Regulus'un eli James'in eline, sanki birisi kalıpları alıp onları kasıtlı olarak ölçmüş gibi uyuyordu. Üşüyordu ama James bunu umursamıyordu çünkü her zaman çok sıcaktı. Göğsü daraldı ve Regulus ona dokunduğunda sanki baloncuklarla doluymuş gibi genişledi.
James yavaşça, öyle nazikçe çekti ki, sanki Regulus ürküp kaçabilirmiş gibi. Regulus yaklaştı. Vücudunun her hattında isteksizlik ve tereddüt vardı ama hareket etti, dolayısıyla James umutlandı.
James başıyla süpürgesinin arkasını işaret etti ve Regulus tek kelime etmeden süpürgenin üzerine tırmandı. Regulus çok iyi bir uçucuydu, bu yüzden sorunsuz bir şekilde süpürgenin üzerinde oturmuştu.
Regulus "Aslında hayır" dedi ve süpürgeden inmeye çalıştı.
James durdurdu. "Hadi Regulus. Bu sadece senin güvenliğin için."
"HAYIR."
O inatçıydı, James ona bunu verecekti. Kaşlarını çattı. Gözlerinde kararlı bir parıltı vardı. Bu çocuk bunu kabul etmeyecekti, James bunu açıkça görebiliyordu.
"Pekala,öne sen oturmak ister misin?"
"Sen bana tutunacak mısın?" Regulus sanki bunu düşünüyormuş gibi başını yana eğerek sordu.
James başını salladı. "Evet."
"Süpürge üzerinde sıfır kontrolün olur" dedi. James'e ipucu veren şey, sesinin kelimeye takılma şekliydi. Regulus, durumların kontrolünün elinde olduğunu hissetmekten hoşlanıyordu. Sorun değildi.
"Buna aldırma. Bizim için bütün bir rota planladım ama onu değiştirmekten çekinmem. İstediğin yere uçabilirsin. Veya sana nereye gideceğini söyleyebilirim," dedi James sakince.
"Pekala," dedi Regulus sonunda yüzükleriyle oynamayı bırakıp omuzlarını dikleştirerek. "Sen bana tutun."
James süpürgenin üzerinde geriye doğru kaydı ve Regulus bu kez onun önüne tırmandı. Yerleştiğinde James, diğer çocuk sıkıca bacaklarının arasına gelinceye kadar öne doğru atıldı. James bunu enine boyuna düşünmeliydi, çünkü kendisini yakın gelecekte gerçek anlamda işkenceye mahkum ettiğini ancak şimdi fark ediyordu.
Regulus uyuyordu. Onun için yaratılmış gibi uyuyordu. Tam buraya, James'in bacaklarının arasına oturmalıydı. Bir şömine, bir yığın kitap -Regulus çok fazla kitap okuyan birine benziyordu-, battaniyeler ve minderler düşündü. Yemyeşil bir halı. Yakındaki bir yan masada sıcak içeceklerin dumanı tütüyordu. Regulus James'in bacaklarının arasında oturmuş kitap okuyordu. James sadece orada olmak istiyordu . Sessizlik. Huzur. Karşısındaki bu çocukla, çatırdayan ateşle ve pencerelerinin dışında dönen karla.
"Potter!" Regulus aniden patladı.
"Ha?"
Regulus, "Güvende olsan da olmasan da ben gidiyorum" dedi.
James gülümsedi. Çok kaba. Çok güzel. Kollarını Regulus'un beline doladı, göğsünü sırtına yasladı. Çocuk çatıyı o kadar sert tekmeledi ki kiremitler inledi ama James'in dikkati Regulus'un teninin kokusu yüzünden dağılmıştı.
Lavanta.
Ve bir aydınlanma yaşamak için ne lanet bir andı. Havada süzülüyordu, çocuğa tutunuyordu ve aniden James'in çekici bulduğu her şeyi temsil ettiğinden oldukça emin olmuştu.
Çimen. Geçen gün Regulus yasak ormanda vakit geçirdiğini söylemişti. Veya bahçesinde bir şeyler yetiştirmek için küçük bir alanın olduğu yerde. İksir malzemeleri için bunu yapmak zorundaydı. Kesinlikle satın almak zorunda kalmaktan daha kolay ve hızlıydı, özellikle de belirli bitki veya çiçeklerin belirli bir gecede ay ışığı gibi şeylere maruz kalması veya buna benzer şeyler söz konusu olduğunda.
![](https://img.wattpad.com/cover/351971866-288-k320661.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE CASUS // JEGULUS ÇEVİRİ
Teen FictionRegulus Black kızgındı. İntikam istiyordu. Kendisine yapılan onca şeyden dolayı dünyanın yanmasını izlemek istiyordu. James Potter'la sevişmek istiyordu ama bu onun mezara götüreceği bir sırdı. İntikam, Potter'ı gördüğünde onu boğan her ne ise ondan...