Masadaydık ve yemek yiyorduk. Eve geldiğimden beri canım sıkkındı ama belli etmemeye çalışıyordum. Çünkü abimin son zamanlarda gözü üstümdeydi ve sürekli bir şeyler soruyordu.
"Asiye sen bugün niye geç gelmiştim abicim?" diye sordu abim. "Doruk'un yanındaydım abi. Biraz vakit geçirdik." dediğinde abim gülümsedi. "İyi yapmışsınız. Hem senin de havan değişmiştir." dediğinde kaşlarımı çattım. Doruk buraya geldiğinde kıyameti koparan abim şimdi iyi yapmışsın diyordu. Üstelik Doruk'un da nasıl biri olduğunu biliyordu. Herkesin garezi bir banaydı anasını satayım.
"Ee Ömer Berk nasıl?" diye sorduğunda elimdeki kaşığı bıraktım ve abime döndüm. Ne alakaydı şimdi. "İyi abi de ne alaka?" diye sordum. "Geçen gittin ya yanına. Boşanma işi yani. Ne oldu diyorum destek olabildin mi?" dedi alay ederek. Zaten sinirliydim iyice beni deli ediyordu. "Bu seni ilgilendirmez. Hatta hiç kimseyi ilgilendirmez." dediğimde kaşlarını çattı. "İlgilendirir. Kardeşimin ne bok yediğini bilmem gerekiyor." "Abi, benimle düzgün konuş. Abimsin diye sesimi çıkarmıyorum ama iyice saçmalamaya başladın." "Ömer defol git odana beni deli etme." diye bağırdığında ayağa kalktım. Sanki çok meraklıydım sana. Sinirle odama girdim ve kapıyı çarptım.
Şarjda olan telefonu çıkarttım ve elime aldım. Kızıl 2 kere aramıştı. Sessizde olduğu için duymamıştım. Çok sinirliydim ama yine de konuşmak istiyordum. Ona sinirliyken bile, ona ihityaç duyuyordum. İsmini buldum ve arama tuşuna bastım ilk çalışta açmıştı.
Berk: Alo Ömer.
Ömer: Beni aramışsın, duymadım.
Berk: Duymadın mı yoksa bilerek mi açmadın?
Ömer: Duymadım Berk. Sana sinirliyim evet ama habersiz bırakmam.
Berk: Tamam. Şey ben bizim minik çocuğu özlemiştim de onun için aramıştım. Yani görmek istiyorum görüntülü konuşma imkanımız var mı?
Diye sorduğunda düşündüm. Şimdi konuşsak dışarıya çok ses gidecekti ve zaten beni sinir eden abim bu sefer Berk'e de bir şey söyleyecekti ve bende şarteller iyice atacaktı.
Ömer: Maalesef müsait değilim.
Berk: Müsait değilsin? Peki.
Dedi tripli bir sesle. Sanırım bugün cidden belamı bulma günümdü.
Berk: Neyse kapatıyorum ben. Sen de ne yaparsan yap.
Dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Derin bir nefes aldım ve telefonu yatağa koydum. Az sonra bildirim geldiğinde açtım ve baktım. Berk atmıştı.
Kızıl: Sana kızgınım şuan ama en azından bir fotoğrafını atamaz mısın.
İstemsizce bu hareketleri beni yumuşatıyordu. Tekrar bildirim geldiğinde baktım.
Kızıl: Fotoğrafını derken seninki değil yani. Kedimizin fotoğrafını.
Manyak çocuk ya bir de açıklama yapıyordu. Başka şeylere yapmadığı açıklamayı en basit şeye yapıyordu. Bak yine olay aklıma gelmişti ve sinirlenmiştim. Kafa salladım ve kamerayı açtım. Yatağında uyuyan miniğin yanına gittim ve ses çıkarmadan birkaç fotoğrafını çektim. Mesajlara girdim ve yolladım. Fotoğrafları anında görmüştü.
Kızıl: Yicem bunu ya. Ömer isim koyalım artık ya.
Ömer: Hallederiz. Gitmem lazım şimdi. İyi geceler.
Kızıl: İyi git.
Yazdı ve anında sohbetten çıktı. Ben de telefonu kapattım ve kenara koydum. En iyisi uyumaktı ve hiçbir şey düşünmemekti.
Sabah olduğunda hazırlandım ve direkt çıktım. Abimle karşılaşmak istemiyordum. Bunun için de herkesten önce çıkmak istemiştim. Otobüse bindiğimde cebimden telefonumu çıkardım ve mesajlara baktım. Dünkü konuşmamızdan sonra ikimiz de bir şey yazmamıştık. Güya ben trip atıyordum ama daha çok trip yiyordum.
Okula vardığımda otobüsten indim ve kapıya doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde kantine gittim ve bir çay söyledim. Çayım geldiğinde teşekkür ettim ve bir masaya geçip oturdum. Kantinde hiç kimse yoktu. Demek ki çok erken gelmiştim. Çayımı yudumlarken kantinden içeri Berk girdi. Birden yönünü değiştirdi ve benim olduğum masaya gelip oturdu.
"Günaydın Ömer." dediğinde kafamla yanıt verdim. "Küs müyüz hala?" diye sorduğunda kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım. "Berk, sen bu durumda olmamamız için bir şey yapmadın. Üstelik dünden beri sen de bana trip atıyorsun." dediğimde ofladı. "İyi de ben bir şey yapmadım ki. Geçmişimde yaşadığım olay seni niye bu kadar geriyor? Ben sana soruyor muyum kimle ne yaptığını?" Dediğinde yine sinirlenmiştim. Hala beni anlamamıştı.
"Bak geçmişinde ne yaşadığın beni ilgilendirmiyor zaten ama senin geçmişin bugün de önümüze çıkıyorsa bir şeyler geçmişte kalmamıştır. Anlatabiliyor muyum?" "Evet ama ben mi dedim ona yanıma gel diye? Senden hoşlandığımı anladığımdan beri hiç kimseyle konuşmadım bile." "En çok da ne canımı sıktı biliyor musun? Bana sürekli biz olmayız. Hayaller kurma derken başkalarına istediğin kadar alan açmışsın." "Ömer hiçbiri ciddi değildi. Seninle kurduğum bir bağ olmadı kimseyle aramda. Günlük şeylerdi yani günlük derke-" "Berk yeter yeter senin ilişkilerini dinlemek istemiyorum. Duygusal veya değil. Olmuş işte. Hayır olabilir ama of."
"Çünkü güveniyordum onlara." dediğinde hayal kırıklığına uğradım. "Güveniyordun? Ya ben köpek gibi aşıktım ama sen günlük dediğin insanlara mı güvendin." "Öyle değil Ömer. Korktukları şeyler vardı ve aramızda ne geçerse geçsin kimseye anlatmayacaklarına emindim. Ayrıca kusura bakma ama suçlu olmadığım bir olayda bile sana anlattığım her şeyi herkes öğrendi. Nasıl gözüm kapalı güvenebilirdim ki?" dediğinde sinirle güldüm.
"Ne o yoksa yaptığım daha doğrusu yapmaya kalktığım şey seni tatmin etmedi mi? Ne yapayım şimdi ben, sana tekrar güvenmek için ne istersin?" dediğimde "Ha yani bana bedel ödetmek istiyorsun. Ne yaptın yoksa ses kaydı falan mı aldın? Onu mu yaymak istiyorsun?" dediğinde kafamı sinirle salladım. "Sen beni anlamıyorsun ve gördüğüm gibi hala da güvenmiyorsun." "Asıl sen beni anlamıyorsun ve sürekli suçluyorsun."
"Haklısın. Bence daha fazla konuşmamıza gerek yok. Anlaşamıyoruz çünkü." dedim ve gitmek için ayağa kalktım. "Bir de ayrıl istersen benden Ömer tam olsun." dediğinde gözlerine baktım. Sonra da kafamı çevirdim ve kantinden çıkmak için adım attım.
"Git Ömer. Bittiğini daha iyi söyleyemezdin." dedi ve hızlıca yanımdan geçip gitti. Gözümden akan yaşı sildim ve hava almak için bahçeye yöneldim.
😭😭💙❤