51 (f)

303 20 57
                                    

Diz kapağımın birkaç santimetre üzerinde biten askılı siyah elbisemi giymiş, aynada kendime bakıyordum. (Bonten geleceğinde Mikey ve Yui'nin karşılaştığı gün giydiği elbise)

Hina ne kadar "bu düğün için uygun değil!" Dese de önerdiği elbiseler hiç de bana göre değildi. Sonunda beni yola getiremeyeceğini anlayıp vaz geçmişti.

Saçlarım belime kadar geliyordu. Normalde düz olmalarına rağmen bu gün uçlarına bukleler yapmıştım, hoş görünüyordu.

Yüzümde hafif bir makyaj vardı. Çirkin olduğumu düşünmüyordum ama makyaj yapmadan da duramıyordum. Ayrıca en yakın arkadaşım evleniyordu, güzel görünmek zorundaydım.

Üzerime beyaz kürükümü giyip son kez baktım kendime. Görünüşümden emin olduktan sonra gelen korna sesi ile dışarı çıktım.

Telaşlı bir adam indi arabadan. Elindeki saati kontrol ederken ne kadar geç kaldığımızı hesaplıyordu. "sonunda Chifuyu!" Dedim sinirle. Bana ışıldayan gözlerle bakarak "çok güzel olmuşsun Yui-san" dedi ve gülümsedi. Yanaklarım kızarırken "bana karı bul" dedi Chifuyu gülerek. Bütün ciddiyetim bozulurken kahkaha attım. "Siktir lan" dedim arabaya yürürken.

Kemerimi takıp yanımdaki çocuğa döndüm "ulan göt herif en yakın arkadaşın evleniyor, düğününe geç kalıyorsun! Bir de bana 'seni ben götürürüm' diyip geç kalıyorsun!" Dedim sinirle. Chifuyu gözlerini kaçırırken "Baji hayvanların kafeslerini açık unutmuş, petshopu toparlaması için kazutora'yı görevlendirdim ama unutmuş ve düğüne gitmiş. Tek başıma ortalığı toparlamam uzun sürdü" dedi.

Cidden en boktan 3lü: Chifuyu, Kazutora ve Baji!

Cidden daha ahmak bir topluluk olamazdı. Bir de başlarında Chifuyu duruyordu. Tabi Baji gibi bir gerizekalıya ve Kazutora gibi hala çocuk olan birine Chifuyu'dan başkası katlanamazdı.

Bunları düşünürken çoktan düğün salonuna gelmiştik. Hızla inip koşar adımlarla içeri daldık.

Ortalık ana baba günüydü. Gözüme ilk çarpan kişi Haru oldu. Simsiyah bir takım giymişti. Beyaz-kırmızı detayları onu muhteşem gösteriyordu. Siyah saçları ve siyah gözleri ile çok çekici görünüyordu. Hala amcının teki olmasına şaşmamalı.

Beni gördüğü gibi kaşlarını çattı. "YUİ?!" dedi gözleri ile beni süzerken. Saçma bir şekilde anlaşmadan uyumlu giyinmiştik. Bir kendime, bir Haru'ya baktım. "LAN GÖT HERİF EVİME KAMERA FALAN MI KOYDUN?!" dedim abime doğru yürürken.

"Aha kardeş kavgası!" Dedi Ran her zamanki sarhoş gibi olan gülümsemesi ile. "En sevdiğimden!" Diye ekledi Rindou.

Tam Haru ile birbirimize gireceğimiz sırada Mikey'i gördüm. Sıradan mavi bir takım elbise giymişti. Ama takım elbise sanki milyar dolarlık bir takım elbise gibiydi. Ya da sadece Sano Manjiro giyiyor diye öyle gelmişti bana. Her ayrıntısı mükemmeldi, baktıkça bakasım geliyordu.

Beni gördüğü gibi aynı benim gibi donup kaldı. Gözlerimizi birbirinizden alamıyorduk. Sanki dokunsam kırılacak bir porselen gibi geliyordu gözüme şu an. Tanrının özenerek yarattığı kullarından birisiydi.

Bu uzun, aşk dolu (sonsuza kadar sürmesini isteyeceğim) bakışmayı bölen şey mor gözler ve beyaz saçtı.

Kırmızı bir takım giymiş İzana kollarını açıp bana doğru gelmeye başladı. "harika görünüyorsun Yui!" Genelde sırf Mikey'i gıcık etmek için bana yürürdü. Aynı anda hem Mikey'i hem de Haru'yu gıcık ediyordu.

Tokyo Revengers | Sano ManjiroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin