*Biraz uzun oldu.*
Arabadaydık ve okula doğru gidiyorduk. Kaan gelmek istememişti ve zorla getirmiştik. Çünkü dün Tolga aradığında çok kısa konuşmuşlardı ve Kaan sonra uyumak istediğini söyleyip uyumuştu. Okula gelmek istememesinin sebebi de Tolga ile karşılamak istememesiydi.
“Ee Kaan anlatmayacak mısın?” diye sorduğumda Kaan iç çekti. “Buluşup konuşmak istediğini söyledi ama ben istemedim.” dediğinde Berk “Ne? Niye?” diye sordu şaşkınlıkla. “Hazır hissetmedim kendimi.” “Ama öperken gayet hazırmışsın.” dediğinde Berk ona döndüm. “Ne? Anlamıyorum şu kaçmalarınızı.” dedi. “Utandırma beni Berk. Özür diledim zaten yaptığım şey için.” dediğinde Berk'in bakışları yumuşadı. “Tamam, tamam bir şey demedim.” dediğinde okula varmıştık. Kapıları açıp arabadan indiğimizde ilerlemeye başladık.
Girişte Tolga ile karşılaşınca hepimiz durduk. “Günaydın.” dediğinde Berk ona kafa selamı verdi. “Kaan konuşalım mı biraz?” dediğinde Kaan kafasını kaldırmadan sağa sola salladı. “Ne zaman sorumluluk almayı düşünüyorsun peki?” diye sorduğunda, Kaan kafasını kaldırıp ona baktı. “Hazır değilim ama konuşmaya.” dediğinde Tolga alayla güldü ama sinirliydi. “Beni öperken gayet hazır görünüyordun oysa ki.” dediğinde Kaan tekrar kafasını eğdi ve ellerini önünde birleştirdi.
“Üzgünüm. Özür dilerim.” dediğinde araya girdim. “Tamam Tolga. Dersten sonra konuşursunuz.” “Sen karışma. Hatta mümkünse Kaan ile aramızdaki herhangi bir şeye hiç kimse karışmasın. Sadece bizi ilgilendiriyor.” dediğinde kaşlarımı çattım. Yine gelmişlerdi bu çocuğa. Berk yaklaşıp elimi tuttu. “Bizi ilgilendirmeseydi olanı biteni bilmezdik. Ayrıca lütfen Ömer'le düzgün konuş, kötü bir şey söylemiyor.” dediğinde Tolga derin bir nefes aldı. “Kötü veya iyi yapmasın yorum.” dedi ve Kaan'a döndü. “Sen de gerçekten sorumluluk aldığın zaman konuşalım. Belli ki korkaksın.” dedi ve yanımızdan geçip merdivenleri çıkmaya başladı. Kaan dolu gözlerini silip “ben bir lavaboya gideceğim. Sınıfta görüşürüz.” dedi ve yanımızdan ayrıldı.
“İyi bir insan olmamak için bir an daha yaşadık görüyor musun Ömer?” dediğinde Kızıl güldüm. Ellerimizi ayırıp kolumu omzuna attım. “Senin yanındayken kötü de olabilirim Kızıl.” yüzüne biraz daha yaklaştım. “Beni kötü bir çocuk yap Kızıl. Hatta becermezsem cezalandır.” diye fısıldadığımda dudağıma yaklaştı “beni zorluyorsun Ömer. Zaman, mekan dinlemiyorsun artık.” dediğinde sırıttım. Zil çaldığında biraz uzaklaştık ve gülüşerek sınıfa yürümeye başladık.
“Hocam, şimdi bunları öğrenmek ne işimize yarayacak?” diye sordu Oğulcan. Göz devirdim ve Berk'e döndüm o da göz devirdi. Eskiden olsa dediği şeylere gülerdim ama artık itici geliyordu. “Evladım, sınavdan yüksek almanı sağlayacak. İlk aşamada bu yeterli zaten.” dediğinde oflayıp sustu.
“Evet, biraz konuşalım. Hayatınızdan bahsedin bana. Süsen, seninle başlayalım.” dediğinde Süsen eline yasladığı başını kaldırdı ve hocaya döndü. “Hocam ben iyim. Yani ders falan çalışıyorum, arada sevdiklerimle vakit geçiriyorum. Bu kadar.” dediğinde hoca kafa salladı. “Peki hayatında son zamanlarda olan en kötü olayı anlatır mısın?” dediğinde düşündü. “Sevdiğim biriyle aramız bozuk.” dediğine Aybike'ye döndüm. Önündeki defteri karalıyordu sıkkın bir şekilde.
“Düzeltmek için çabaladın mı?” “Hayır. Çünkü hatalı olan ben değilim.” dediğinde Hoca “ya onu kaybedersen.” dediğinde Süsen kafasını eğdi. “Bilmiyorum.” dediğinde “o zaman sen de affetmek için çabala canım.” dedi ve bana baktı.
“Ömer, senin son zamanlarda hayatın nasıl gidiyor?” diye sorduğunda son 1 aydır yaşadığım berbat şeyler aklıma geldi ama hepsinin sonunda sadece yüzü gülen bir Berk vardı. “Karışık hocam. O kadar fazla duyguyu bir arada yaşadım ki anlatamam.” dediğimde kafa salladı.