Bölüm | 20

355 27 3
                                    



"Hadi gidelim işe yaramaz çöpler."

Doynes'in bu sözleri üzerine Eugene dişlerini sıktı. Bir çocuk tarafından aşağılanmayı kabul etmiyordu, onun kadar güçlü olmayan birinin önünde böyle zayıf durduğu için  ve Doynes'in kendini beğenmiş tavrından nefret etmeye başlamıştı.

Doynes yürümeye başladı, ellerinde bir mühür oluşturdu ve yıldırım alametini çağırdı.

"Sizin için yol uzun gibi ben kısa yoldan gideceğim."

Yıldırım alameti pençeleri ile Doynes'in omuzlarından tuttu ve uçmaya başladılar. Eugene elini sertçe yere vurdu zeminde bir çatlak oluşturdu. Kan beynine sıçramıştı, anlında ve yüzündeki tüm damarlar öfkeden belirgin olmayan başlamıştı. Gözlerindeki beyazlık yerini kırmızıya bırakmıştı.

"Doynes Argent, seni kesinlikle yeneceğim."

Eugene ilk defa birine karşı nefret beslemeye başlamıştı. Bunu kesinlikle Doynes'in yanına bırakmamaya kararlıydı, Devian hala gördükleri karşısında ne yapacağını bilmiyordu. Az önceki canavar ve onun gücü özel bir sınıftı. Böyle bir şeyin on iki yaşında bir çocukta olması onun için bir kıskanma sebebiydi.

Doynes ana malikaneye doğru gelmişti, yıldırım alameti onu yere attı ve gölgesine girdi. Doynes üstündeki tozları temizledi ve Azhula'nın aniden öfkelendiği anı hatırladı.

"Gerçekten muhteşem, demek efendisinin duygularına göre yeniden hareket ediyor. İlerde işime çok yarayacak."

Malikanenin girişinden bir alkış sesi geldi, gelen kişi Dekard'ı yüzünde savaştan memnun olmuş bir ifade vardı. Doynes'in yanına geldi ve göğsünü kabarttı.

"Beni takip et, bunu hak ettin."

Doynes ne dediğini anlamamıştı ama Malikaneye doğru yeniden yürüyen Dekard'ı takip etmeye başladı.

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu.

"Ödülünü verme vakti ya da alabilirsen alma vaktin."

Doynes gözlerini kıstı ve malikaneden içeriye girdiler.

"Ne demek istiyorsun?" Diye sordu.

"Bunu gidince anlayacaksın," dedi.

Birlikte yeniden malikanenin alt katına indiler, uzun karanlık koridordaki alevler Dekar ve Doynes'in girmesiyle teker teker yanmaya başladı. Doynes ve Dekard birlikte kurt motifli kapıya geldiler, Dekard kapıya dokundu ve açtı.

Eliyle Doynes'e içeriye girmesi için işaret etti, "bildiğin gibi özel sınıf silahlarımız kısıtlı ama burada olanlardan birisini alabilirsin. Bir şart var, silah seni kabul ederse alabilirsin ama eğer etmezse alamazsın."

Doynes bunu duyduğunda gözleri heyecanla açıldı, istediği silahı seçebilir miydi? Hepsi iblis çağından kalmış muhteşem silahlar, onlardan birini alırsa çok daha güçlü olucaktı ve Caera'yı aramaya çıktığında işine çok yaracaktı. Doynes, Dekard'ın söylediği sözleri unutmuştu bile, eğer silah kabul etmezse alamazdı. Doynes çoktan bir tane silahı gözüne kestirmişti.

Yavaşça yürüdü ve kanlı ay kılıcını kınından tutup kaldırdı. Yumuşak kırmızı renk tonuna sahip bu güzel kılıcın şekli kalından inceye doğru gidiyordu. Kılıç çok hafifti ve kolaylıkla taşınabiliyordu. Sıradan görünümlü bir kabzası vardı ama görünüşünün aksine çok güçlüydü. Doynes kılıca eter gönderdi ve ileriye doğru savurdu, ard arda bir kaç hareket yaptı.

Dekard alkışlamaya başladı, "demek seni seçti."

"Seçti mi?"

"Evet, eğer seni seçmeseydi. Şu anda yerde kıvranıyor olurdun."

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin