-29-

282 33 5
                                    

Slughorn'un ofisi havasızdı çünkü orada kükreyen devasa bir şömine ve etrafındaki masalarda iksirlerle kaynayan birkaç kazan vardı. Ocak ayının sonu nihayet onlara biraz kar getirmişti. Regulus, James bundan her bahsettiğinde gözlerini devirse de bu konuda gülünç derecede heyecanlanıyordu.

Dışarıda gökyüzü kararırken, Regulus pelerinini çıkardı ve koltuğa oturup adamın çay teklifini kabul etti.

"Bay Black,” dedi Slughorn, memnun bir şekilde. "Sizi Slug Klübü  yemeklerinde gözlerimiz arıyor."

Regulus o berbat akşam yemeklerinden birine katılmaktansa bir Hipogriff ile güreşmeyi tercih ederdi, ancak Slughorn'un kesinlikle bunu bilmesine gerek yoktu. Bunun yerine Regulus sahte bir utanç jestiyle başını öne doğru eğdi.

"Biliyorum profesör. Üzgünüm. Her şeyi programıma sığdırmakta zorlanıyorum.”

Slughorn yüzünde bir gülümsemeyle arkasına yaslandı. "Anladım genç adam. Quidditch antrenmanı çok fazla sürüyor olmalı!"

Yılın bir sonraki maçı- Slytherin-Ravenclaw maçı bir sonraki   hafta yapılacaktı. Kimse endişeli değildi çünkü bu yılın Ravenclaw takımı pek iyi durumda değildi. Bu da herhangi bir bahane kadar iyi bir bahaneydi ve Regulus, Slughorn'a onu asıl meşgul eden şeyin ne olduğunu söylemeye niyetli değildi.

"Elbette" dedi yumuşak bir sesle. “Ayrıca laboratuvarda her zamankinden daha fazla zaman geçiriyorum. Geçen-"

Regulus, kahrolası Remus Lupin ona saldırmadan önce nektarla doldurmayı başardığı iki şişeyi elde etmiş olsa da, yasadışı animagus (!) olan erkek arkadaşı ve ağabeyi onu kurtarmak zorunda kalmıştı.  Bunu her düşündüğünde kafası patlamak üzereymiş gibi hissediyordu ama bu aynı zamanda Slughorn'u  ilgilendirmiyordu.

“Bunların bir kısmını elde etmek için dolunaydan yararlandım. Dolapları kontrol ettiğimde stoklarımızın azaldığını fark ettim.”

Slughorn gözle görülür bir memnuniyetle onları aldı. "Ah teşekkürler. Ben de fark etmemiştim ama  derslerde üzerinde çalıştığım bir sonraki iksir için ay çiçeği nektarına ihtiyacımız olacak.”

"Ne yapacağız?"

Slughorn, "Gelişmiş panzehirler üzerinde çalışacağız" dedi. “Bülbül Damlası yapacağız.”

Regulus başını salladı. Bülbül Damlaları, kömürden elde edilen bileşenler içeren her türlü zehire karşı güçlü bir panzehirdi. Bunu yapmak zordu ama Regulus'un daha önce başaramadığı hiçbir şey yoktu. Çaylarını yudumlarken panzehirin bazı inceliklerini tartışıyorlardı. Regulus, sohbetin birkaç dakikalığına Büyük Britanya Brew-Off'una kaymasına izin verdi ve Slughorn'un alışıp rahatlamasını bekledi.

Regulus, sesine toplayabildiği kadar coşku aşılayarak, "Bu çapta bir ödül kazanmayı çok isterdim." dedi.  "Bu benim için bir onur olurdu."

Slughorn, neşeyle "Sizin için sorun olmayacaktır Bay Black," dedi. “Siz benim en iyi iksir öğrencimsiniz. Ama bunu Severus'a söylemeyin lütfen."

Slughorn göz kırptı ve Regulus gözlerini devirmekten kaçınmak zorunda kaldı.

"Merak ediyordum," diye mırıldandı Regulus. “Okulun verdiği ödüller var mı? Bina ve Quidditch kupaları dışında elbette. Seneler önce Tom Riddle'a, okula özel hizmetler nedeniyle bir tane verilmiş. Benim de  kazanabileceğimi düşünüyor musunuz?”

Slughorn'un bu soruda şüpheli bir şey bulmaması Regulus'u büyük ölçüde rahatlattı. Davranışlarında hiçbir dışsal değişiklik yoktu, gözlerinde endişe parlamıyordu. Gerçekten cevabı düşünüyor gibi görünüyordu.

SADECE CASUS // JEGULUS ÇEVİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin