22

342 24 56
                                    

Öncelikle söylemem gereken bir şey varsa o da bu bölümün aşırı karışık olacağı iyi okumalar.

Sabah kalktığımda burnuma güzel kokular geliyordu. Odamdan çıktığımda Mitsuya ve Hakkai'yi mutfakta gördüm. Onlara gülümseyip masaya otururken aklıma bir soru takıldı. Dün olan şeyler nasıl gerçekleşmişti?


Kisaki'den (orosbu cocugu)
Tomandan kovulduktan sonra hepsinin ortak açığını yakalamıştım. Yui Yukoza. Bütün toman büyüklerinin aşırı değer verdiği küçük bir kaltaktı. Aynı anda hem Mikey, hem Draken, hem Chifuyu, hem Mitsuya, hem Hakkai.... kısacası hepsini ele geçirebilirdim. Nerde ne yaptığını bilmezken soy isimden yola çıktım. Tomanda aynı soy isme sahip birini görünce onu araştırdım. Aslında Yumai Yukoza diye birinin olmadığını öğrenince bingo! Yumai ve Yui aynı kişiydi. İlk amacım hastanede öldürmek olmuştu ama asla tek bir vaktini yakalayamadım. Ayrıca aşırı güçlüydü öylece saldıramazdım. O zaman onun da açığını bulmalıyım değil mi?

Birkaç gün süren aramalarım sayesinde geçmişindeki travmatik olayı öğrendim. Katil hala bulunamamış ve bir şüpheli yok? Kendisi olma ihtimaline karşı o günki görgü tanıklarını sorguladım. Pek bir şey hatirlamasalarda içlerinden biri bana bir adam profili vermişti. Çok gecmeden kim olduğunu buldum. Aiko Kato ismide orta yaşlarda bir adamdı. Bir görüşme ayarladığımda bana pişmanlıklarından bahsetti. "Af dileyecek yüzüm yok. O küçük kızın beni öldürmesini istiyorum" demesi ile işlerim daha da kolaylaşıtı.

Yui'nin gece saatlerinde karşılaşacakları şekilde ayarladım her şeyi. İlk abisinin sonra da Shinichiro'nun mezarına gittiğini görünce sıranın Baji'de olduğunu anladım. Her şey planladığım gibi oldu. Yui aklını kaçırdı ve adamı yumruklamaya başladı. Eğer ben onu öldürmesem bile katil olması bana yeterdi. Onun güçsüz düşmesini beklerlen motor sesleri duydum. Sesleri tanıyınca şokla gözüm açıldı, "yine mi?" Dedim kendi kendime. Nasıl olur da her şeye engel olabiliyorlardı?

Motor sesleri kesilince hızla ordan uzaklaştım. Lanet olsun Yui'nin adamı öldüreceğine o kadar emindim ki! Keşke yanımda silah falan getirseydim.

Takemichi'den
Chifuyu ile ne yapacağımızı düşünürken önce ona ne olursa olsun evden çıkmamasını söylemek istedik. Chifuyu telefonunu eline aldı ve Yui'yi armaya başladı. Ama hiç bir şekilde açılmadı telefon. Ben de bir kaç kez deneyince çoktan her şeyin başladığını anladık. "Evine gidelim!" Dedi Chifuyu. Başımla onaylamamla Yui'nin evine gitmeye başladık.

~

Eve geleli dakikalar olmuştu. Telefonun sesi içeriden geliyordu ama Yui hiç bir şekilde kapıyı açmıyordu. "Kapıyı kıralım" dedim Chifuyu'ya dönüp. Bana aptalmışım gibi baktıktan sonra yere döndü. "Ayakkabıları yok, gitmiş" dedi. "Lanet olsun!" Dedim sinirle. "Draken'i arayacağım, sen de Mitsuya'yı falan ara. Kisaki'nin Yui için planı olduğunu söyle" dedi telefonunu çıkarırken Chifuyu. Hemen ben de diğerlerini aramaya başladım.

~

Yui'nin cesedinin bulunmasına saatler kalmıştı. Biz ise sokaklarda gezinerek onu arıyorduk. Herkes bir kenara dağılmıştı, herkes büyük bir endişe duyuyordu. Kisaki'nin gözünün ne kadar dönebileceğini herkes biliyordu. Mikey her zamanki gibi gülümseyerek "o iyi olacak, güçlü bir kız o" dedi. Kimse bu sözlerle tatmin olmamıştı. Chifuyu'nun arkasında motorda düşünürken aklıma kare kare bir şeyler gelmeye başladı. "BAJİ'NİN MEZARI!" diye bağırdım hızla. Chifuyu bana "Ne?" Deyince hatırladıklarımı anlatmaya başladım. "Cenaze çıkışı, tomandan birileri konuşurken duymuştum. 'Baji'yi ziyarete gidiyordu, ama yanına gitti' demişlerdi. Oralarda bir yerlerde olmalı!" Dedim hızla. "Haklısın, diğerlerine haber ver!"

Tokyo Revengers | Sano ManjiroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin