Bölüm | 41

219 23 0
                                    



Doynes ormanda yürümeye devam ediyordu. Etraftaki tüm kokuları araştırıyordu, en ufak bir farklı kokuda hazırda bekleyen ilahi kurtlar vardı.

Doynes etrafı dört gözle araştırırken, Lyia onun bu davranışlarını görünce gülmeye başladı. Doynes, Lyia'ya döndü.

"Bir sorun mu var?"

"Evet, bu halini görmek çok komik."

Lyia gülmeye devam etti, Doynes ona katıldı ve birlikte gülmeye başladılar.

"Baba, tıpkı benim gibi mavi gözlüsün. Ama senin gözlerin daha parlak mavi," dedi Lyia.

"Evet ama bunlar benim gerçek gözlerim değil."

Lyia heyecanla Doynes'e baktı. "Peki gerçek gözlerin ne renk?"

Doynes gülümsedi ve dizlerinin üzerine çöktü. Gözlerini yeniden altın rengine döndürdü.

"Bunlar benim gerçek gözlerim," dedi.

Lyia, Doynes'in gözlerini gördüğü anda tedirgin olmaya başladı ve geriye doğru adım atmaya başladı. Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı, Doynes ne olduğunu anlamadı be Lyia'ya doğru yürümeye başladı.

"Lyia bir sorun mu var?"

"Uzak dur benden!!" Lyia bağırdı.

"Tamam, tamam. Sakin ol, neler olduğunu anlat bana."

"Altın gözler... Kan, çığlıklar." Lyia başını tutup yere düştü.

Kaybettiği anılarını yeniden hatırlamaya başlamıştı. Her yerde yangın vardı ve alevlerin içinden çıkan beyaz savaş zırhı giymiş biri... Elinde parlak bir kılıç. Altın gözleri ve gümüş renkli saçları vardı. Yanağında taze dökülmüş kan izleri. Bu kişi Damian Argent'dı.

Altın gözleri her zaman ki gibi duygusuz ve ölümcüldü. Lyia'nın önüne kırmızı renkli bir ejderha atladı ve alev püskürtmeye başladı. Damian gelen alevi ortadan ikiye ayırdı. Elindeki silah şüphesiz Ejderha Dişiydi. Damian bir adım attı ve hemen ejderhanın boynuna saldırıp kafasını gövdesinden ayırdı.

"Lyia!! Hemen kaç burdan!!" Gözleri yaşlar ile dolu bir kadın bağırdı.

Lyia neler olduğunu anlamadı ve yere düştü. Damian kadına yaklaştı ve ejderha dişini kalbine sapladı.

"Annen ve babanın sözünü dinle, kaç buradan." Dedi Damian.

Lyia ayağı kalktı ve koşmaya başladı. Gözlerinden yaşlar dökülüyordu, nereye gideceğini bilmeden koşuyordu. Ormanın derinlerine geldiğinde yere düştü, karşısına biri geldi. Lyia onu gördüğü gibi korkmaya başladı.

Bu kişi Daeho'ydu. "Küçük bir kız ormanda ne yapıyor?" Dedi.

Lyia anılarından çıktığında bayılmıştı, Doynes onu kucağına aldı. Neler olduğunu anlamadı, Lyia neden gözlerini görünce böyle bir tepki vermişti.

"Altın gözler... birisi Lyia'nın ailesini mi öldürdü? Bunu yapan kişi bir Argent miydi?"

Doynes Lyia'ya baktı ama onun pek önemli biri olup olmadığını  anlamadı. Doynes onun sıradan bir kız çocuğu olduğunu düşünüyordu. Köle olarak satmak için kaçırılmış bir kız çocuğu.

Aniden ilahi kurtlar ulumaya başladı, "demek sonunda yetiştiniz."

Doynes sıkıca Lyia'yı tuttu ve koşmaya başladı. Şamanlar hızlıca peşinden gidiyordu, Doynes'e yetişmek üzereydiler. İlahi kurtlar çalıların arasından çıktılar arka arkaya koşuyorlardı. Siyah kurt sağa beyaz kurt sola doğru gittiler. Sırtlanlara binen şamanları aralarına almayı başardılar. Düzgün bir noktaya geldiklerinde saldırıya geçmeyi planlıyorlardı.

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin