11. Bölüm

32 8 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Kolaydı."

Eunwoo'nun küçümseyici bir şekilde konuşması sinirleri had safhaya ulaşan şeytanların patlamasına neden olmuştu. Fakat açıkça hedefleri Eunwoo değil, arkasında bulunan Baekhyun'du.

Baekhyun son anda kılıcını çekse de şeytanlar saldırmaya fırsat bulamadan dona kaldılar. "Bir insan parçasıyla bile baş edemezken güçlerinizle saldıracak kadar ezik misiniz?" Şeytanların öfkeleri sönerken ne yaptıklarını yeni fark etmişler gibi yutkundular. "Sonsuza kadar insanlar gibi aciz yaşamak istemiyorsanız aklınızı başınıza toplayın." Küçümseyen bir ifadeyle bir kez de o baktı. "Gerçi bu halinizle insanlardan daha aciz varlıklarsınız."

Kang Chanyeol'un önüne gelerek eğildi. "Affedin efendim. Onları iyi eğitemedim." Chanyeol Kang'ı es geçerek öne çıktı. "Kendini kanıtlamak isteyen öne çıksın." Şeytanlardan biri öne çıkarken saray askerlerinden biri de öne çıkmıştı. Şeytan saray askerinden daha iyi olduğu için kazanmıştı. Bu galibiyet şeytanlara moral olurken saray askeri şeytanları fazla hafife almanın pişmanlığını yaşıyordu.

"Sıra bende."

Sehun heyecanla öne atıldı. Bu tür rekabetler hoşuna gidiyordu. Bazen halkın arasına karışır ve sokak kavgalarına girerdi. Sehun'un bu cesaretini kırmak isteyen Kai de öne çıktı. "Canını çok yakmayacağım." Kai'nin bu sözüne Sehun sırıttı. Kai'ye bir tahta kılıç atarak hücuma geçti.

İkisi de birbirleriyle biraz uğraştıktan sonra kılıçları düşürdüler. "Elleri kullanmaya ne dersin?" Sehun, Kai'nin fikrini kabul ederek hazır ola geçti. İkisi de kıyasıya mücadele ederken Kai bazı hilelere başvurdu. Sehun'un gözleri bunu beklemediği için şaşkınlıkla açılırken Kai'nin tekmesiyle yere düştü. Ancak hemen ayağa kalktı. Kai'nin yöntemiyle ilerleyecekti o da.

"Kalçasına mı dokundu o? Yoksa yanlış mı gördüm?" Woojin şaşkınlığını dile getirdi. Birlikte uzun zaman geçirdiği kişi Bogum cevap verdi. "Ben de aynı şeyi gördüm. Yanılmıyorsun." Bir süre sonra dövüşün iyi yere gitmemeye başladığını fark eden Chanyeol Kai ve Sehun'u ayırdı. Normalde olsa zevkle izleyeceği sahneyi şimdi keyfi yerinde olmadığı için görmezden geliyordu.

"Sizi mi bekleyeceğiz? Son kişiler gelsin. Artık eğitime başlayacaksınız." Baekhyun üzerindeki gerginliği atmanın tam vakti olduğunu düşündü. "Ben olacağım." Şeytanlar çıkmakta tereddüt ederken Rinna aniden öne atıldı. "Abimle bir düellonun kötü olmayacağını düşünüyorum." Baekhyun ona bakmadan tahtayı eline aldı. "Abim olduğun için sana kıyak geçmeyeceğim."

Baekhyun ilk defa ona baktı. Bu bakışları hiç iyiyi çağırmıyordu. "Ben de öyle." Rinna sırıttı. Hücuma geçen Rinna oldu. Baekhyun ise omzuna attığı sert tekmeyle onu yere düşürdü. İlk saniyelerde kaybeden Rinna'nın çenesi titremeye başladı. "Kardeşimin bedenindesin diye sana nazik davranacağımı aklının ucundan dahi geçirme." Baekhyun şeytanın boğazına dayadığı tahta kılıcı çekti. Rinna çığlık attı. "Bu benim bedenim seni lanet olası!" Baekhyun güldü. "Asıl lanetlenen senken bunu demek garip."

Öfke patlaması yaşayan Rinna götürülürken Baekhyun ve birliği tüm yetersiz saray askerlerine eğitim vereceğini bildirdi. Şeytan tarafından onaylanırken getirilen ilk yüz saray askeri eğitimden geçirildi. Önlerinde kendileri kadar güçlü bir ülke vardı. Her ne kadar hastalıklı olsalar da.

Eğitimler sıkı bir şekilde ilerliyordu. Baekhyun şeytanlara da eğitim vermeye başlamıştı. O kibirli yaratıkların arasında güçlü bir dayanışma vardı. Baekhyun'dan eğitim alan şeytanlar öğrendiklerini diğer şeytanlara aktarıyordu.

Eğitimlerin yanında Baekhyun başka işlerle de uğraşır olmuştu. Birliğinden birkaç üyesini düşman krallıktaki durumu öğrenmeleri için göndermişti. Bir sorun çıkmamasını umuyordu. Bu bilgiler daha fazla can kaybını önleyebilirdi.

Başka bir sorunu da vardı. O günden beri ona büyük bir kin kapan Rinna ilk önce Baekhyun'u etkilemeye çalışmış, ancak Baekhyun'un onun iğrenç olduğunu söylemesi üzerine çıldırarak onu boğmuştu.

Neyseki Chanyeol tarafından fark edilerek kurtulmuş ve Chanyeol Rinna'yı odasına hapsetme kararı almıştı. Baekhyun ise Chanyeol'un yaptıklarını ve davranışlarını düşünmemek için kendini türlü uğraşlara veriyordu.

Birkaç gün sonunda birliğindeki üyeler gelmişti. "Rapor ver." Oluşturduğu ekibin lideri öne çıktı. "Hastalık gerçekten var. Ancak bulaşıcı değil. Nedeni henüz bilinmiyor. Kral da sessiz. Dolaşan bir askeri birliğe de rastlamadık. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yer gibi olmuş. Ancak dikkatli olmakta yarar var. Samurayların geceleri devriye gezdiğine dair söylentiler duydum."

Baekhyun bu söylentinin gerçek olduğunu düşünüyordu. Samuraylar, kralın özel askerleri, her zaman en tehlikeli durumlarda ortaya çıkarlardı. Bu da demekti ki savaşı hazır bir şekilde bekliyorlardı. "Tamam, siz dinlenebilirsiniz."

Çok vakitleri kalmamıştı. Bu konuyu konuşmak üzere Chanyeol'un yanına gitti. Chanyeol ile uzun zamandır bir arada uzun süre bulunmamıştı. Baekhyun bu hareketi onun suçluluk duygusu hissetmesine yordu. Ancak bir şeytan ne kadar pişman olabilirdi bundan emin değildi.

Kapıda duran şeytanlar onun geldiğini haber verince içeri girdi. "Ne için gelmiştin?" Yanında Suho, onun kolunun altında olan Rinna ve Kai vardı. "Yeni ay gününde yola çıkacağız." Bu yaklaşık on güne tekabül ediyordu.

Baekhyun, Chanyeol'a dikkatli bakınca göz torbalarına doğru kızarıklık olduğunu fark etti. Diğerlerine göz atınca onların da aynı durumda olduğunu gördü. Chanyeol gülümsedi. Bu avını yakalayan avcının şeytani gülümsemesiydi. "Bekliyor olacağım." Arkasındaki kapı açılırken daha fazla durmanın gerek olmadığını düşündü ve gitti.

Hiç iyi şeyler hissetmiyordu. İçinden bir ses alacağı önlemlerin de yetersiz kalacağını söylüyordu. 



fic yaklaşık 40 bölüm sürecek yavaş yavaş atarım hehehe

Şeytan ile AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin