49

173 18 64
                                    

Arkadaşlar şöyle bir not düşmem lazım, Shinichiro'nun Mikey'e uçak alacağı gün Yui ölüyor. Bu yüzden Shin ilk zaman çizgisinde asla Mikey'e o uçağı alamıyordu. Bu bölüm 2. Zaman çizgisinde geçiyor. Ayrıca lütfen mangadan 269-273 bölümlerini okuyup devam edin.

Geçmişe gidince ne mi yaptım? Yui'yi alıp yurt dışına kaçtım. Herkesle iletişimi kesmiş, sadece Yui için yaşıyordum. Onu bir daha kaybetme riskini göze alamıyordum.

Ben mutfakta yemek hazırlarken Yui odasından çıktı ve yanıma geldi. "günaydın Haru!" Dedi neşeli sesiyle. Ona gülümserken sıkıca sarıldım. "Günaydın bir tanemm"

12 yaşına gelmişti neredeyse. Hala sosyalleşmede sorunlar yaşıyordu ama ben vardım, bu yeterdi değil mi?

Yemek yedikten sonra Yui'yi okula bırakıp işe gittim. Herkesi arkamızda bırakıp Amerika'ya gelmiştik. Kimseye geçmişe gittiğim hakkında tek bir şey bile söylememiştim. Sadece Yui'nin mutlu bir hayat yaşamasını istiyordum.

Fakat işlerin bu denli boka saracağını kim bilebilirdi ki?

Öğle arasındayken acilen okula gelmemi söyleyen bir arama aldım. Hızla işten çıkarken bu sefer Yui'nin başına bir şey gelmemesi için yalvarıyordum tanrıya.

Okula yaklaşınca siren sesleri duymaya başladım. Aynı diğer zaman çizgisinde olduğu gibi.

Okulun önünü polisler ve ambulanslar sarmıştı? Ne olmuştu böyle? Yui nerde?

Hızla kalabalığa daldım. Onu bir daha kaybetme acısıyla başa çıkamazdım. Daha fazla dayanamazdım.

Okul binasından art arda bir sürü sedye çıktı. Çıkan her sedyedeki çocuğu kontrol ediyordum, şükürler olsun ki içlerinden hiç biri Yui değildi.

Derin bir nefes alırken giden sedyelerden bakışlarımı aldım. Tam rahatlıklıyacaktım ki polislerin arasında kelepçeli Yui'yi gördüm.

Yüzüm dehşetle açılırken Yui'nin gözleri bomboş etrafa bakıyordu. polisler Yui'yi çekiştirerek yürütüyordu. Hızla ona doğru ilerledim. Beni durdurmaya çalışan polislere "ben onun abisiyim" dedim.

Bir cevap beklemeden eğildim Yui'nin önüne. Gözleri benimle buluşunca bir anda değişti bakışları. Tekrardan duygularını kazanmış, ilk defa etrafta olanları görüyor gibi şaşkınlıkla baktı etrafa. "Haru?" Dedi sorar gibi.

Ağlıyordum, ne ara ağlamaya başladım bilmiyorum. "Neden Yui?" Dedim titreyen sesimle. Ne yaptığını hatırlamaya çalışırken "onlar benim kahverengi defterimi yırttılar. Ben... Ben... Ben neden yaptığımı bilmiyorum Haru"

Polisler Yui'yi sürükleyerek götürmeye başladı. Ben ise olduğum yerde donmuştum. Yui dayanabilir miydi bu kadar baskıya? Ya ıslah evine girerse? Ya onu bir daha göremezsem?

Bir anda arkamdan yükselen çığlıklar ile kendime geldim ve geriye döndüm.

Yui'nin elinde polislere ait bir silah vardı. Herkes ona durmasını bağırırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Bana baktı ve kocaman gülümsedi. "Seni daha fazla üzmeyeceğim abi"

~

Tokyo Revengers | Sano ManjiroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin