seninle gönderebilirim."

"Teşekkür ederim. Yolumu bulabileceğime inanıyorum." Olduğu gruptan ayrılarak saray dışına çıktı. Kaç gündür oturuyordu ve biraz bacaklarının açılmasına ihtiyacı vardı. Caddede dolaşmak yerine ara sokaklarda dolaşıyordu. Miguk halkı genellikle mavi gözlere ve sarı saçlara sahipti. Tek farklı olarak dikkat çekmek istemiyordu.

Biraz daha yürüyünce az öteden gelen sesi duydu. Daha net duyabilmek için sesin geldiği yöne saptı. İlerledikçe kızı gördü. Bir bina boşluğunun ortasında durmuş bağırıyordu. Ancak sesi ahenk içerisindeydi. Baekhyun dinledikçe bu müziğin sözleri olmadığını fark etti. Kız yorulmuş olmalı ki daha fazla devam etmedi. "Oldukça güzeldi." dedi Baekhyun genç kıza ilerleyerek. Kız gülümseyerek arkasını döndü. Yerel halkın aksine koyu bir teni ve yemyeşil gözleri vardı.

"Anlamı nedir? Sözleri var mı merak ediyorum." Genç kız ona yaklaştı. "Bazen sözler etkisini yitirir efendim. Kalbinizin anlaması daha önemli." Baekhyun yumuşak bir gülümseme sundu. "Kalbim anlamıyorsa ne yapmalıyım?" Kız yalnızca omuz silkti. "Sadece sizi çok hüzünlü gördüm. Bu arada açım gümüşünüz var mı?" Baekhyun bir kese altını ona verdi. Kız altınları görünce sevindi. "O zaman ben de size bir şey vereceğim." Eteğinin cebinden buruşmuş bir kağıt çıkardı. "Yolunuzu kaybetmişsiniz. Bu da aramayı unuttuğunuz cevap. Tanrı'ya sizin için dua edeceğim. O affedicidir." Kız koşarak giderken Baekhyun şaşkınlıkla arkasından bakıyordu.

O da daha fazla orada durmadan yola çıktı. Gün boyu bir şeyler bulup bulamayacağına baktı. Ancak her şey yolundaydı. İnsanlar meleklere tapar hale gelmişti. Kimse tanrıyı anmıyordu. Herhangi bir kargaşa da yoktu. Daha fazla oyalanmadan saraya geri döndü. Kapıda bir hizmetçi onu karşıladı. "Size odanıza kadar eşlik edeceğim." Baekhyun teşekkür ederek hizmetçiyi takip etti. "Dilerseniz banyoyu sizin için hazırlayabilirim."

"Lütfen." dedi Baekhyun. Hizmetçi banyoyu hazırlayıp çıkarken Baekhyun cebinden buruşmuş kağıdı çıkardı. İyice baktıktan sonra onu mumda yakarak ortadan kaldırdı. Neden bu kağıdın kendisine verildiğini merak etse de Joseon'a gidince ilgileneceğine karar verdi.

Sıcak bir banyonun ardından yatağına uzandı. Yemeğe geçmeden önce biraz dinlenecekti. Bir süre uyukladıktan sonra kapı sesiyle gözlerini açtı. "Efendim yemeğe bekleniyorsunuz." Baekhyun kıyafetlerini düzelterek odadan çıktı. Hizmetçinin peşinden yemeğin yeneceği odaya kadar gitti.

Bir asker onun geldiğini haber verince içeri girdi. İlk önce kendi kralına ardından Miguk kralına selam verdi. "Umarım gezmekten keyif almışsındır." Baekhyun gülümsedi. "İlginiz için teşekkür ederim. Halkınız çok hoşgörülü insanlardan oluşuyor." Kıyafeti ya da yüzü farklı olduğu için ters bir tepkiyle karşılaşmamıştı Baekhyun. Hatta Miguk halkı daha önce görmedikleri yeni yüz nedeniyle heyecanlıydılar.

"Başka misafirlerin de mi var?" dedi Suho boş sandalyelere bakarak. Kral Alexander gülümsedi. "Evet, umarım rahatsız olmazsınız. Hep beraber güzel bir yemek yiyebileceğimizi düşündüm." Baekhyun masada artan gerginliği hissetti. Az sonra çalan kapı ona birazdan hoş şeylerin yaşanmayacağını hissettirdi. Kral Alexander coşkuyla ayağa kalktı.

"Lütfen onları içeri davet edin."


bölümün kısalığı için üzgünüm ama en heyecanlı yerinde kesmek zorundaydım fjkbfkjbhkjfdn

sizce gelen kim?

sizce gelen kim?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


suhoya benziyor mu sizce

suhoya benziyor mu sizce

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


bu haftanın son böölümüydüüü okuduğunuz için teşekkrüler kızın söyledği şarkıyı üste bırakacağım 

bu arada isabella lullaby çok güzeldi değil miii


Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin