8

11.7K 599 70
                                    

" Eylül Akçay, neden burdasın biliyor musun?"

Bildiğimi biliyor soru sormak için sorduğuna emin olduğum polis memuruna başımı salladım.

" Güzel. Ekin Demir'in boynundan senin parmak izin çıktı bunu nasıl açıklayacaksın?"

Bilmiyordum gerçekten hiçbir şey hatırlamıyordum ama bunu karşımdaki polis memuruna anlatmak kolay değildi. Yalan söylediğimi düşünmeleri yüksek ihtimaldi.

" Savcı Savaş neden sorguya girmedi?"

Polis memuru, kollarını birbirine birleştirdi ve geriye yaslandı.

" O yok. Bugünlük benimle idare edeceksin artık."

Savcı Savaş, beni çağırmış ama sorguma bile girmemişti. Karşımda ki adamın sürekli ukala ukala gülümsemesi beni şimdiden sinir etmişti. Bu adam yerine Savcı Savaş'ın sorguma girmesini tercih ederdim.

" Ekin Demir'i neden öldürdün?"

Başımı sağa sola salladım. " Ben kimseyi öldürmedim."

Adamın ellerini masaya vurmasıyla yerimden sıçradım. Kaşları çatmış ve sinirlenmişti.

" Boğazında senin parmak izin var! "

Bağırırak beni konuşturacağını sanıyordu. Haklıydı şu an bir şeyler hatırlıyor olsaydım çoktan dökülmüştüm bile.

Bilmiyorum demek daha fazla sinirlenmesine sebep olacağından sustum. Ama susmamda yine onu sinirlendiriyordu.

" Konuşsana kızım dilini mi yuttun!?"

Kafamı eğdim. Burdan bir an önce gitmek istiyordum.

" Akçaylar'ın kızı olmak ne de rüşvetçi bir hakim seni kurtaramaz."

Suskunluğumu koruyacaktım ama bu kadarı da fazlaydı.

" Ne rüşvetinden bahsediyorsunuz? Biz kimseye rüşvet vermedik lütfen dediklerinize dikkat edin."

Alayla bakan adam tabii dermiş gibi kafasını salladı.

" Ekin Demir'in cesedinin üzerinde sadece senin parmak izin çıktı. Cesedi bu yüzden mi sakladın?"

Suçsuzum diyemiyordum çünkü buna verebilecek bir cevabım yoktu. Olay gününü hatırlamamam işimi zorlaştırıyor kendimi savunmamı engelliyordu. Emin olduğum tek şey Ekin'e zarar verebilecek hiçbir şey yapmayacağımdı.

Polis memuru, ayağa kalktı. Etrafımda dolaşıyor beni avucunun içine almaya çalışıyordu. Psikoloji okumamdan dolayı insanları iyi gözlemleyebiliyordum.

" Olay günü neredeydin Eylül?"

O güne dair bir şey hatırlamasamda Ekin'in yanında olduğumu biliyordum. Ne olmuştu da o gün ben her şeyi unutmuştum? Büyük ihtimal travma etkisi beynim o güne dair her şeyi silmişti.

" Çok mu aşıktın ona?"

Üzerime eğilmiş fısıldayarak konuşuyordu. Diğer tarafıma geçip sözlerine devam etti.

"Öldürecek kadar çok mu seviyordun? Nasıldı ilk cinayetin zevk verdi mi ya da yardım çığlıkları atması çok mu eğlenceliydi? Hangi tür işkence aletleri kullandın söylesene?"

Şaşkınca yanı başımda dikilen adama baktım. Ne diyordu bu?

" Siz...neler diyorsunuz öyle?"

Güldü. " Yalan mı bunlar hadi söyle yalan de Eylül?"

Titreyen ellerimi sakladım. Deli gibi korktuğumu görsün istemiyordum. Dedikleri çok korkunçtu ben onu seviyordum bunları düşünmüyordum.

" Masum ayaklarına yatma hiç. Onu ben öldürdüm katilim de hadi söyle!"

Son cümlesini yüksek sesle söylemiş korkudan ellerimi kulaklarıma kapatmama sebep olmuştu.

" Değilim. Ben katil değilim!"

Sesimi beni yargılayan herkese duyurmak ister gibi bağırarak söylemiştim.

" Git. Seninle konuşmak istemiyorum Savaş gelsin."

Ellerim hâlâ kulaklarımda bu adamın gitmesi için bağırıyordum. 

Bir el ellerime dokundu. Hızlanan kalbim dokunuşuyla ritmini düzenlemişti. Görmesemde onun geldiğini hissetmiştim.

" Şşt, sakin ol gitti o. Yalnızız."

Ellerimi yavaşça aşağıya indirdi. Gözlerime şefkatle baktı. Gözleri...yeşil gözlerini ilk defa fark ediyordum.

Karşıma oturdu. Hâlâ iyi olup olmadığımı kafasında tartıyordu.

İyi değildim ama en çokta kızgındım. Beni o adamın sorgulamasına izin verdiği için ona çok kızgındım.

" Beni sen çağırdın neden sorguma sen girmedin?"

Kızgın olsamda sesim kırgın çıkmıştı. Kendime kızgım ona kırgın değil kızgın olmalıydım.

" Böylesinin daha iyi olacağını düşündüm."

Hiçbir şeyin iyiye gittiği yoktu her şey berbat durumdaydı. Özellikle ben daha da yıkılmam dedikçe darbe yiyordum.

" Oldu mu peki düzeldi mi tüm sorunlar?"

O da iyi değildi. Göz altları şişmiş ve oldukça yorgun gözüküyordu.

" Sen bana bildiklerini anlatırsan en azından birkaç şey düzelir."

Onu hayal kırıklığına uğratacağımı bile bile en iyi bildiğim şeyi yapıp sessiz kaldım. Dediğim gibi olmuş hayal kırıklığıyla bana bakıyordu. Ben daha hiçbir şey bilemezken ona ne anlayabilirdim ki?

" Cesette tek senin parmak izin bulundu. Buna bir açıklaman yok mu yani?"

Kafamı sağa sola salladım.

" Mahkeme gününe kadar hapiste kalacaksın. Cesette tek senin parmak izin bulunduğu içinde mahkeme cezaevine girmene karar verir. 10 yılla 15 yıl arası kalırsın orda."

Bunları tahmin etmek zor değildi. Cezaevinde beş ay bile korkunçken şimdi 10-15 yıl diyordu. Ağlamak istiyordum. Ekin'e sarılıp hüngür hüngür ağlamak onu öpüp koklamak istiyordum.

Dolu gözlerimle Savcı Savaşa baktım." Ekin'i son kez görebilir miyim?"

Gözlerimin içine baktı bir şey demek istiyor ama söyleyemiyordu. Söylememeye karar vermiş olacak ki usulca kafasını salladı.

Yan yana morga gittik. Ekin'i 5 ay sonra ilk defa göreceğimi bilmek bedenime heyecan dalgalarını yayıyordu.

Bedeninin üzerine beyaz bir örtü örtmüşlerdi. O an öldüğü pat diye yüzüme çarptı. Sanki ölmemiş her an yanıma gelecek gibiydi ama şimdi anlıyordum ki o artık yoktu beni bırakıp gitmişti.

Yavaşça üzerindeki örtüyü indirdim. Yüzü tanınmayacak halde bedeni de yanık izleriyle doluydu işte bunu Savaş bana söylememişti.

" Canı çok acımış mıdır?"

Kendi kendime sorduğum soruyu yine kendim cevapladım." Acımıştır."

Biraz çekinsemde ellerini ellerime aldım. O an bir şey fark ettim bu Ekin değildi.

" Savaş, bu Ekin değil."

Savaş şaşkınlıkla baktı." Ne?"

" Ekin değil bu olamaz. Ekin'in uzun ince parmakları var ve sağ bileğinin üzerinde ben var. Bak bu kişinin ne elleri uzun ince ne de sağ bileğinde ben var."

Savaş'ın kafası karışmış gibiydi.

" Eylül, annesi geldi ve kimliğini bizzat o onayladı."

Ceset; Ekin'in boylarında, kilosundaydı. Uzaktan Ekin gibi görünse de detaylar onun Ekin olmadığını kanıtlıyordu.

" Savaş ben eminim. Hatta sana bunu kanıtlayabilirim telefonumda fotoğrafları var."

Savaş " Annesi kimliğini onayladığı için dna testi yapılmadı. Sen o olmadığına eminsen dna testine yollayabilirim."

Kafamı heyecanla salladım emindim o değildi. Cesedin hâlâ bulunmaması iyi miydi kötü müydü bilmesemde Ekin'in cansız bedenini görmediğim için umutlu olmaya devam edecektim.





Kayıp CesetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin