Bölüm | 23

362 28 7
                                    



En sonunda tüm giriş işlemleri tamamlanmıştı. Doynes ve Endroma birlikte büyücü kulesini gezmeye başlamıştı.

"Burası çok güzel değil mi?" Endroma sordu.

"Evet. Burası çok güzel, ama burayı daha güzel kılan sensin."

Endroma'nın yüzü kulaklarına kadar kızardı. Elleriyle yüzünü kapattı, resmen yanıyordu ve dumanlar çıkarıyor gibiydi.

"B-Böyle şeyler söyleme..."

Doynes güldü, "tamam bu kadar konuşma yeter. Ben acıktım, buranın nasıl yemekleri olduğunu görmek istiyorum."

Doynes ve Endroma birlikte büyücü kulesinde yürüdüler. Öğrenciler, Endroma'nın güzelliği karşısında dili tutulmuştu. Doynes öğrencilere ters ters bakıp onları korkuttu. Endroma'nın elinden tutup kendine doğru çekti.

"Doynes ne yapıyorsun?" Endroma ne yapacağını şaşırmıştı.

"Senden uzak durmalarını sağlıyorum. Böylelikle sana yaklaşamazlar, yaklaşmaya çalışırlarsa karşılarında beni bulacaklar."

Endroma her ne kadar Doynes'in onun kıskanmasından hoşlansa bile birine zarar vermesinden korkuyordu. Doynes'in koluna sıkıca sarıldı ve başını omzuna yaslayıp gülümsedi.

"Peki şimdi sen ne yapıyorsun?" Diye sordu Doynes.

"Diğer kızların senden uzak durması gerektiğini onlara gösteriyorum."

"Buna gerek yok, hepsi benim gözümde çocuk gibi görünüyor. Onlar bana baksa bile asla dönüp onlara bakmam."

"Bunu biliyorum ama yinede onların senden uzak durmasını istiyorum. Sana olan yakınlığımı görürlerse, senden uzak durabilirler."

Endroma böyle bir önlem asla bile Doynes için gereksizdi. Doynes hiçbir zaman kızlara yüz vermedi ve asla vermeyecekti. Onun için önemli olan tek kişi Endroma'ydı. Bu yüzden onu korumak ve ona değer vermek diğer kızlarla uğraşmaktan daha önemliydi.

Birbirlerine bakıp güldüler ve birlikte kalenin avlusundan geçip dışarıya geldiler. Doynes yemek yemek istiyordu ama Endroma midesinin beklemesi gerektiğini şimdilik keşfetmeye devam etmeleri gerektiğini söylemişti. Kalenin dışındaki kuleler parıldıyordu. Doynes kulelerden yayılan eterin ne kadar yoğun olduğunu fark etmişti.

"Neredeyse yarı özel sınıf büyücü gibi bir eter sağlıyor..."

Endroma koşmaya başladı, Doynes neler olduğunu anlamadı. Peşinden gitmeye başladı, Endroma heyecanlı bir şekilde koşup şehri birde bu şekilde görmek istiyordu.

"End, yavaşla."

Endroma, Doynes'e döndü ve gülümsedi. Fark etmeden birisine çarptı. Çarptığı kişi yere düştü, Endroma korktu ve hemen elini uzatıp kaldıramaya çalıştı.

"Ben çok üzgünüm. Arkamı döndüğüm için sizi fark edemedim."

Yere düşen kişi, bir kızdı. Uzun siyah at kuyruğu şeklinde bağlanmış saçları vardı ve su yeşili rengi gözleri vardı, sol gözünün altında ufak bir ben vardı. Yaşına rağmen keskin yüz hatları belli ediyordu, yüzünde makyaj yoktu ve doğal güzelliği ile göz kamaştırıyordu. Yerden kalktı ve üzerindeki tozları temizledi. Siyah ve yeşiller içinde dar bir gömlek giymişti. Kısa siyah bir şort giymişti, uzun siyah botlarını temizledi.

"Sorun değil, senin eterini fark etmemek benim suçumdu."

Endroma önünde yeniden eğildi, "tekrardan özür dilerim."

Lanetli Reenkarnasyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin