Regulus cumartesi gecesi, Partinin yapıldığı Quidditch antrenman sahasına bakmak için Biçim Değiştirme sınıfının penceresinin üzerine tünemişti. McGonagall onlara kutlama yapmaları için özel izin vermişti; bir kaç kuralla birlikte, partiyi sonlandırma saati bir olarak belirlenmişti.
Müzik rüzgarla birlikte ona doğru süzülüyordu. Regulus melodileri duyabiliyordu. James'in sahanın ortasında dans ettiğini ve gülümsediğini görebiliyordu. Sirius onun yanındaydı ve neredeyse kalçasına bağlı şekildeydi. Remus dans etmiyor, içki masasının etrafında, Lily Evans'la sohbet ediyordu.
Regulus dumanı içine çekti, birkaç saniye içeride tuttu. Dışarı verdi. Son altı gün.
Kahretsin.
Regulus donuk bir sesle kafasını arkasındaki duvara çarptı. Bunu mümkün olan son dakikada yapmaya kararlıydı. Perşembe gecesi İhtiyaç Odası'na gidecek ve James'e bunu artık yapamayacağını söyleyecekti. Dişlerinin arasından yalan söyleyecek ve sahip olduğu her şeyle James'i sevmiyormuş gibi davranacaktı.
Regulus bunun zor olacağını biliyordu. Zaten bir kez ayrılmaya çalışmışlardı ve bu bir gün sürmüştü. Direnecek kadar güçlü değildi ve direnmesi gerektiğini de biliyordu. Ama tek düşünebildiği bu iki haftaydı ve bunu nasıl o kadar çok istediğiydi ki sanki milyonlarca parçaya ayrılıyormuş gibi hissediyordu. Ancak bu sefer mazeret olmayacaktı. Zaman yoktu.
Regulus bunu her düşündüğünde göğsüne bir delik açıp kalbini çekip çıkarmak istiyordu. Acıtıyordu. Henüz bunu yapmamıştı, ancak şimdiden acı veriyordu.
Aşağıda, sahada müzik yeniden değişti. Regulus cep saatini kontrol etti. Gece yarısı gelmişti. Artık Pazardı. Bir saat daha. İçini çekerek pozisyonunu ayarladı. Poposu pencere kenarında oturmaktan uyuşmuştu.
James'in dans eden kalabalıktan uzaklaştığını gördüğünde yeni bir sigara yakmak üzereydi. Sirius onu takip etmiyordu. Regulus öne doğru eğilerek James'in öylece uzaklaşmasını izledi. Bitmediği halde partisinden ayrılıyordu. İnsanlar bunu fark edemeyecek kadar sarhoş görünüyorlardı.
Ayağa kalkan Regulus, bunun olup olmadığından emin olmak için pencereden dışarı sarktı. James erken geliyordu. Regulus, İhtiyaç Odası'na doğru fırladı.
Odaya süzüldü ve her şeyi hazırlamaya çalıştı. Asasının bir hareketiyle lambaları yakarak odaya yumuşak bir ışığın dolmasını sağladı. Oda'dan ne isteyeceğini düşünerek biraz zaman harcadı.
İstediği yer dışarıdaki gibi görünüyor ve hissettiriyordu. Sanki sıcak bir ülkede bir çeşit verandadalarmış gibiydi. Altında uzanan taş zeminler, odanın kenarlarını kaplayan ağaçlar vardı. Ortasında yuvarlak bir ateş çukuru vardı, etrafı rahat olsun diye kütüklerle çevrelenmişti.
Bir tarafta, üzerinde lambalar asılı olan ahşap bir pergola vardı. Altında Regulus'un kullanacaklarını beklemediği ama atmosfere katkıda bulunan bir masa vardı. Üstlerinde yıldızlar parlıyordu -James'in büyük kavgalarından sonra bunu istediğini ve bu fikri beğendiğini fark etmişti- ve odanın diğer tarafında, açık havada uyuyorlarmış gibi davranabilecekleri lüks bir çadır vardı.
Regulus'un kendisini ateş çukurunun yanına atıp başından beri buradaymış gibi davranmaya ancak yeterli zamanı bulduğunda James kapıyı açıp içeri adım attı.
"Vay be" dedi etrafına bakınarak. "Bu harika."
Kendinden memnun olan Regulus, James'in ceketini çardağın altındaki masaya atmasını ve odanın karşı tarafına geçerek ateşin yanında onunla oturmasını izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE CASUS // JEGULUS ÇEVİRİ
Novela JuvenilRegulus Black kızgındı. İntikam istiyordu. Kendisine yapılan onca şeyden dolayı dünyanın yanmasını izlemek istiyordu. James Potter'la sevişmek istiyordu ama bu onun mezara götüreceği bir sırdı. İntikam, Potter'ı gördüğünde onu boğan her ne ise ondan...