Bölüm | 19

349 26 1
                                    



Carmen aniden yerinde duran Doynes'e bakıyordu. Neler olduğunu anlamamıştı, kollarını önünde birleştirdi ve koltuğa doğru yaslandı.

"Bu çocuk neler planlıyor," diye düşündü.

Devian labirentin sonuna gelmişti ama nefes nefese kalmıştı, dizlerinin üzerine çökmüş şekilde anlından kanlar akıyordu. Karışandaki rakibi onu fena halde zorlamıştı.

"Hadi ama Devian gücün bu kadar mıydı?"

Devian'ı zorlayan rakibi ise bir gümüş kurt üyesiydi, dağınık gümüş saçları ve altın gözleri vardı. Üzerindeki siyah ve yeşil renkli uzun güzel bir elbisesi vardı. Sol göğsünde ve sırtında Argent ailesinin simgesi vardı.
Gümüş kurtların ikinci timiden alfa sınıfı olan Eugene Argent'tı.

Eugene ellerini cebine kattı, Devian zayıf olduğu için kendini fazla zorlamasına gerek yoktu. Eugene bir alfa üyesiydi, onun için Devian çok kolay bir lokmaydı.

"Pekala, sanırım bitirme vakti geldi. Düşündüğümden daha zayıf çıktın. Yeni nesil Argent'larda beni tatmin edebilecek biri yok," dedi.

"Seni piç kurusu."

Devian ayağı kalkmaya çalıştı ama çok fazla kan kaybetmişti, dizleri titriyordu kendini kaldırmakta zorlanıyordu.

"Sanırım sıra bende."

Uzaklardan bir ses geldi, Eugene labirentin kapısına baktığında siyah saçlı, altın gözlü kendinden emin bir gülümseme ile bakan birini gördü. Bu gelen kişi Doynes'ti, öldürme niyetini gösterdi. Mor aura kara bulut gibi etrafı sardı.

Eugene'nin kalbinden başlayan soğuk bir acı tüm bedenine yayılmaya başladı. Bedeni artık onu taşımamaya başlamıştı, kendinden bu kadar emin olan Eugene Argent, karşısındaki bir çocuk tarafından baskılanıyordu. Eugene soğuk terler dökmeye başladı, daha önce hiç böyle bir şey görmemişti.

"Bu nasıl olur..."

Yüzünden akan soğuk terleri sildi, Doynes her adım attığında ayaklarının altında siyah dumanlar çıkıyor ve bu Eugene'yi daha çok korkutmaya başlıyordu.

"Yeni bir şey test etmek için uygun bir rakipsin," dedi Doynes.

Ellerini yumruk yaptı ve hafif havaya kaldırdı. Sol kolunu, sağ koluna hafif indirdi.

"Altın çağın fethedilemez generali Azhula."

Azhula ortaya çıktı, Carmen şaşkınlıkla ayağı kalktı. Dekard'in gözleri daha önce hiç açılmadığı kadar açılmıştı.

"Yoksa bu onuncu gölge mi?!" Deacon şaşkınlıkla sordu.

Carmen emin değildi ama emin olduğu bir şey vardı. Bu canavar kesinlikle sıradan bir şey değildi, daha önce hiç böyle bir şey görmemişti.

"Normalde her gölgesi bir hayvanı temsil ediyordu ama şimdi ki, daha önce hiç görmediğim bir şey. Orge'yi andırıyor ama kafası bir yılana benziyor. Kolundaki kılıçtan yayılan ters eter kesinlikle iblisler için çok tehlikeli..."

Dekard sözlerinde haklıydı, Azhula'nın koluna bağlı olan kılıç normal ters eter gibi değildi. Saf eterden ile dövülmüş bir kılıçtı, ters eter ve saf eteri birleşiminden yeni bir tür enerji biçimi çıkmıştı.

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin