Bölüm | 45

213 22 0
                                    



"Doynes... hayır. Milas," diyip kendini düzeltti Caera.

"Bana Doynes olarak seslenmeni tercih ederim. Milas yüzyıllar önce öldü."

Caera, Doynes'in kolları arasında durup gülümsedi ve sonra başını kaldırıp Doynes'e kızıl sulu gözleri ile baktı.

Caera kendini geri çekti ve yerde dizlerinin üzerine oturdu. Doynes'e başını yaslaması için işaret etti.

Doynes'in yüzü kızardı ve yavaşça dizlerine başını yasladı. Eliyle gözlerini kapattı böyle Caera'ya utangaç yüzünü göstermek istemiyordu. Caera bunu fark etti ve Doynes'in elini yavaşça çekti.

"Neden yüzünü gizliyorsun?" Diye sordu Caera.

"Şey... Ben..."

Caera, Doynes'in saçları ile oynamaya başladı. Doynes yutkundu ve ne yapacağını şaşırdı.  Derin nefes alıp kendini düzeltmeye çalışıyordu, Caera onun bu halini kıkırdadı.

Caera aniden başını kaldırdı, "sanırım zamanım tükenmek üzere..."

Ruh ağacının yeşil parçacıkları dağılmaya başladı. Doynes ayağı kalktı, endişeli bir şekilde Caera'ya baktı.

"Ama daha yeni geldin? Neden şimdi gidiyorsun?" Dedi Doynes.

Caera, Doynes'in yanağına dokundu ve gülümsedi.

"Bu kadar kalmam bile ruh ağacının benim için istisna yapması. Buraya kadar dayanmam bile yeterli," dedi Caera.

"Seni nasıl kurtarabilirim," dedi Doynes.

"Üzerimde bir lanet var, onu çözmen gerekiyor."

"Nasıl?"

"İblis Dükü Gieman, beni lanetleyen kişi. Laneti yok etmenin en kolay yolu yapan kişiyi yok etmektir ama burdan kurtulamadığım için elimden bir şey gelmiyor. Bunu senin yapmanı istiyorum," dedi Caera.

Doynes başını hafif salladı, "pekala yapacağım. Gieman'ı yok edeceğim," dedi.

Caera endişeli bir şekilde baktı, "lütfen dikkatli ol. Gieman dört yüz yıl önceki gibi zayıf biri değil, eskiden bir hizmetliydi ama şimdi bir Dük oldu. Bu bile ne kadar güçlendiğini gösteriyor."

Doynes gülümsedi. "Benim için endişelenme ne olursa olsun kazanacağım," dedi.

Caera umut dolu gözyaşları dökerken yavaşça yok oldu ve Doynes yeniden Caera'nın yarı ölü bedeninin başına gelmişti. Lyia, Doynes'in kucağındaydı ve yavaşça gözlerini açtı.

"Lyia uyandın mı?" Doynes ona bakıp gülümsedi.

"Baba..." dedi Lyia.

Sıkıca Doynes'e sarılıp ağlamaya başladı. Doynes yavaşça saçlarını okşayıp anlından öptü. İçindeki koruma iç güdüleri devreye girmişti, daha önce hiç çocuğu olmamıştı ama Lyia'ya çok değer veriyordu.

"Hadi gidelim, burada yapacak işimiz kalmadı."

Doynes ruh ağacından çıkarken, diğer tarafta yeşil parçacıkların arasında duran elfleri gördü.

"Yok artık, elfler yaşıyor mu..?"

Geriye sadece altı elf kalmıştı ve hepsi Caera gibi yarı ölü durumundaydı. Doynes en kısa sürede Gieman'ı öldürmesi gerekiyordu.

Gieman dört yüz yıl önce Elion'u öldürmüştü ama Doynes'in bundan haberi yoktu. Eğer haberi olsaydı daha öfkeli bir şekilde saldırırdı. Doynes ruh ağacından çıkıp ilerdeki kulübelerden birine gitti, orada dinlenip sonra yola çıkmak istiyordu.

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin