Alarm çalar çalmaz kapattım ve yataktan doğruldum. Bugün çok önemli bir gündü ve o yüzden haftasonu olmasına rağmen erken uyanmıştım. Yaklaşık 2 saat sonra Kızıl'ın annesi ve babası boşanacaktı. Oraya gidip yanında olmam gerekiyordu, çünkü bana ihtiyavı olacaktı.
Odamdan çıktım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odama girdim ve kıyafet ayarlayıp giymeye başladım. Giyindikten sonra elime telefonu aldım Berk'e mesaj attım.
Ömercik: Günaydın birtanem.
Kızıl: Günaydın. Neden bu saatte uyandın Ömer?
Ömercik: Yanında olmak istiyorum Berk. Tabi izin verirsen.
Kızıl: Aslında söylemek istemiştim ama seni yormak istememiştim. Gelirsen çok iyi olur. Buna ihtiyacım var.
Ömercik: Ne yorulması canım benim. Sen benden her şeyi isteyebilirsin unutma. Ne zaman çıkarsınız?
Kızıl: 15 dakikaya çıkıyoruz. İyi ki varsın.
Ömercik: Tamam yavrum orada görüşürüz. Sen de iyi ki varsın. Çok seviyorum seni.
Yazdım ve sohbetten çıktım. Aynada saçımı düzelttim ve banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Telefonumu ve cüzdanımı alıp kapıya doğru ilerledim.
"Ömer, hayırdır abicim bu saatte." diye sordu abim. Yine sorguya çekilecektim. Arkamı döndüm ve cevapladım. "Arkadaşımın annesi ve babası boşanacak da ben de yanında olmak istiyorum." dediğimde abim anlamayarak baktı. "Sen ne alaka? Boşanırlar sen de okulda konuşursun. Oraya gidip de ne yapacaksın?" "Abi, benim için önemli arkadaşım. Yanında olmak istiyorum, öyle kuru teselli cümleleriyle geçiştiremem. Şimdi de acelem var çıkmam lazım. Hadi görüşürüz." dediğimde kolumdan tuttu.
"Ömer, arkadaşım da arkadaşım başka bir şey dediğin yok. Ayrıca bu arkadaşım dediğin çocuk size zorbalık yapmamış mıydı? Nasıl böyle şeyler yapabiliyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım ve kolumdaki elini uzaklaştırdım. "Evet oldu bir şeyler ama karşılıklı oldu. Ayrıca ne zamandan beri arkadaşlarımı sorgular oldun? Hayır bu kadar birbirimize karışıyorduk da ben mi hatırlamıyorum?" "Git Ömer ama gelince konuşacağız bu konuyu." dedi ve odasına girdi. Sinirle kapıyı açtım ve çıktım.
Hayır yani her gün saçma sapan sorular sorup beni deli ediyordu. Önceden olsa arkadaşsınız olur öyle şey der geçerdi. Şimdi en ince ayrıntısına kadar soruyordu. En sonunda sevgilim olduğunu söyleyetecekti bana anasını satayım.
Durağa gittim ve ilk gelen otobüse bindim. Kesin onlardan sonra varacaktım ama en azından duruşmaya vardı.
Duruşma başlamıştı ve ben de bahçede oturuyordum. Berk çok gergindi, içeri girmeden sarılmak istiyordum ama gelirken otobüs bozulmuştu ve ben 1 saat başka otobüs beklemiştim ve en sonunda da geç kalmıştım.
Az sonra kapıdan çıktıklarında ayağa kalktım. Babası tıpkı Berk gibi uzun boylu ve yakışıklı bir adamdı ama çok sinirli ve otoriter duruyordu. Berk'e yaklaşıp sarıldı ve sonra da Ayla Hanım'ın elini sıktı, ardından da arabasına binip gitti.
Berk'e baktığımda yürüyerek bana yaklaştığını gördüm ve ben de onun yanına gidip direkt sarıldım. "İyi misin?" diye fısıldadım kulağına. "Bilmiyorum. Sadece buradan gitmek istiyorum." dediğinde daha sıkı sarıldım.
"Ömer, hoşgeldin canım." dedi Ayla Hanım ve kollarımızı ayırdık. "Teşekkür ederim. Geçmiş olsun." dediğimde gülümsedi. "Sağol tatlım. Neyse benim işe gitmem lazım çocuklar, Berk sen eve gidersin hayatım." dedi ve o da arabasına binip gitti. Hiçbir üzgünlük belirtisi görememiştim. Tamam eşi için üzülmeyebilirdi ama çocuğu vardı. Yani ikisi de çok duygusuz gibiydi.
Berk'e döndüğümde giden arabanın arkasından bakmaya devam ettiğini gördüm. Kırılmıştı, öyle bakıyordu. "Hadi gidelim buradan birtanem." dediğimde kafa salladı ve taksi bulup bindik.
Berk'in evine gelmiştik ve geldiğimizden beri dizimde yatıyordu. Ben de güzel saçlarını okşuyordum. Pek konuşası yoktu o yüzden ben de ısrar etmemiştim ama artık sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı. İçine atmasını kendini üzmesini istemiyordum.
"Yavrum, hadi kalkalım da bir şeyler yiyelim ha ne dersin?" dediğimde "canım istemiyor ama sen yemek istersen kalkabilirim." dedi sessizce. "Berk, böyle sessizce durman beni çok üzüyor. Konuş, anlat dinleyeyim." dediğimde omuz silkti. "Anlatacak bir şey yok ki. Boşandılar ve aynı olan hayatımız devam ediyor işte." dediğinde kafamı eğdim ve saçlarından öptüm.
"Beni ne kadar umursadıklarını, sevdiklerini gördün mü Ömer?" dedi ve doğruldu. Gözleri dolmuştu. Elimi yanağına koydum ve okşadım. "Hani bana çok umursamazsın diyorsun ya. Onlar gibi olmaya çalışıyorum sanırım ama pek beceremiyorum." dediğinde gözünden bir yaş akıp gitmişti. Yaklaştım ve sarıldım.
"Her gün böyle geçiyor aslında ama ne biliyim hiç mi sevmiyorlar diye düşünüp duruyorum. Çok kırıldım Ömer. İkisi de öylece bırakıp gitti beni orada. Hiç sormadılar bile ne hissetiğimi ne düşündüğümü. Sorsalardı belki anlatırdım." derken ağlıyordu.
Hiç alışık değildim onun bu hallerine. İyi ce sardım kollarımı ve saçlarını öptüm. Söyleyebilecek teselli cümlelerim yoktu ama en azından yanındaydım. Böyle hissedebilirdi. "İyi ki varsın Ömer." "Sen iyi ki varsın birtanem. Ben yanındayım hep."
🤧😞💙💗