Poppy'nin bileğini iyileştirmesi istediğinden daha uzun sürmüştü ama James'in şikayet edecek yüreği yoktu. Hemşirenin ne kadar bitkin göründüğüne bakılırsa yapamazdı. Dolunayın daha yeni geçmesinin iyi bir şey olduğunu düşünerek rahatladı. Poppy'nin şu anda her şeyin yanı sıra bununla da uğraşmasını istemezdi.
Sirius, yatağının başında nöbet tuttuğu yerden, etraflarına kasıtlı olarak bir susturma büyüsü yapan Regulus ve Dorcas'ı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatmaya devam ediyordu. Derin bir sohbete dalmış gibi görünüyorlardı. Konuştukları şey ikisinin de kaşlarını çatmasına neden olmuştu.
Poppy'nin ağırlığını ayak bileğine vermesine izin verdiği anda James ayağa fırladı. Ancak Regulus'u görmeye gitmeden önce elini dikkatli bir şekilde Sirius'un omzuna koydu.
"İyi misin?"
Az önce duyana kadar Sirius'un babasının rahatsız olduğunu bilmediğinden oldukça emindi. Ve Walburga, Orion'un iyi olacağı konusunda ısrar etse bile hala onun babasıydı, değil mi? James'in Sirius'un bu konuda özel bir şey hissedip hissetmediğine dair hiçbir fikri yoktu ama eğer hissetseydi yardım etmek için burada olurdu.
"Ben iyiyim."
James nazikçe, "Değilsen de sorun değil," dedi.
Çelik gibi kararlılık Sirius'un yüz hatlarını sertleştirdi ki bu da James'i daha çok ilgilendiriyordu. Babasının sağlığı bir yana, Sirius Walburga'yı kaçtığı geceden beri görmemişti ve James arkadaşını onu bir çeşit sarmalın içine atmaya hazır olacak kadar iyi tanıyordu. Yazı tura atmış gibiydi. Sirius'u neyin tetikleyeceğini asla bilemezdi.
Sirius, "Önce Reggie," dedi. İşte bu kadardı.
Dorcas'ın asasının hareketi, Regulus'un yattığı yatağa yaklaşan James'in dikkatinden kaçmadı. Susturma büyüsü kaldırıldığında ses kulaklarında hafif bir şekilde yankılandı. Ve James tereddüt etti. Neyin sorun olduğunu bilmiyordu.
James, bakmakla yetinmeye karar verdi. Gözlerini Regulus'un görebildiği her yerinde gezdirerek onu içine çekti.
"İyi olduğuna çok sevindim," dedi James, aynı anda Sirius da hırladı, "ne düşünüyordun sen?"
Dorcas'ın dudakları seğirdi. Bir spor maçını izlemek üzere olan bir seyirci gibi yatağın diğer tarafındaki bir tabureye oturmuştu. Görünüşe göre Black kardeşler arasında yaklaşan kavgaya tanık olmaktan mutluluk duyuyordu.
Regulus, Sirius'a tek ve sert bir bakış attıktan sonra, kasıtlı olarak kardeşini görmezden gelmeyi seçmeden önce, uzun, acı dolu bir iç çekti. James'e bakarak başını yana eğdi. "Bileğine ne oldu?"
"Ne ne oldu?!" Sirius öfkeden kendinden geçmiş durumdaydı. "Onu incitti çünkü bu sabah hayatını kurtarmak için buraya koşmak zorunda kaldık!"
Regulus, "Ona soruyordum," diye belirtti.
James yüzünü buruşturarak ensesini ovuşturdu. "Ops. Gerçekten öyle.”
Regulus'a özür dilercesine en iyi gülümsemesini gönderdi. Bu da erkek arkadaşının yüzündeki sıkıntılı ifadeyi yumuşatmaya çok az yaradı.
"Ne düşünüyordun Reggie? Ölebilirdin,” diye ısrar etti Sirius, elleri iki yanında çırpınarak. "Dorcas seni buraya getirdiği ve bizi zamanında çağırdığı için şanslısın."
"Bunu yapma." Regulus kıkırdadı.
"Neyi?"
Regulus gözlerini devirdi. "Bu kadar telaş yapmayı bırak. Ben iyiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE CASUS // JEGULUS ÇEVİRİ
Teen FictionRegulus Black kızgındı. İntikam istiyordu. Kendisine yapılan onca şeyden dolayı dünyanın yanmasını izlemek istiyordu. James Potter'la sevişmek istiyordu ama bu onun mezara götüreceği bir sırdı. İntikam, Potter'ı gördüğünde onu boğan her ne ise ondan...