37

2.5K 155 49
                                    

" Barlas hiç iyi görünmüyorsun."

Yüzü neredeyse kandan görünmüyordu.

" İyiyim ben." desede sesinden hiçte iyi olmadığı anlaşılıyordu.

Yanına çöktüm boynumdaki fularımı çıkardım ve yüzündeki kanları birazda olsa silmeye çalıştım. Canını acıtmamak için ekstra çaba gösteriyordum.

" Canım acımaz benim merak etme."

İçimden yalancı diye geçirdim çünkü bu acıya kimse dayanamazdı. Öğrendiğim kadarıyla hücredeki 14. günündeydi ve hücrede kalan her mahkum düzenli olarak dövülerek işkence edilirdi.

Bu işkencelerden birine az önce şahit olmuş psikolog kimliğimi kullanarak Barlas'ı kurtarmıştım. Şu an bile feci haldeyken kurtarmasam nasıl olurdu düşünmek bile istemiyordum.

" Neden sen insan değil misin?"

Güler gibi olsada gülmek canını acıttığı için bundan vazgeçti.

" Hayır insan olacak kadar iyi değilim."

Boğuk sesiyle mırıldandı. " Babam bir canavar olduğumu söylerdi."

Yutkunamamadım. Hangi baba çocuğuna bunu söyler, kabullenmesini sağlardı ki?

Her çocuk babadan yana şanslı olamıyordu.

" İyi bir insan olduğun söylenemez ama canavarda değilsin."

Bir seri katile bunu demek tuhaf hissettirmişti. Kadın ve çocuklara hiç dokunmamış olsa bile yine bunlar yaptıklarını affettirmiyordu.

Hafifçe gülümsedi. " Eyvallah."

Birkaç dakikanın ardından gardiyan artık çıkmam gerektiğini söylemiş beni oradan çıkarmıştı. Daha fazla durmak için psikolog oluşumu kullanamama izin vermemişti.

Saatler akşamı gösterirken hazırlanıp işten çıktım.

Uzun zaman sonra yine o his... evet Umut bey beni yine takip ediyordu. Takip ettiğini hiç saklama gereği duymadan yapıyor, beni rahatsız edeceğini umursamıyordu.

Beni takıntı haline getirmişti ama onun gözünde sadece korumaya çalıştığı bir kadındım.

Bu takıntısı yüzünden o günüde görmüştü.

O günü hatırlamak istemiyordum hatta imkanım olsa o günü hafızamdan silmek isterdim.

10 dakikanın ardından eve varabilmiştim tek istediğim şey duş alıp uyumaktı. Tabi ki bu isteğimin olmayacağını eve girmemle anlamıştım.

Abilerim dikkatli bir şekilde televizyondaki haberi dinliyorlardı. Ne olduğuna bakmak için yanlarına yaklaştığımda ekranda fotoğrafımı görmemle ayaklarım yere çakılmıştı.

" Ölü sanılan Eylül Akçay, İzmir sokaklarında göründü. 3 yıl önce cinayetle yargılanan Akçay'ın, kendini neden ölü gösterdiği ve kayıplara karıştığı merak konusu."

O gün işte gelmişti.

Zaten ne zamana kadar kaçabileceğimi sanıyordum ki?

" Mehir!" Eymen abim hızla yanıma geldi.

Teselli duymak istemiyordum yanından uzaklaşacağım sırada kolum tutup beni durdurdu.

" Her zaman yanındayım ne pahasına olursa olsun. Mehir ya da Eylül ol önemli değil, sen benim canım kardeşimsin."

Yaşlı gözlerimle teşekkür ederim dercesine gülümsedim. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum.

Evden çıktığım sırada telefonum mesaj sesiyle titredi.

Kayıp CesetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin