Akşam vakti sonunda başkente vardı. Biraz yavaşlarken yemek yemediği aklına geldi ve ağaçlarda gördüğü dutlardan birkaç tane ağzına attı. Ancak giderken etrafta grimsi bir şeyin dolaştığını gördü. Gri şey bir eve girince bir süre bekledi. Evden bağırış sesi gelince aklındaki şüphe doğrulanmış oldu. Renni'nin bahsettiği gibi kötü ruhtu.
Hızla saraya doğru yol aldı. Vardığı saray şimdi daha kalabalıktı. Şeytanlar ve kendi arkadaşları geri gelmiş olmalıydı. Baekhyun ona doğru gelen Eunwoo ile atından indi. "Kral nerede?"
"Sizi götüreceğim." Yürürlerken Baekhyun sordu. "Ne zaman geldiniz?"
"Bu sabah. Salgının nedenini araştırmaya gittiğinizi duydum. Bir gelişme var mı?" Baekhyun başını salladı. "Buldum gibi. Acele etmem gerekiyor." Eunwoo başını salladı ve son hızda odaya gittiler. Şeytan Kang kapıda bekliyordu. "Geldiğini haber vereceğim." Kang içeri haber verince içeri gelmelerini söylediler. İçeride Suho, Chanyeol ve Enji yemek yiyordu.
"Kalbin bu kadar hızlı attığına göre önemli haberler ile geldiğini farzediyorum. Baekhyun başını salladı. "Bu ölümlerin sebebi hastalık değil, ruhlar." Suho aniden kahkaha atmaya başladı. "Ruhlar insanlara dadanmaya başladıklarına göre demek ki melekler işlerini iyi yapmıyor."
"Kanıtın ne?"
"Buraya gelirken gri saydam bir bedenin bir eve girdiğini gördüm ve o evden çığlıklar gelmeye başlayınca soluğu burada aldım." Suho dudaklarını büzdü. "Hiç sana bulaşır diye korkmadın mı?" Baekhyun cevapladı. "Şeytanlar ile yaşadığımı varsayarsak korkutucu değil." Enji konuştu. "Köyde ne oldu?" Baekhyun orada olanları açıklamadı. "Beni birkaç saatliğine davet ettiler ancak bir şey bulamadım." Chanyeol ayaklandı. "Bize yolu göster." Dördü saraydan hızla ayrıldı. Ev yürüme mesafesinde olduğu için çabucak varmışlardı. Evden ağlayışlar gelirken Chanyeol kapıyı kırarak açtı ve içeri girdi.
Ev halkı korkuyla kalırken yatan bir bedenin başındaydılar. "Lütfen bize merhamet edin!" Chanyeol işaret parmağını dudağına götürdü. "Biraz sesinizi kesin de küçük canavarı bulalım." Chanyeol evi gözden geçirdi ardından baygın yatan bedene yaklaştı. "Hmm, buradaymış." Chanyeol'un parmağından ateş şeklinde küre çıkarken kızın bedenindeki ruh küreye çekilmeye başladı. "Bu kadar ölüme bu zayıf ruh mu neden olmuş?" dedi Suho küreye bakıp alay ederek.
Chanyeol şaşkınlıkla onlara bakan insanlara baktı. "Sizi kurtardım ve teşekkür etme şekliniz bu mu? Ayaklarıma kapanmanız gerekmez mi?" Genç bir çocuk öne çıktı. "Kız kardeşim yaşayacak mı?" Chanyeol başını iki yana salladı. "Ruhu bedeninden ayrılmaya başlamış."
"Lütfen onu kurtarın ne isterseniz yaparım." Chanyeol güldü. "Bu bana birini hatırlattı." dedi Baekhyun'a bakarak. Ancak Baekhyun'un bakışları kızdaydı. Aynı şeyleri o da hatırlamıştı. "Canım istemiyor." Baekhyun ölümü bu kadar hafife almasına sinirlendi. "Lütfen bunu yapın efendim. Ne isterseniz yaparım." dedi Enji öne çıkarak. "Buna sözleşme de dahil mi?" Enji emin bir şekilde başını salladı.
"Sana kıyak geçeceğim." Enji mutlu bir şekilde gülümserken Chanyeol kıza doğru eğildi ve nefesini üfledi. "Birkaç güne kendine gelir." Aile üyeleri sevinçle ağlarken aniden diz çöktü. "Teşekkür ederiz. Çok teşekkür ederiz."
"Gitme zamanı." Chanyeol'un dediği ile üçü birden ortadan kaybolurken Baekhyun hala orada olduğunu fark etti. İç çekerek evden ayrılırken yavaşça yürümeye başladı. Chanyeol'un hareketlerinin epey tuhaflaştığının farkındaydı ve bunun nereye kadar devam edeceğini merak ediyordu. Ya da gördüğü rüyalardan ötürü onun bu hareketlerini fazla dikkate alıyordu.
Sarayın bahçesine geldiğinde biraz etrafta gezinmek istedi. O sırada arkasından gelen sesle ürktü. "İçeri girmeyi düşünmüyor musun?" Baekhyun Suho'ya baktı. "Biraz hava almanın iyi olacağını düşündüm." Baekhyun, Suho'yu eskisi kadar kötü görmüyordu. Belki de bunun nedeni Suho'nun daha önce insan olduğunu bilmesindendi. "Bugün olanları mı düşünüyorsun?" Bahsettiği konu Arin'di. "Kısmen. Fakat yasta değilim. Artık Arin'i rahat bırakmam gerektiğini düşünüyorum." Suho başını salladı ve bir mermere oturdu. Baekhyun da onun yanında oturmakta sakınca görmedi. "Işınlanmayı sadece siz üçünüz mü yapabiliyorsunuz?" dedi merakla.
"Kang da yapabiliyor ancak onun gücü daha sınırlı." Baekhyun başını salladı ve bakışlarını yere çevirdi. "Uyumayı düşünmüyor musun? Gözlerin kanlanmış." Baekhyun biraz daha kalmak istiyordu. "Rahatsız edici rüyalar görmeye başladım." dedi iç çekerek. Suho usulca onun zihnine sızdı ve kısıkça gülmeye başladı. "Chanyeol epey ilgini çekmiş olmalı." Suho'nun Baekhyun'un yüzüne kadar kızardığını görmesi Chanyeol'un neden onu seçtiğini anlamasına neden oldu.
"Yok öyle bir şey!" dedi Baekhyun inkar ederek. Suho bir süre onun durumuna güldükten sonra iç çekti. "Bunları yapanın sana Chanyeol olduğunu söylemeli miyim?" Baekhyun'un kaşları çatıldı. "Bu ne demek oluyor?" Suho ellerini mermerin soğuk yüzüne bastırarak gökyüzüne baktı. "Chanyeol bir şehvet iblisidir. İnsanların rüyalarına girip onları baştan çıkarabilir. Sana de öyle yapmış."
"Peki sana neden inanayım? O senin dost dediğin şeytandı?" Baekhyun'un aklı almıyordu. Birbirlerini sırtlarından bu kadar kolay bıçaklayabiliyorlarsa nasıl dost oluyorlardı? "Hala da öyle. Sadece acınası görünüyordun. Bu yüzden yardım etmekte sakınca bulmadım."
"Seninle de anlaşma yapmayacağım." Suho göz devirdi. "Buna ihtiyacım yok. Ayrıca iki şeytanla birden anlaşma yapamazsın. Sadece bir defalığına yardım ediyorum." Suho birkaç saniye Baekhyun'un alnına dokundu ve ardından geri çekti. "Artık güzel bir uyku çekebilirsin." Suho onun yanından ayrılırken Baekhyun ne yapacağını düşünüyordu. Chanyeol'un amacı neydi de bu rüyaları görmesini sağlıyordu?
Üşüdüğünü hissederek ayağa kalktı ve etrafı dolaşmaya başladı. Eunwoo'yu görünce bir ıslık çaldı. Eunwoo ona yaklaştı. "Sorun nedir efendim?"
"Kuzeydeki köye git ve Renni denen çocuğu bul. İnsanlara ve şeytanlara karşı dikkatli olmaları gerektiğini söyle." Eunwoo başını salladı. "Neden bunu yapıyoruz efendim?" Baekhyun sesini kıstı. "Enji pek sağlam ayak değil. İhtimallere karşı önlem almak en iyisi. Bir daha buraya gelme Joseon'a geri dön."
"Ya siz?"
"Beni merak etme sağ salim geri dön yeter." Eunwoo selam verdi ve oradan uzaklaştı. Baekhyun ise uykusunu almak için odasına yatmaya döndü.
O sırada Suho'nun odasında bir kargaşa vardı. "Ne bok yaptığını zannediyorsun!?" Chanyeol Suho'nun boğazından tutarak duvara yapıştırmıştı. Üstünün epey dağılması Suho'nun sırıtmasına neden oldu. "O askeri yatağına mı attın?" Chanyeol Suho'yu sertçe duvara çarpınca Suho bu sefer inledi. "Seni de onun yanına göndermemi ister misin!?" Suho acıdan dolayı cevap veremedi. "Anlaşmanın bozulduğunu söylemediysen iyi olur. Yoksa canını yakarım!" Suho'yu yere atarak odadan çıktı.
aşağıdaki renni normalde saçları iki yandan örgülüydü de baeke özendş kestş gkjnhjrn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan ile Anlaşma
FanfictionBaekhyun hayatı boyunca kız kardeşini korumaya çalışır ve hayatını gizlice yaşar. Ancak bir gün kız kardeşini kaybeder ve şeytan ile anlaşma yapmak zorunda kalır. Gündüzleri takı satıp geceleri suikastçılık yapan Baekhyun, şeytan tarafından nasıl bi...