-47-

78 13 4
                                    

Kapı arkasından kapandığında, Sirius, parlayan gözlerle Remus'a döndü. Göğsü inip kalkarken, "Onunla konuşmak istiyorum," dedi.

Banyodalardı. Sirius çok kötü koktuğunun ve göründüğünün farkındaydı çünkü hafta sonu boyunca James'le yatakta yatmış, hiçbir şey yapmamış, sırayla ağlamışlardı.

Ve Sirius için bu yeterli olmuştu. Üzüntüsü geçmiş yerini öfke almıştı. 

Regulus'un,onun hayatına tekrar dahil olmasına kesinlikle ihtiyacı yoktu,hiçbir zaman da olmamıştı. Bunu James aracılığıyla yapma cüretini göstermesi ve sonra gidip onun da kalbini kırması mı? O boka gününü gösterecekti. 

"Ben de senin kalkıp bunu yapmanı bekliyordum," dedi Remus, Sirius'un telaşlı yürüyüşünü bırakıp ona bakmasını sağlayarak.

"Öyle mi?"

"Onunla tek başıma yüzleşemezdim," dedi Remus Sirius'a. "Ona zarar verirdim."

Ah.

Sirius, Remus'un kardeşini tehdit etmesini çekici bulmaması gerektiğinden oldukça emindi, ama şu an... Remus'un koruyucu olması fazlasıyla seksiydi. Bu bir gerçekti ve Sirius bunu görmezden gelemezdi.  Bu yüzden hızla yaklaşıp dudaklarına küçücük bir öpücük kondurdu.

"Kendimi tekrar ateşli hale getireceğim," dedi Sirius. "Ve sonra o  yalancı, pis, küçük yılan Regulus'u bulacağız."

"Onu bulduğunda ne yapacaksın?" diye sordu Remus, Sirius'un pijamalarını çıkarmasını izlerken.

"Ona nedenini sormak istiyorum," dedi Sirius sonunda. Sıcak su  üzerinden akarken iyi hissettirmişti.  Sanki kalp kırıklığını yıkıyormuş gibi. Su kafasının  arkasına çarparken Remus'a doğru dönerek, dedi, "Gözlerime bakmasını ve Voldemort'un ona ne sunduğunu söylemesini istiyorum.  James'i kırmaya değer olduğunu düşündüğü şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum"

"Tamam," dedi Remus. "Seninle gelirim. Konuşmayı sana bırakacağım. Ona bir yumruk atıp  atmayacağımdansa emin değilim."

"Ona zarar verebilirsin. Ama sadece... sadece biraz," dedi Sirius, şampuanı saçına sürerken. "Sence hata mı yapıyorum?"

"Hangi kısımla ilgili?"

"Onu hâlâ korumam gerektiğini hissediyorum, oysa o bunu hak etmiyor."

Remus elini yüzünde gezdirirken derin bir iç çekti. "Kardeşim yok. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Ama bunun yanlış olduğunu düşünmüyorum, Sirius. James bana onu biraz olsun incitmeme bile izin vermezdi."

"Doğru," dedi Sirius, saçlarını durularken.

"Yarın gece onunla bir devriyem var," dedi  Remus. "Ona pusu kurabiliriz. Her hangi bir yere tek başına gitmemeye çok dikkat ediyor. Neredeyse—"

"Haritayı biliyor," dedi Sirius, Regulus'a gösterdiği için derin bir pişmanlık duyarak. Umut etmeye cesaret ettiği için böyle oluyordu.  "Ve nerede olduğunu görebileceğimizi unutmayacak kadar da  akıllı. Bu yüzden devriye bizim için tek şans olabilir."

"Peki o zaman. Yarın."

Sirius saçını kuruturken bir anlığına durdu.  Bir parçası suçluluk duyuyordu  çünkü en son kardeşini kaybettiğinde haftalarca bu duygu onu tüketmişti. Sirius'un bu sefer gidenin kendisi olmadığını fark etmesi biraz garipti. Geride kalan oydu.

Bu sefer, seçim tamamen Regulus'undu. Çünkü gerektiğinde James onu güvende tutmak için yeri göğü hareket ettirirdi. Sirius, Regulus zorla yaptığına dair en ufak bir ipucu bile verseydi, James'in onu kurtarmak için yapmayacağı hiçbir şey olmadığından şüphe duymuyordu.

SADECE CASUS // JEGULUS ÇEVİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin