"Ömer, sence benim boyum kısa olsaydı daha güzel olur muydum?" Sorduğu soruya bak ya. "Sen her halinle güzel olurdun Kızıl." dediğimde güldü.
Onun evindeydik ve ben kahve yapıyordum. Biraz açılması lazımdı. "Sen de bana iyi yürüyorsun ha farketmedim sanma." dedi parmağını bana doğru sallayarak. Yanına gittim ve oturdum. Kahveyi önüne koydum. "Hadi canım sen de. Nereden anladın acaba sana yürüdüğümü? İç bakalım bunu, bitecek hepsi." dediğimde kafa salladı ve içmeye başladı.
Bir yudum aldıktan sunu yüzünü ekşitti. "Acı bu. Çok acı yapmışsın." dedi. Yaklaştım ve ekşittiği yüzünü öptüm. "İç sen yavrum, iyi gelir." dediğimde yavaş yavaş içmeye devam etti.
O kahvesini içerken ben de ayağa kalktım ve her geldiğimde gördüğüm plağın yanına gittim. Çok güzel görünüyordu ve salondaki en güzel eşyaydı. "Kızıl, bu çalışıyor mu?" diye sorduğumda kafa salladı. Plakta Zeki Müren'den bir parça vardı. Çalıştırdım ve şarkı çalmaya başladı.
"Gözlerinin içine başka hayal girmesin." Yanına gittim ve elimi uzattım. "Napıyorsun Ömer?" diye sordu gülerek. "Dans eder misin benimle?" diye sorduğumda ciddi misin der gibi kaşlarını kaldırdı, kafa salladığımda elimi tuttu ve ayağa kalktı. Salona doğru yürüdük ve elimi beline attım. Hafif bir ritimle dans ederken sadece birbirimize bakıyorduk.
"Süsenin evindeki partiyi hatırlıyor musun?" diye sorduğumda kafa salladı. "O gün herkes dans ederken ben de seninle dans etmeyi çok istemiştim. Tabi o zamanlar asla aklıma gelmezdi beraber dans edebileceğimiz ama cidden istemiştim." dediğimde güldü ve kafasını eğdi. Gülüşüne bayıldığımı sürekli söylemem gerekiyordu her seferinde saklamaması için. "Keşke başka bir şey isteseymişsin Ömer. Baksana gerçekleşecekmiş." dediğinde alınlarımızı birleştirdim. "İyi ki bunu istemişim. Tekrar dünyaya gelsem yine aynı şeyi isterdim Kızıl." diye fısıldadım.
Alınlarımızı ayırdı ve bana iyice yaklaştı. Dudağımın üzerinde dudaklarını hissedince nefes almayı bıraktım. Daha sonra çekildim ve ona baktım. Gözleri kapalıydı, bu sefer ben öptüm ve üst dudağını dudaklarımın arasına aldım. Tekrar ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı.
"Ömer, ben senden çok hoşlanıyorum." dediğinde kalbim gümbür gümbür atmaya başladı. Alnımı çektim ve bana bakan gözlerine baktım. Elimi elinden çektim ve sıkıca sarıldım. Kaç dakikadır dans ediyorduk, kaç dakikadır sarılıyorduk bilmiyordum ama bu an sonsuza kadar sürsün istiyordum.
Sabaha karşı eve gelmiştim ve şimdi de hazırlanıp okula gidecektim. Neredeyse sıfır uykuyla duruyordum ama enerjim tavandı. Dün harika geçmişti, resmen Berk benden hoşlanıyordu. Gerçekten gerçekti anasını satayım.
"Ömer hadi geç kalacağız." diye seslendi Asiye. "Çantamı aldım ve kapıdan çıktım. "Ömer, akşam gelince seninle konuşmak istiyorum, direkt eve gel." dedi abim. Çok ciddi duruyordu ve bir tık korkmuştum. "Bir şey mi oldu abi?" "Okula geç kalma." dedi ve kafa salladım. Kapıdan kafamda bir sürü soru işareti ile çıktım.
"Sonunda kuzen. Gelin gibi saatlerdir çıkamadın." dedi Oğulcan ve yürümeye başladık. "Arkadaş sabaha karşı geldiği için anca yetişmiştir." dedi Asiye ve sonra Aybike'nin koluna girdi. "Sabaha karşı mı? Hayırlı işler kardeşim." dedi Oğulcan ve omzuma elini koydu. "Ben de diyorum partide Süsen niye yok. Başlarda vardı ama sen çıktıktan sonra göremedim kızı. Lan ne ara arayı düzelttiniz?" dediğinde anlamazca Oğulcana baktım. Aybike'ye dönüp baktığımda sinirle Oğulcan'a bakıyordu.
"Oğulcan, Süsen ile Ömer'in hiçbir alakası yok. Daha kaç kere söylemem gerekiyor bunu sana. Salak mısın sen ya aptal gibi aynı şeyi söyleyip duruyorsun. Yeter." dedi ve hızlıca yürümeye başladı. Oğulcan'a baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm ve elimi omzuna atıp sıktım. "Boşver sinirli bir anıdır ama dediği doğru Süsen falan yok." dedim ve otobüse binmek için durağa yürümeye devam ettik.
*Umarım güzel olmuştur.💙💙*