Gün doğumuna birkaç saat kala halk sokaklara dökülmüştü. Bugün gerçekleşecek kutsama nedeniyle herkes heyecanlıydı. O sırada sarayda da bir takım hazırlıklar vardı. Misafirler kendi ülkelerine dönmek için hazırlık yapıyorlardı.
Baekhyun elinden tuttuğu Arin'in arabaya bindirdikten sonra başına Sehun'u bıraktı. Normalde peşinden ayrılmayan Chanyeol bir anda ortalıktan kaybolmuştu. Bir süre aradıktan sonra onu Kang ve Rowoon ile konuşurken buldu. "Bir dakika onu alacağım." Chanyeol'un elinden tutarak sürüklemeye başladı. Chanyeol şaşkınca peşinden giderken saraydan çıktılar ve çalıların arasına girdiler.
Felix gördüğü kişilerle gözleri parıldayarak selam verdi. "Sizi selamlıyorum." Chanyeol anlamayan gözlerle ikisine baktı. "Bu ne şimdi?" Baekhyun cevap verdi. "Felix'in de bizimle gelmesini istiyorum."
"Niye?" Felix kendinden emin bir şekilde cevapladı. "Artık şeytanlara hizmet etmek istiyorum." Chanyeol alayla konuştu. "Meleklere çok bağlı gibiydin?" Felix başını salladı. "Ancak bizi koruyamayan varlıklara itaat edemem." Chanyeol inanmadı ancak çok sorgulamaya da gerek duymadı. "Peki seni neden götüreyim? Bu bize ne kazandıracak?"
"Güçlü bir asker ve Efendi Baekhyun'un sadık hizmetkarı." Chanyeol şaşırdı. "Benim hizmetkarım olmak istediğini düşünmüştüm." Felix onayladı. "Ancak efendimin sevdiği efendiyi korumak en büyük önceliğim olacak." Chanyeol çenesini kaşıdı ve Baekhyun'un ısrarlı bakışlarıyla karşılaştı. "Tamam ama-" Felix'e baktı. "Tek bir hatan olursa affetmem." Baekhyun güldü. "Ben hata affetmeyi severim. Sorun yok." Chanyeol yapılan iğnelemeyle Baekhyun'a bakmaktan kaçındı.
"Saçlarının rengini değiştirelim önce." Felix'in başına dokundu. Felix'in saçları diplerden uçlara doğru koyulaşırken gözleri de aynı şekilde koyulaşmıştı. Baekhyun bu şekilde bile Felix'in güzel olduğunu düşündü. "Tanınacağını düşünüyor musun?" Chanyeol başını iki yana salladı. "Çok dikkat çekmesin diye yapıyorum. Arabalarımızın içini kontrol edecek cesaretleri yok." Ardından tekrar saraya gittiklerinde Felix kimseyle göz teması kurmuyordu. Her an yakalanabileceğinden dolayı gergindi.
"Bu arabaya binin." dedi Chanyeol. Felix arabaya binerken Baekhyun Chanyeol'a baktı. "Arin? Sehun'un yanında." Chanyeol başını salladı. "Onu getireceğim. Burada bekle." Baekhyun'u orada bırakarak Sehun'un olduğu arabaya ilerledi. "Arin gel." Arin gelen sesle ürkerek Sehun'un arkasına saklandı. "Baekhyun nerede?" diye sordu Sehun. "Benimle gelecek. Arin'i de getirmemi söyledi." Arin duyduğu isimle ayağa kalktı. "Gidebilir miyim?" Sehun'un başını sallamasıyla Chanyeol'un yanına fırlayarak elinden tuttu. Chanyeol elinden tuttuğu kızı yan gözle izliyordu. Hala ondan şüphelense de garip bir hareketi olmamıştı. Bir çocuk gibi gamsız davranıyordu. Yaşadığı hiçbir şeyi hiçbir anıyı hatırlamıyordu. Sadece Baekhyun'un abisi olduğunu biliyordu.
Arin gördüğü Baekhyun ile koşmaya başlamıştı. Elinden tuttuğu Chanyeol'u da kendisiyle birlikte götürmüştü. Ardından abisine sarıldı. Baekhyun onu yanındaki koltuğa oturturken Arin onun kolunu sıkıca tutuyordu. Chanyeol da tek boş yere, Felix'in yanına oturdu. Baekhyun ve Arin sohbet ederken yanındaki kişi de hayran bir şekilde onları izliyordu. Chanyeol iç çekerek dışarı baktı.
"Chanyeol nerede?" O sırada Enji arabaları kontrol ederek Chanyeol'u arıyordu. Arabada tek başına oturan Sehun'a sordu. "Chanyeol nerede?" Sehun kaşlarını çattı. "Ben nereden bileyim? Bekçisi miyim?" dedi aksi bir şekilde. "Benimle düzgün konuş." Sehun bu adama neden bu kadar taviz verildiğini anlamıyordu. "Yatak arkadaşın şu an Baekhyun ile." Kai Enji'yi kenara iterek arabaya Sehun'un yanına oturdu. Kai bunu bilen nadir kişilerdendi.
Enji tekrar kenara itilirken sinirlenerek oradan uzaklaştı. Arabaya Suho ve Kang bindi. "Neden bir unvan sahibi anlamıyorum." Kai arkasına yaslandı. "Chanyeol'un oyunları." Arabalar artık yola çıkmaya hazırdı ve ilk araba hareket etti. Ardından diğerleri. "Yani sen saf bir şeytan değilsin." dedi Sehun konuyu açarak. Suho başını salladı. "O zaman neden sen kral oldun? Chanyeol ve Kai senden daha güçlü."
"Onların ikisi de aptal. Tek mantığını kullanan bendim." Kai kendisine edilen hakareti hiç umursamamıştı. "Sen de Baekhyun'dan güçlüsün ama kralı devirebilecek kişi Baekhyun'du." diye devam etti Suho. Kai kahkaha attı. "Sen de üçüncü aptal olarak aramıza katılıyorsun." Kai'nin bilmediği şey bir insan kendisine edilen hakareti her zaman umursardı. Sehun göz devirdi ve başını pencere tarafına çevirdi.
Kai yaptığı hatanın farkına vararak Sehun'a seslendi. "Öyle demek istemedim." Ancak Sehun inatçıydı. Yol Kai'nin gönül ama çalışmalarıyla, Kang sürekli iç çekmesiyle ve Suho'nun uyuklamasıyla geçti. Ya da karşısındaki bu ikiliyi görmemek için uyuma taklidi yapıyordu.
Yola çıktıkları daha iki gün olurken yağmur yağmaya başladı. Suho bir handa konaklamanın iyi olacağını düşündü. "Ben Arin ile birlikte kalacağım." dedi Baekhyun. Chanyeol bir şey demedi. Onları odalarına bırakırken o da kendi odasına geçti. Gecenin ilerleyen saatlerinde Baekhyun'u kendi odasına götürecekti. O zamana kadar gözlerini kapatmaya karar verdi.
Bugün iki bölüm atacağım. dün atamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan ile Anlaşma
FanfictionBaekhyun hayatı boyunca kız kardeşini korumaya çalışır ve hayatını gizlice yaşar. Ancak bir gün kız kardeşini kaybeder ve şeytan ile anlaşma yapmak zorunda kalır. Gündüzleri takı satıp geceleri suikastçılık yapan Baekhyun, şeytan tarafından nasıl bi...