40

225 16 154
                                    

Draken'in "YUİ OKULA GEÇ KALIYORSUN KALKSANA!" sesiyle korku ile yataktan düştüm. Kafamı komidine vurunca acı ile inledim. Draken bana kahkahalar atarken "komik mi yarram?" Dedim. Gülmekten gözünden yaş gelen Draken elimden tutup kalkmama yardım etti.

"Üniformanı giy, okula geç kalma sakın!" Dedi ve odadan çıktı. Bir yandan okul üniformasını giyerken bir yandan da çantamı hazırlıyordum. Dersin başlamasına az kalmıştı.

Draken ve İnupi ile aynı eve çıkalı neredeyse 1,5 sene olmuştu. Çoğu şey tek başıma yaşadığım zamana göre daha iyiydi. Her zaman paketli şeyler yemiyor, öz bakımıma dikkat ediyor, ödevlerimi yapıyor, fazla geç yatmıyordum. Ayrıca alışılmadık bir şekilde arada okula yetisiyordum.

Draken kızmasın diye hızla işimi bitirdim ve odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde İnupi'nin güzel bir kahvaltı hazırladığını gördüm. Lanet olsun ki oturup tadını çıkarıcak zamanım yoktu. Aslında bana kalsa okul önemli değildi de Draken zorla liseyi bitirmemi istiyordu.

Ağzıma bir iki lokma attıktan sonra çıkışa doğru ilerledim. Arkamdan gelen İnupi ayakkabılarımı giyerken bana bir kutu uzattı. Ayağa kalktığımda "ne bu?" Diye sordum. "Okulda yemen için birkaç şey koydum. Adam akıllı yemek yemiyorsun. Derslerini dinle ve sınavlardan iyi yap ki Draken bir daha 3 saatlik bir konuşma yapmasın"

Evet, matematikten kaldığım için Draken tamı tamına 3 saat azarladı. Bir daha bunun yaşanmasını istemiyordum. Yemek kabını çantama koydum ve anlık bir dürtü ile İnupi'ye sarıldım. "Akşama görüşürüz İnupi!" "Görüşürüz Yui" nadiren gördüğüm gülüşünü gördüm ve evden çıktım.

Motoruma atladığımda dersin başlamasına bir süre daha vardı. Geç kalmama gerek olmadığı için doğrudan okula sürmeye başladım. Yolda sarı kafalı bir çocuğu görünce yavaşladım. "Merhaba yakışıklı, gittiğiniz yere kadar götüreyim isterseniz?" Dedim gülerek. Chifuyu kıkırdadı ve motoruma binmeye başladı. "Naber lan?" "İyi senden?" "Benden de iyi"

Okula gelince doğrudan sınıfa gittik. Lisede de aynı sınıftaydık. "Bir senden kurtulamadım amına koyayım" dedi Chifuyu sıraya otururken. "Al benden de o kadar" dedim gülerek.

Evet hayatım yavaş yavaş düzene girmişti. Mutluydum. Ya da mutlu gibiydim. Hiç bir şey düşünmüyor, yanlız kalmamaya çalışıyor, sessizlikten kaçıyordum. Çünkü biliyorum ki bunlar çoğu şey ile yüzleşmeme sebep olacaktı.

Her gün olmasa da haftada en az 2-3 kere mezarlara uğruyordum. Geçmişimi asla geride bırakmayacağımı herkes biliyordu. Onlar da benim yanlız kalmamama dikkat ediyordu.

Chifuyu ile sınavlar hakkında konuşuyorduk. Bir anda Takemichi kapıda belirdi. "YUİ-SAN!" dedi hızla. "Efendim Takemichi? Bir de bağırma" dedim sakince. Gözleri dolan Takemichi "gelecekteki Mikey ile el sıkıştım" dedi titreyen sesiyle.

Chifuyu ile şaşkınlıkla birbirimize baktık. Gözleri şokla açılan Chifuyu "yoksa sen...?" Dedi. Takemichi ağlıyordu. Hızla ayaga kalktım. "Bir baktım geçmişteyim!"

"Neden ki?" Diye sordu şoku yavaş yavaş atlatan Chifuyu. Takemichi'nin yanına geldim ve ellerimi omuzuna koydum. "Takemichi, gelecekte Mikey yanımızda mı?" Sorduğum soru ile Chifuyu bir anlık duraksadı. "Yui seni anlıyabiliyorum ama-"

Chifuyu'nun sözünü kesen şey Takemichi'nin ağlayarak bana sarılması oldu. "Yui-san ben çok özür dilerim... Mikey ve ben... Biz senin gözünün önünde..." Ne olduğunu anladığım gibi Takemichi'ye geri sarıldım. "Sorun yok Takemichi" dedim sakinleşmeye çalışırken.

Tokyo Revengers | Sano ManjiroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin