Şüphe

167 12 11
                                    


Berk, Tolga ve Kaan ile oturmuştu ve onlarla sohbet ediyordu. Ben de Asiye'nin yanındaydım. "Bugün geleceksin değil mi Ömer?" diye sorduğunda kafa salladım. "Geleceğim fıstığım ama çıkışta işe gitmem lazım." "Çok sevindim iş bulmana ya. Evi ne zaman bakacaksın?" "Haftasonu bakarım büyük ihtimalle. O zaman biraz boşluğum var." dediğimde kafa salladı.

"Benim sana bir şey söylemem lazım." "Söyle canım." "Doruk, uzun zamandır benden hoşlandığını söylüyor." dediğinde iç çektim. Pek hazzetmiyordum o çocuktan ama kardeşime de karışmazdım. "Sen peki?" "Bilmiyorum. Bir şeyler hissediyor gibiyim ama emin değilim güvenmek konusunda." "Hmm. Haklısın aslında. O zaman zamana bırak." dediğimde güldü. "Sevgilisi olan birine göre harika tavsiye veriyorsun." dediğinde ben de güldüm. "Ne yapayım Asiye? Anca bu kadar." "Tamam tamam. Ben ara ara senden alırım tavsiyeleri." dediğinde çayı elime alıp arkama yaslandım.

Berk çaprazımda oturuyordu ve Kaan'ın anlattığı bir şeye gülüyordu. Ona bakarken Sarp yanımdan geçip onların masasına doğru ilerledi ve yanlarına oturdu. Üstelik Berk'in yanına oturmuştu. Kaan ve Tolga ile tanışıp sohbete katıldı.

"Ömer, Süsen mesaj atmış. Aybike ile kütüphanedelermiş de yanlarına gidiyorum." dediğinde kafa salladım ve kalkıp gitti. Tekrar onlara döndüğümde Sarp'ın elini Berk'in saçında gördüm. Elimdeki çayı bırakıp yanlarına gittim.

"Çek o elini." dediğimde elini çekip şaşırarak bana baktı. "Ömer ne oluyor?" diye sorduğunda Berk, ona döndüm. "Kalk hadi." dediğimde kaşlarını çattı. "Berk, kalk." "Hangi hakla emir veriyorsun sen ya?" dediğinde ona döndüm. "Bana bak lan. Karışma. Duydun mu kes sesini." dedim ve Berk'in kolundan tuttum. "Hadi Berk. Kalk gidiyoruz." dediğimde elimi kolundan çekti ve ayağa kalktı. "Kusura bakmayın." deyip yanımdan geçip yürümeye başladı. Parmağımı kaldırıp Sarp'a döndüm. "Bir daha Berk'e yaklaştığını, ona herhangi bir şekilde dokunduğunu görürsem seni çok fena hırpalarım. Duydun mu?" dediğimde kokuyormuş gibi kafasını eğdi.

Yanlarından geçip Berk'in peşinden gittim. Lavaboya girmişti. "Tatsızlık çıkmasın diye kalktım o masadan ama sen, sen benimle böyle konuşamazsın Ömer." dedi sakin olmaya çalışarak. "O çocuğun elinin senin saçında ne işi vardı Berk?" diye sorduğumda güldü. "Saçların yumuşak gözüküyor dedi. Ben de dokun istersen dedim. Sadece bu Ömer." dediğinde sinirle güldüm.

"Ya niye dokunuyor sana ya. Niye izin veriyorsun?" "Ömer kafayı mı yedin ya? Alt tarafı saçıma dokundu." "Dokunmayacak işte. Duydun mu istemiyorum sana kimsenin dokunmasını. Ayrıca o şerefsizin sana nasıl baktığını gördüm Berk. Uzak duracaksın ondan." "Nasıl bakıyor ya? Sabahtan beri aynı şeyi saçmalayıp duruyorsun." "Ya gözüyle yiyor resmen. Sapık gibi sürekli sende gözleri." dediğimde bana yaklaştı.

"Kendi özgüvensizliklerini başkalarına bağlama Ömer. Sana milyon kez dedim ilgilenmiyorum diye. Ayrıca dün bir bugün iki. Çocuk bana aşıkmış gibi saçmalıyorsun." dediğinde uzaklaştım. "Kendi özgüvensizliklerim. Haklısın. Saçmaladım." dedim ve kapıyı açıp çıktım.


"Ömer, niye beni beklemiyorsun." diye seslendi arkamdan. Hala söylediği o cümleye bozuktum. Yaklaşıp kolumdan tuttu ve önüme geçti. "Ömer sana diyorum niye beklemiyorsun?" "İşe gideceğim." "Tamam ben seni bırakacağım." "Yok ben giderim kendim." dediğimde kollarını göğsünde birleştirdi.

"Trip mi yiyorum şuan?" dediğinde yaklaşıp alnından öptüm. "Bugün biraz özgüven toplamam lazım. O yüzden bırak da kendi başıma gideyim." "Off Ömer. Sinirle söyledim. Hem özür dilerim tamam mı?" "Tamam." dedim ve yürümeye başladım. Peşimden geliyordu. "Ne tamam? Yine sustun. Bak bir de bugün eve gideceksin akşam ve göremeyeceğim." dediğinde durdum. Durunca bana çarptı.

Kabuk BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin