Bölüm | 51

204 19 1
                                    


    4 yıl sonra...

Elion Dört yıl önce Doynes ve Kain'i getirdiği laboratuvarda koltukta oturmuş çizimleri inceleyen biri vardı. Saçları iyice bakımsızlıktan yağlanmış, göz altları uykusuzluktan siyahlaşmıştı. Bu kişi Kain'di.

Kain elinde tuttuğu çizime hayretle bakıyordu. "Bu gerçekten inanılmaz... Daha önce hiç böylesini görmemiştim."

Laboratuvardaki havuzda hareketlenme oldu, siyah kan ile dolunmuş havuzun içinden yavaşça biri çıkıyordu. Siyah saçları ve dört tane parlak kırmızı gözü vardı. Havuzun önündeki merdivenden yavaşça çıktı, bedeni siyah dövmeler ile süslenmişti. İki küçük gözü ile etrafı taradı.

"Sonunda ordan çıkmayı düşündün Doynes," dedi Kain.

Doynes dört yıl sonra yetişkinliğe ulaşmıştı, bedeni tamamen büyümüştü ve geniş omuzlara sahip olmuştu. Boyu eskisinden daha uzundu ve fitdi. Keskin yüz hatları çene kasları ile uyumlu şekilde duruyordu.

"Bu seni ilgilendirmez, yeni bedenime uyum sağlamak için elimden geleni yapıyorum."

Doynes saçlarını geriye doğru taradı. Başının etrafında her yöne doğru çıkıntı yapan saçları tıpkı bir deniz kestanesini andırıyordu. Koyu siyah renkli saçları her yerden belli ediyordu.

Kain masadan bir şırınga aldı. Şırınganın içinde yeşil bir ilaç vardı ve Doynes'in yanına gidip boynuna vurdu.

"Bu neydi?" Diye sordu Doynes.

"Bedenini tamamen rahatlatmak için, çok uzun zamandır onun içindesin. Affallamak istemezsin öyle değil mi?"

Doynes kenardaki kıyafetleri aldı ve giymeye başladı. Siyah dar bir boğazlı ama kolsuz tişört, üstüne siyah geniş kollu bir ceket giymişti. Siyah bir pantolon ve uzun siyah botlar ile kıyafetlerini tamamlamıştı.

"Buna hazır mısın? Şimdiden gidip savaşacak mısın?"

"Elbette, dört yıldır bunu bekliyorum. Gidip onu yok edeceğim, hemen ardından geri döneceğim merak etme."

Kain bir iç çekti, "dikkatli ol."

Doynes sağ elini kaldırdı ve kolundaki halka çıktı. Halka açılıp bir portal açıldı, Doynes içinden geçti ve en son dört yüzyıl önce geldiği yere geri döndü. Aruht yeniden Doynes'in karşısındaydı.

Halka kapanıp Doynes'in koluna geri geçti. Doynes bir adım attı, ezici aurası sadece bir adımla bile tüm alana yayılmıştı. Aruht'un uçsuz bucaksız büyüklüğü ve loş kırmızı renkli gökyüzü insanın içini ürpertmeye yetiyordu.

Çoğunlukla yıkık binalar, evler ve solmuş ağaçlar ile dolu olan Aruht aynı zamanda iblisler için ev sahipliği yapıyordu. Doynes yavaşça yürüdü, her adım attığında çevredeki iblislerin dikkatini çekiyordu.

O bir insan mıydı? Bir insan nasıl olurda bu kadar etere sahip olabilirdi? Tüm iblislerin akıllarında dönen tek şey bunlardı. Doynes iki küçük gözünü kapattı, gözler kapalıyken küçük birer çizgiye benziyordu.

İblisler genellikle iri yarı koyu tenli ve boynuzları olurdu. Normal iblislerin gözlerinin içi bile koyuydu.
Bazı iblisler Doynes'in önüne toplandı.

Doynes başını hafif sağa eğdi ve dört gözüyle etrafı inceledi. İblisler fazladan iki göz gördüğünde şaşkınlıkla baktılar.

"Önümden çekilir misiniz? Canınızı yakmak istemiyorum," dedi Doynes.

İblisler kenara çekilmedi, Doynes sadece bir bakışla önündeki iblislerin hepsinin kafasını kesti. İblislerin bedeni yere düştü ve boyunlarından kanlar fışkırmaya başladı. Doynes yürümeye devam etti, kanların içinden yürüdü.

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin