Dersteydik ve ders matematikti. Gerçekten bu ders benim için vardı resmen, acayip seviyordum. Haftanın her günü de olsa sıkılmadan dinlerdim ve anlamaya çalışırdım. Gerçi anlamak benim için çok kolaydı ama yine de bütün vaktimi harcayabilirdim.
“Hocam yok yok ben anlamıyorum bu dersi ya, siz o cevabı nasıl buldunuz bu sorudan? Hem soruda neredeyse rakam bile yoktu.” Diye sitem etti Kızıl.
Bugünkü sonuncu dersteydik ve ben sabahtan beri ona bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bunun sebebi ise elmacık kemiğindeki hafif morluktu. Ona baktıkça kendimi kötü hissediyordum ama bir yandan da bana yaptıklarından sonra iyi yapmışım diyordum. Garip bir ikilemle gün boyu bakışıp durduk.
“Berk bak bu konu çok önemli evladım, sınavda ağırlıklı olarak soru buradan gelecek.” Dedi hoca. “Hocam cidden çok zor, en ufak bir şey anlamıyorum nasıl yapmamı bekliyorsunuz benden?” dediğinde hoca biraz düşündü ve “Aslında aklımda bir şey var çocuklar.” Dediğinde herkes neymiş diye sormaya başladı. Galiba gerçekten anlamayanlar çoktu.
“Diyorum ki sizi ikili gruplara ayırayım ve sınava kadar yani 2,5 hafta boyunca birlikte çalışın. Her gün de ne kadar soru çözüp neleri anladığınıza dair rapor hazırlayıp bana verin. Ne dersiniz?” diye sordu.
“Hocam bu harika bir fikir ya lütfen yapalım lütfen.” Dedi sınıftan biri ve birkaç kişi hariç diğerleri de ona katıldı. “Tamam o zaman. Dersin bitmesine az kalmış, gruplarınızı belirleyelim. Derste iyi ve daha az iyi olanları eşleştireceğim, bu sayede daha fazla şey öğrenebilirsiniz birbirinizden çocuklar. Başlıyorum. Asiye- Doruk, Oğulcan- Harika, Süsen- Aybike, Melisa- Talya, Burak- Ece ve son olarak da Ömer- Berk. Gruplar bunlar çocuklar.”
Kızıl “hocam Ömer bana ne öğretebilir ki? Eminim ben bile ondan daha iyimdir.” Dediğinde hoca “Ömer diğer okulunda okul birincisiymiş Berk. Ayrıca matematik notları da hep 100. Seninki de genelde zayıf olduğu için anca eşitleyebildim ikinizi ve itiraz kabul etmiyorum, hadi görüşürüz çocuklar.” Dedi ve sınıftan çıktı.
Kızıl’a baktığımda yüzünün kızardığını ve gözlerini benden kaçırdığını gördüm. Şu an acayip eğleniyordum bu durumla. “Ya sen şu Berk’e bak ya hem notları berbat hem de eş beğenmiyor beyefendi.” Dedim ve Oğulcan ile gülmeye başladık.“Eşmiş hah sen kimsin ki bana denk olacaksın Ömercik, bak işine hadi.” Dedi. “Yok biz zaten denk değiliz Kızıl, ben senden çok daha iyim. Unutma ben seni çalıştıracağım, sen benden öğreneceksin.” Dedim ve çantamı alıp sınıftan çıktım.
Bugün onlara bir ders verecektik, biraz çocukça olacaktı ama elimizden daha fazlası gelemezdi. “Ömer hadi biri görecek bitir artık şunu.” Diye seslendi Oğulcan. “Tamam lan bitti bitti bu son.” Dedim ve işimi bitirip hemen ayağa kalktım. Sonra da hemen oradan uzaklaştık. Eve doğru yürürken Oğulcan “Acaba gördüler mi Ömer? Çok merak ediyorum suratlarını ya keşke bir köşede izleseydik.” Dedi. “He Oğulcan izleseydik. Sonra bizi görüp hemen anlasalardı. Oğlum zaten bizden başka takıştıkları mı var ki en azından bir kanıtları olmayacak bizim yaptığımıza dair öyle düşün.” Dedim. “Doğru söylüyorsun kuzen. Aman yarın görürüz nasıl morarmışlar hahahah.
Neyse hadi ben eve kaçır karnım çok aç görüşürüz Ömer’im.” Dedi ve evlere dağıldık. Aslında yaptığımız çok basit bir şeydi. İkisinin de arabalarının tekerleklerini küçük bir bıçak ile patlatmıştık. Hem zenginlerdi canım bir iki tekerlekten bir şey olmazdı.
Dediğim anda telefonuma mesaj geldi. Tam tahmin ettiğim gibi Kızıl’dandı.
Kızıl: Ömer sen bittin yarın okula gelme sakın!
Ömercik: Ne oldu Kızıl yine gelmişler sana.
Kızıl: Bir de bilmiyormuş gibi davranma bana. Aptal değilim herhalde, bu tekerlekleri sen ve o beyni eksik kuzeninin patlattığını biliyorum.
Ömercik: Yavrum ben seni cidden anlamıyorum ya ne tekeri ne patlatması.
Kızıl: Ömer sana öyle bir şey yapacağım ki hayatın boyunca bundan kurtulamayacaksın. Bekle tamam mı?
Ömercik: Senden veya bir başkasından korkmuyorum Berk buna emin olabilirsin. Heyecanla bekliyor olacağım.
Yazdım ve sohbetten çıktım. Bu kadar sinirlenip büyütülecek bir şey yoktu ortada ama o çok ciddiye almıştı. Onun böyle yapması benim de sinirlerimi bozmuştu. Ne güzel bir iki dalga geçip eğlenecektim. Bütün keyfimin içine sıçmıştı aptal Kızıl.
Telefonu masaya bırakıp abime selam verdim ve üstümü değiştirmeye başladım. “Nasılsın abi, nasıl geçti günün.” Diye sordum abime. “Yorucuydu yine çok ağır şeyler taşıtıyorlar her yerim ağrıyor.” Dediğinde çok üzüldüm. Keşke okula gitmeseydim ve ben de çalışsaydım diye geçirdim içimden. Aslında yarı zamanlı da çalışabilirdim. “Abi bak sen çok yoruluyorsun kendini daha az yoracak bir işte çalışsan da ben de mi yarı zamanlı olarak çalışıp eve destek olsam ha ne dersin?”
“Ömer bak yapma böyle bunu bir daha duymak istemiyorum. Ben varım ve olduğum sürece de sizin için elimden geleni yapacağım tamam mı? Sen de derslerine çalışıp beni mutlu edersin.” Dediğinde kalkıp ona sarıldım. “İyi ki varsın abicim. Seni çok seviyorum.” Dedim ve yemek için masayı hazırlayıp oturduk.
Yemek bittikten sonra ders çalışmaya oturmuştum ama aklımda matematik çalışması için Kızıl ile grup olduğum dönüp duruyordu. Ona sorup ne zaman ve nerede çalışacağımızı ve ona göre de plan yapmamız gerektiğini öğrenmem gerekiyordu. Ama en son konuşmamızdan sonra yazmak istemiyordum. Adam resmen beni açık açık tehdit etmişti anasını satayım. Hayır yani eski okulda olsak en fazla dayak yerdik ama bunlar zengindi ve kavgayla da pek alakaları yoktu. Ne zaman ne yapacağı belli olmazdı bu çillinin.
“Of bu çocuğun cidden beyni yok ya ben ikna oldum buna.” Dedi Asiye. “Ne oldu kız kimmiş o?” diye sordum. “Doruk. Ya çocuğa diyorum ki ilk konudan başlayalım hem hepsini çalışmış oluruz. O da bana yok ya bence üçüncü konudan başlayalım diyor. Tamam diyorum o konuyu söyle ben ona göre bugün bir çalışayım. Ben ne biliyim sen öğretecek değil misin senin bilmen gerekiyor diyor. Şaka gibi salak bir çocuk ya.” Dediğinde gülmeye başladım.
“Vallahi Asiye’m sana kolay gelsin. O çocuğun bir zekasızlığı vardı zaten.” “Umarım kolay gelir yoksa bir tek o zayıf almaz bu sefer ben de zayıf alırım kesin.” Dedi ve Aybike çağırınca bahçeye çıktı.
Benim de artık bir plan yapmam gerekiyordu ve bunun yine ona yazmam gerekiyordu. Derste kötü olan oyken ben niye bu kadar sorumluluk alıyordum anlamamıştım. Gerçi ben yazmazsam o illa ki yazacaktı. Çünkü derslerini önemsediğini düşünüyordum ve bir dersten kalmak isteyeceğini düşünmüyordum.
Neyse artık sabah okulda konuşurduk, madem o önemsemiyordu ben de o kadar hevesli gibi davranmayacaktım.
*Yanlışlar için özürlerrr <333*