Kolyeyi de Al

153 14 17
                                    

"Selaaaam." diyerek içeri girdiklerinde anlayamayarak bakakaldım. Süsen, Kaan, Tolga ve Aybike toplanıp bana gelmişlerdi. Kapıyı kapatıp arkalarından salona geçtim.

"Kusura bakma Ömer. Çok ısrar ettiler." dediğinde Tolga ona döndüm. "Yok kusur değil de haber verseydiniz keşke bir şeyler hazırlardım." Süsen sehpaya koydukları poşeti gösterip "aldık biz bir şeyler." dedi. "Berk yok mu?" diye sordu Kaan. "Yok." dediğimde "ee ara da gelsin. Vakit geçiririz hep birlikte." dedi. "Gelmez o aramız iyi değil." dediğimde Aybike hariç hepsinin yüzü düştü. Aybike zaten biliyordu ve "düzelmedi mi hala?" diye sordu. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Şey biz bilmiyorduk. Aybike de bir şey söylemeyince..." dediğinde Süsen, Aybike "aşkım barışmışlardır diye düşündüm. Ondan bir şey demedim." dedi.

"Neyse hoşgeldiniz siz. Ne içersiniz su koyup geleyim." dediğimde hepsi farketmez dedi ve ben de getirdikleri poşeti alıp mutfağa geçtim. Cebimden telefonumu çıkarıp Berk'in numarasına baktım. Acaba arayıp çağırsaydım gelir miydi? Gerçi en son gitmesini istemiştim. Asla gelip de gülüp eğleneceğini düşünmüyordum.

Telefonu masaya bırakıp kayanaması için su doldurdum ve fişe taktım. Telefonu tekrar alıp mesajlara girdim. Acaba annesi bugün evde miydi? Yalnız kaldığında, özellikle babası gittikten sonra moodu çok düşüyordu. Her şeyi bir anlık da olsa unutup yazmaya başladım.

Ömercik: Berk, bizimkiler geldi. Hadi sen de gel birlikte oturalım.

Yazdığımda tek tik oldu. İnterneti kapalıydı. Açınca umarım bir şey yazardı. Arkadaşlarımı daha fazla bekletmemek için mutfaktan çıkıp yanlarına gittim. Onlar konuşurken elimdeki telefona bakıyordum ara ara. Hala bir mesaj yoktu. Üstelik internetini bile açmamıştı.

"Ömer, annemler sorarsa bugün sende kaldığımı söyle tamam mı? Süsen'e gideceğim." dediğinde Aybike, sırıttım. "Beni de günahına ortak ediyorsun yani." "Evet kuzen. İtirazın varsa söyle ya da sonsuza kadar sus." dediğinde elimle ağzıma fermuar çektim. "Sen hadi gel bana yardım et de içeçek ve yiyecekleri hazırlayalım." dediğimde ayağa kalktı ve birlikte mutfağa girdik.

Telefona bir daha bakıp masanın üzerine koydum ve kaynayan suyu aldım. "Senin moral çok bozuk belli." dediğinde sıkıntıyla kafa salladım. "E madem bu kadar takıyorsun, arasana." "Mesaj attım ama interneti kapalı." dedim ve dolaptan çay çıkarıp çaydanlığa üç kaşık attım. "Ha sen o yüzden ikide bir telefona bakıyorsun." dediğinde kynamış suyu çaydanlığa döküp ocağın altını açtım.

"Dün Sarp'la konuşurken gördüm. Beni görünce kalkıp yanıma gelme gereği bile duymadı." dediğimde kaseye cipsi boşalttı. "Ömer bir sorsaydın. Ayrıca ben sana demedim mi git sarıl diye?" "İstemezdi. Önceki gün o istemişti ve ben sarılmamıştım." "İyi halt etmişsin. Aferin." dediğinde demlenen çayın altını kapadım.

"Kantine gittiğini Doruk'a söylerken duymuştum. Lavaboya gittikten sonra yanına gidip konuşacaktım. Canının sıkkın olduğunu sana günaydın derken anlamıştım ama kantine girdiğimde o şerefsizle konuştuğunu görünce çok kırıldım Aybike. Hiç mi ciddiye almıyor beni anlamıyorum. Ben onu mutsuz, canı yanmış görünce ölecek gibi oluyorum resmen ama o tartışımızın ertesi günü Sarp'la oturuyor. Gerçekten anlamıyorum." dediklerimi dinleyip yanıma geldi ve bana sarıldı.

"Ben cidden neler olduğunu tam bilmediğim için pek bir şey diyemiyorum Ömer ama yine bir sebebi vardır. Berk'i en iyi sen tanıyorsun ve sormadan, konuşmdan da öğrenemezsin." dedi ve benden ayrılıp tabakları içeri götürdü.

Haklıydı benim ne yapıp edip bugün Berk ile konuşmam lazımdı. Konuşmasak bile görmek istiyordum daha fazla uzak kalamazdım. Çayı bardaklara koyup mutfaktan çıktım ve hararetli bir şekilde sohbet eden arkadaşlarımın yanına gittim.


Kabuk BxB - ÖmBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin