"Evet arkadaşlar bu soruyu kim çözmek ister?" diye sordu hoca matematik dersindeydik ve 2 derstir soru çözüyorduk. Süsen el kaldırdı ve "hocam ben çözebilir miyim?" diye sordu. Şaşırmıştım pek konuşan biri değildi ve biraz çekiniyordu. "Gel Süsen." dediğinde ayağa kalktı ve soruyu çözmeye başladı. Sağ tarafıma döndüm ve Kızıl'a baktım gülümseyerek Süsen'i izliyordu. Mutlu olmuştu tahtaya çıkıp soruyu çözmesine.
"Doğru mu hocam?" diye sorduğunda hoca "doğru aferin." dediğinde Aybike alkışlamaya başlaldı. Sonra etrafına bakıp alkışlamayı bıraktı. Daha sonra da Berk "bravo Süsim harikasın." dedi ve o da alkışlayınca herkes eşlik etti. Süsen teşekkür etti ve yerine geçti. Aybike'ye baktığımda hala Süsen'e baktığını ve gülümsediğini gördüm. İç çekip Kızıl'a baktım gözgöze geldiğimizde omuz silkip gülümsedi ve önüne döndü.
Teneffüs zili çaldığında çoğu kişi dağılmıştı. Aybike ayağa kalktı ve Süsen'in peşinden çıktı. Telefonuma bildirim gelince elime aldım ve mesaja baktım.
Kızıl: Artık farkettin mi?
Ömercik: Yani dönüyor bir şeyler.
Dedim ve ona baktım gülümsüyordu.
Kızıl: Sen sadece kendinin fakındasın sanırım. :)
Ömercik: Sadece senin farkındayım. Gözüm başkasını görmüyor. Ayrıca çok güzel gülüyorsun.
Dedim ve tepkisine baktım. Gülüşünü saklamaya çalışarak bana arkasını döndü.
Ömercik: Saklanma ben görüyorum.
"Berk, çıkışta bir işin var mı? Tolga sen ben bir şeyler yapalım kanka" dedi Doruk. Telefonu elinden bıraktı ve cevap verdi. "Yani yok bir işim şimdilik. Çıkarız." dediğinde sinir oldum. Gerçi çocuğun bir hayatı vardı her gün benimle takılamazdı.
"Ömer, hadi gel kantine gidelim bir şeyler ısmarlarsın bana." dedi Oğulcan ve güldüm. "Lan sen gidelim diyorsun ben niye ısmarlıyorum?" "Alt tarafı bir tost bir de çay ya ne laf yaptın?" "İyi hadi yürü gidelim de sana bir şeyler ısmarlayayım." dediğimde kalktım ve sınıftan çıktık.
Kantine indiğimizde siparişimizi verip bir masaya geçmiştik. "Gençler, yarın bizim evde parti yapacağız herkesi bekliyorum. Konumları daha sonra atacağım." dedi bizim sınıftan biri ve gitti. Madem konumu sonra atacaktın bunu mesajda yazsaydın ya. Of aman ben de nelere takılıyordum.
"E Ömer napıyoruz gidiyor muyuz?" diye sordu Oğulcan. Berk'e bağlıydı. O giderse ben de giderdim, yoksa ne işim vardı. Hem sıkılırdım canım ne alaka yani. "Bilmiyorum Oğulcan bir yarın olsun da düşünürüz. "Lan ne düşünmesi ya? Mis gibi eğlence. Gideşim işte." dediğinde göz devirdim ve gelen çayımdan bir yudum aldım. "Bakarız işte Oğulcan. Daha yarına çok var." "Of Ömer ya aynı babam gibi konuşuyorsun." "Neyse hadi ye de kalkalım. Derse geç kalmayalım" dedim ve yemeye devam etti.
"Asiye ben bitirdim bulaşıkları odama gidiyorum." dedim ve mutfaktan çıktım. Odama girip kapıyı kapattım ve elime telefonu aldım. Bugün Kızıl ile konuşamamıştık ve çok özlemiştim. İsmini buldum ve arama tuşuna bastım. Çaldı, çaldı ve açtı.
Berk: Alo
Ömer: Alo Berk napıyorsun?
Berk: İyiyim. Takılıyoruz bizimkilerle.
Ömer: Hmm. Ne yapıyorsunuz ki?
Berk: Doruk'un evindeyiz. Oyun falan oynuyoruz. Sen ne yapıyorsun?
Ömer: Evdeyim. Yemek yedim. Şimdi de seni merak ettim aramak istedim. Rahatsız etmedim di mi?
Berk: Hayır rahatsız falan etmedin. Sanırım beni özledin.
Dedi muzip bir sesle. Beni çok iyi tanıyordu, gülümsedim ve görmese de kafa salladım.
Ömer: Özledim tabi. Sen özlemedin mi beni yavrum?
Berk: Bilmem. Belki. Ayrıca yine mahalle çocuğu mooduna geçtin. Yavrum falan.
Ömer: Senin hoşuna gidiyor. Ben de söylemek istiyorum. Hoşuna gitmiyor mu yoksa?
Berk: Yani gidiyor biraz yalan yok, yavrum.
Dedi ve güldü. Keşke şuan yanımda olsaydı da doya doya öpseydim. İyice pamuk şeker gibi olmuştu.
Ömer: Kızıl, yarın akşamki partiye gidiyor muyuz?
Berk: Gidiyor muyuz? Ben olsamazsam gitmeyecek misin?
Ömer: E yani. Sen yoksan gitmemin ne anlamı var ki. Ben nereye gidersem orada sen varsın diye giderim artık. Mekan, zaman ve insanlar umrumda değil.
Berk: Of Ömer şaşıracaksın ama utanıyorum sen böyle konuşunca.
Ömer: Alış bebeğim. Bundan sonra hep böyle şeyler duyacaksın.
Berk: Hmm tamam. Bu arada giderim ben ya. Sen de gel istersen.
Ömer: Tamam canım. Gideriz.
Berk: Ben kapatıyorum artık. Seslenirler şimdi.
Ömer: Görüşürüz o zaman yavrum iyi eğlenceler sana. Öptüm.
Berk: Ben de öptüm çok.
Dedi ve hemen telefonu kapattı. Utanması bile çok hoşuma gidiyordu. Telefonu kapattım ve kenara koydum. Ben gerçekten çok fena tutulmuştum.
💙💙🎀